~HUZUR~ (17)

235 49 34
                                    

Yalın - Sesinde aşk var

***

"Huzur denilen o şeyin her santimine ihtiyacım var bu aralar. Bana biraz bahar gerekiyor. Çok üşüdüm."

(Maksim Gorki)

***

# Defne

Tüm kolileri bitirdiğimde hava iyice kararmıştı ve sessiz olmaya çalışmaktan tüm kaslarım kasılmıştı. Üstüne üstlük Duru da hala gelmemişti. Mert'e yetişmem gerektiğini hatırlayıp koşarak eve gideceğim sırada aklıma dank eden şeyle kendime kızdım.

Alt kattaki kütüphanede de koliler olduğunu söylemişti Duru. Onları da bitirmem gerekiyordu. Duru'ya bitireceğime söz verdiğim için bırakıp gidemiyordum da.

Oflayarak aşağı kata indim. Kızın ne kadar haklı olduğunu burnumun sızısıyla anladım. İçerisi iğrenç kokuyordu. Pencere üstte ve çok küçüktü. Bu nedenle burası kütüphaneden çok bodruma benziyordu. Yerdeki kolilerden taşıyabildiğim kadarını üstüme değdirmemeye çalışarak alırken arkamı döndüm.

Girerken kapıyı kapattığımı unutmuştum. Bu sıralar niye bu kadar dalgındım ki sanki? Kolileri geri yere koyup kapı kolunu bastırdım. Açılmadı. Bir kaç kez daha hızla kapı kolunu aşağı indirdim ancak tüm çabalarıma rağmen yine açılmadı. Burada kilitli kalmış olamazdım değil mi? Sonuçta kütüphane on ikiye kadar açıktı. Beni bulacaklarına emindim ve bu nedenle sakinliğimi koruyabiliyordum.

Ta ki zil sesi kulaklarıma dolana kadar bu soğukkanlılığım sürdü. Yangın alarmı çalıyordu! Yangın çıkmıştı. Ve ben kapalı bi alanda kilitli kalmıştım. Aman ne güzel!

Merdivenlerden koşarak inen ayak sesleri duyuluyordu. Ve benim nefesim hızlanmaya başlamıştı. Çantamı yukarıda bırakmıştım tabi ki telefonum da oradaydı. Her zaman cebime koyduğum telefonu, kitap yerleştirirken düşer diye çantama koymuş ve iyi halt etmiştim! Şu an kimseyi arayamayacaktım ve burada klostrofobi yüzünden önce bayılıp sonra da yanarak ölecektim.

Çığlık atıp kapı yumruklama faslına geçtiğimde artık ıslak ve hırıltılı nefeslerim kulaklarımı tırmalıyordu. Nefeslerim birbirine karışırken birkaç kez kapıyı tekmeledim. Kapı kirişleri iyice oynamaya başlasa da bende ne nefes ne de güç kalmıştı.

Dermanım kalmayınca oturduğum yerden birilerine seslenmeye çalıştım. Uzun bir süre birinin beni duymasını bekledim. Ancak gürültü ve kaçış sesleri yangın alarmıyla birlikte kesilmişti. Beni kimse duyamazdı.

Artık aldığım nefesler de bana yetersiz geliyordu, gözlerimi yumdum. Bir şekilde buraya ulaşmayan yangının kokusunu almaya çalışıyordum. Kendimi sakin kalabileceğim şeylere odaklamam gerekiyordu. Kapalı alanı düşünmemeliydim. Kapalı, dar, rutubetli...

Boğulur gibi bir nefes çektim içime. Bir bağırış duydum. Anlamlandıramadım ne olduğunu. Klostrofobi çoktan ele geçirmişti bedenimi.

Titreyen bedenimi zorlayıp ayağa kalktım. Bedenimde kalan tüm güçle kapıya vurdum elimi yine. "Buradayım!" Diye bağırdım ve gözlerimden akan yaşları silmeye çalıştım.

Bu defa alt kata inen merdivenlerden sesler duydum. Elimle daha hızlı kapıya vurdum. Biri adımı seslenince hemen bağırdım. "Buradayım! Kilitli kaldım."

Biri kapının önünde durdu. "Geriye çekil Defne!" Diye bağırdı.

"Alaz!" Diye bağırdım sevinçle karışık heyecanla. Hızla geri çekildim.

Kapıyı tekmeledi. İlkinde kapının benim de tekmeleyişlerimle gevşeyen kirişlerinden güçlü bir ses duyuldu. İkinci tekmesinde kapı kirişlerinin yerinden çıkması ve kilit kısmının kırılmasıyla açıldı. Yaptığım tek şey koşarak ona ulaşmak olmuştu.

ATEŞ ÇİÇEĞİ 1 (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin