~BENİ BIRAKMA~ (13)

287 51 29
                                    

Pinhani - Sen Olmayınca
"İyi okumalar :)"
D.T.

***

"Bugün yağmur göz kapaklarıma yağıyor. Dünden kalma bütün kızgınlığım ve yorgunluğum göz kapaklarımda sanırım. Açmayacağım gözlerimi, açmayacağım sen gelmeden..."

(Franz Kafka/ Milena'ya Mektuplar)

***

# Defne

"Selam Mert." Dedi Alaz. Adını büyük ihtimalle telefonda konuşurken duymuştu. Ancak bu kadar rahat bir selam şekli görmemiştim daha önce.

Alaz ıslak pantolonunu umursamadan salondan içeri girerken gösterdiğim havlu yerine el havlusunu almıştı. Ve başını aheste aheste kurularken koltuğa oturdu. Islak pantolonuyla!

Elindeki havluyu dizine koyarken Mert'e bakıp alayla sırıttı. "Ne iş yapıyordun sen? Ah doğru... Terapistlik."

Kaşlarımı çattım. Bu laubali tavırları nerden buluyordu acaba arkadaş?

Hem Alaz'a Mert'in mesleği ile ilgili bir şey anlatmadığıma emindim. Mert'le ilgili hiçbir şey söylememiştim ki ona! Birbirlerini tanıyor olabilirler miydi?

Mert, Alaz'a gülümsedi. Ancak gülümsemesi daha önce görmediğim bir gülümsemeydi. Daha çok tehditvari...

"Evet, Defne'nin terapistiyim. Ve aynı zamanda da yakın bir arkadaşı. Peki sen kimsin?"

Alaz kaşlarını çattı. "Yakın bir arkadaşına psikolojik danışmanlık yapmanın etik olmadığını biliyorsundur umarım Mert?" Dediğinde oda birden sessizliğe gömüldü.

Gerilim kıvılcımları ciğerlerime dolarken Alaz'a gerilimi dağıtmak için açıklama yapmaya karar verdim. "Mert benim terapistim değil. Kötü anlarımda yanımda olan bir arkadaşım. Hatta ailemden biri gibidir." Dedim. "Ve bu konuyu daha fazla uzatmayalım." Deyip hızla ayağa kalktım.

"Evet! Mert ne içersin, tavuk suyu çorba vardı ister misin? Ya da içecek bir şeyler?" Diye sıraladım nefes bile almadan.

Mert gülümsedi, bu gülümseme ile Alaz'a gülümsemesi arasında binlerce fark bulabilirdim. "Çok kalmayacağım..." dedi.

Alaz'ın sesini herkes duysa da Alaz kendi kendine konuşur gibiydi. "İyi edersin."

Alaz'a 'küvette kayıp kafanı falan mı vurdun da benim misafirime böyle konuşabilecek cesareti buluyorsun?' sorulu bakışımı attım. Anlamadı ama olsun.

Mert ayaklanıp kapıya doğru yürürken ona mahçup bakışlarla bakıyordum. Bana dönüp mırıldandı. "Alınma ama arkadaşın biraz kaba biri."

Yüzümü buruşturdum. Sıkıntıyla boynumu kaşırken fısıldadım. "Aslında bu kadar kaba değildir. Bugün hastaydı da. Ateş yüzünden..."

Mert, Alaz'ın duymasını umursamadan normal bir ses düzeyinde konuşmaya devam etti. "Niye ona sen bakıyorsun Defne?"

Beynim çok önceden beri tekrar ettiği bahaneyi bir kez daha hatırlatmanın gururuyla doldu. "Arkadaşım olduğu için." Dedim.

Mert onaylar bir şekilde gülümsedi. "Doğru, haklısın." derken kapıdan çıkıyordu. Son bir kez bana döndüğünde kapıyı kapatmadan seslendim. "Pelin'i getirdiğin için teşekkürler."

Yine ışıltılı bir gülümsemeyle "Ne demek." dedi. Ardından tatlı bir ifadeyle "İyi geceler civciv." Diye ekledi. Tebessüm ederek el sallayıp kapıyı kapattım.

ATEŞ ÇİÇEĞİ 1 (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin