~LUNAPARK~ (24)

214 47 99
                                    

"Eveeet, kaç bölümdür sürekli bir üzüntü, sürekli bir kasvet. Biraz da eğlence ve aksiyon gerekli ama değil mi? :D İyi okumalar canlar..."
D.T.

Bölüm için müzik önerisi: Jain - Come

~LUNAPARK~ (24)

"Eğer güneşi gözden kaçırdım diye gözyaşı dökersen, yıldızları da gözden kaçırırsın."

(Rabindranath Tagore)

***

# Defne

Panayır gibiydi burası. Birçok oyuncakla birlikte bir sürü küçük şeker dükkânlarının da bulunduğu bu yerde önce ne yapmam gerektiğini şaşırmış bir şekilde gözlerimi gezdirdim çevrede. Alaz bu incelemenin uzun sürdüğünü düşünmüş olmalıydı ki beni kolumdan tutup şeker dükkânlarından birine çekti. Aldığı pamuk şekeri bana uzatırken satıcıdan para üstünü alıp kolunu tekrar omzuma attı. Dışarıdan biri bizi böyle görse sevgili sanırdı ancak biz arkadaştık. Karşı cins arkadaşlar da sevgili olmadan eğlenme hakkına sahipti.

İç sesim boğulur gibi kahkaha attı. He he, siz arkadaşsınız, tamam anladık. Çaktırma.

İç sesimi umursamadan pamuk şekerimden yemeye devam ederken Alaz'a baktım. "Senin pamuk şekerin nerde?" diye sorduğumda omuz silkip "Sevmem." Diye homurdandı. Ona, hortlak görmüş bir bilim adamının, hortlağa bilimsel bir açıklama getirme çabasıyla baktığı gibi baktım. Anlayın artık nasıl baktıysam...

Pamuk şekerini, elimle bölmeden hunharca ısırdığım kısımları görünce kendimi kınadım ve alttan ısırılmayan bir yerden kopardım. Kopardığım parçayı Alaz'ın ağzına tıkarken "Pamuk şeker yemeyenleri kılıçtan geçiriyorlarmış." Diye köşedeki oyuncak kılıçları gösterdim. Yaptığım çocukça espriye gülmesi beni korkutunca bir daha böyle espri yapmamam gerektiğini kendime hatırlattım.

Kendime hatırlatmam pamuk şekerimin bitmesiyle son bulunca pamuk şekeri nasıl yalayıp yuttuğuma şaşırdım. Atlıkarıncaya bindiğimizde hala pamuk şekerimi Alaz'ın çaktırmadan bitirip bitirmediğini düşünüyordum. Evet, şeker kafa yaptı farkındayım.

Atlardan birine oturduğumda Alaz da yanımdakine oturmuştu. Oyuncak çalışmadan hemen önce (çocuklaşasım tutmuş olmalı yoksa böyle bir şey yapmam!) koşarak başka bir ata bindiğimde Alaz önce kaşlarını çatmıştı, sonra gözlerini devirip sırıtarak yanımdaki ata yerleşmişti. Ben yine kalkıp küçük bir çocuk misali başka bir at ararken her yer çoktan dolmuştu. Oflayarak geri yerime döndüğümdeyse orasının da küçük bir kız çocuğu tarafından doldurulduğunu gördüm. Kaşlarımı çattığımda kız bana dil çıkarıp Alaz'a doğru kıkırdadı.

Çocuk! Çocuk! Boyundan utanmıyorsan daha düşmemiş süt dişlerinden utan! diye içimden çocuğa nutuk çekmeye başladım. Alaz düşüncelerimden bihaber ellerini göğsünde birleştirmiş bana alayla bakıyordu. Sonra çarpık bir sırıtışla "Gel." dedi kendi atında kalan küçük alanı gösterirken. Ona şok olmuş bir şekilde baktım.

Oyuncaktan aşağı inmek istediğimde görevli oyuncağı çalıştıracağını ineceksem acele etmemi söyledi. Tam inecekken Alaz'ın sesini duydum

"Bu oyuncağa ben bindiğime göre, bir oyuncak hakkını kullanmış sayarım. Geriye beş hakkın kalır." Dedi. Ne? Pis şantajcı!

Ona öfkeli bir bakış attığımda görevli tekrar beni uyardı. Öfkeli bakışlarım, görevli ve Alaz arasında mekik dokuduktan sonra kızgın bir şekilde Alaz'ın önündeki yere tıpış tıpış gidip oturdum. Normalde böyle oturmamız yasak olmalıydı ama görevliye çaktırmamaya çalışıyordum. Umarım bizi görmezdi.

ATEŞ ÇİÇEĞİ 1 (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin