~İKİ APTAL~ (36)

189 41 79
                                    

"Sabrınıza gerçekten minnettarım. Bu bölümü çok seveceğinizi düşünüyorum. Bir şey olduğundan değil deee... neyse okuyun da yorumlara döşeyin bakalımm. ;) Hepinizi öpüyorum. İyi okumalar. ❤"
D.T.

Bölüm için müzik önerisi: Gülay - Cesaretin Var mı Aşka

~İKİ APTAL~ (36)

"Ve bilirsiniz; aşk, insanı aptallaştırır."

(Chris Cleave / Küçük Arı)

***

# Defne

Alaz'ın evine gelmiştik. Sahiden bu çocuk her gün bu kadar yolu çekiyor muydu? Evi çok uzaktı.

Uzun bahçeli yolu geçip villayı gördüğümde istemsizce tebessüm ettim. Burası çok güzeldi. Evin hemen önündeki fıskiyeleri kapalı süs havuzuna baktım. Daha önceki gelişlerimde buna çok da dikkat etmemiştim. Evet, genelde odağım tek bir kişide kilitlendiği için diğer şeyleri pek fark edemiyordum. Anlarsınız ya...

Arabayı durdurup indiğimizde hemen arkamızdan gelen iki araba da arabalarını durdurdular. Bizim arkamızdaki arabadan Samet ve Berke indi. Samet'in de, Berke'nin de suratı asıktı. Birbirlerinden haz etmediklerini anlamak zor değildi. O halde neden aynı arabaya binmişlerdi? Garip.

Onların arkasındaki arabadan da Ufuk ve Ece indi. Arabaları yolun ortasında bırakıp anahtarları biraz gerimizde duran adama teslim ettiler.

Biz içeri girerken Alaz ise evdeki çalışanlarına izin vermişti. Bunu ilk başta normal karşılaşmıştım. Sonuçta biz evde olacaktık ancak bunun asıl nedenini bir süre sonra anlamıştım. Eve adımımı attığım andan itibaren, ki bu yaklaşık yarım saat önceydi, benden durmadan bir şeyler isteyip duruyordu!

İçecek bir şeyler istiyordu, beğenmiyordu. Arkasına yastık koyduruyor sonra vazgeçip geri aldırıyordu. Hatta utanmayıp odasından tişört bile istemişti. Sonra yanlış olanı getirdiğimi söyleyip giymemişti.

Az önce de soğuk su istemişti. Eğer bunu da beğenmezse o içmediği suda onu boğacaktım!

Salondan Alaz'ın sesi duyuldu. "Defneciğim, telefonum arabada kalmış, gidip alır mısın?" O nezaketten kırılacak kelimelerin arkasında saklanmış alayı ve gıcıklığı o kadar net seçebiliyordum ki!

Ellerimi havaya kaldırıp "Ya sabır! Telefonunun da, senin de..." dediğim sıra mutfakta yanımda duran Ece kıkırdadı. O da mısır patlatmaya mutfağa gelmişti. Tek fark kendisi istediği için mısır patlatacaktı, yani ondan biri zorla bir şey istememişti!

"Gülme!" dedim burnumdan soluyarak. Başını sallarken dudaklarını birbirine bastırıp başını yere eğdi. Gülmemek için kendini zor tutan arkadaşımı mutfakta bırakıp salona geçtim.

Alaz'ın yanına doğru yürürken ayaklarımdan öfkeli siyah dumanların çıktığına emindim. Ona doğru eğilip eline soğuk suyunu tutuştururken kulağına doğru "Hadi bu suyu içme de, göreyim seni!" diye tısladım. Başımı geri çekerken çok kısa bir bakışma oldu aramızda. Adem elması hareket ederken gözlerini benden ayıramadan yutkunduğunu gördüm.

Geri çekilirken sanki sadece anahtarı almak için eğilmişim gibi davranıp anahtarı Alaz'ın ellerinden alıp geri çekildim. Onun şaşkın bakışları ile keyfim az da olsa yerine gelirken bize garip garip bakan arkadaşlarımı umursamadan kapıya yürüdüm.

Montumu alıp kapıdan çıkacakken Samet'in sesini duydum. "Alaz, Defne dönünce söyle de bize de kola getirsin." Dedi. Dışarı çıkıp arkamdan kapıyı kapatmadan önce Alaz'ın sinirle "Kalkın kendiniz alın lan! Ayağınız mı yok?" Diye bağırdığını işittim. İstemsizce sırıtarak yürümeye başladım. Bunu diyene bakın siz? Utanmasa benden onu ayağımda sallamamı isteyecekti. Ancak lütfen! Alaz Bey'in emri üzerine sadece ona hizmet edebilirdim ben!

ATEŞ ÇİÇEĞİ 1 (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin