7. Part

1.2K 103 158
                                    

Bright (Sadece Bright için başlıkta belirteceğim. Geriye kalanlar hep Win'in gözünden olacak.)

~

    Bu salak bana mı aşıktı yoksa? Tüm hafta boyunca benden kaçmıştı. Yanına yaklaşsam geriliyor kendini çekiyordu. Kızarmış suratının aldığı hal gülmeme neden oluyordu. Bir nevi sevimliydi.

    Neyse ki benim aşkla falan işim olmazdı. Ama bu çocukla uğraşmak hoşuma gitmişti. Hadi biraz eğlenelim...

    "Ne yapıyorsun burada Bunny?"

    Fotokopi makinesinin başında dikilmiş, elindeki kağıtların kopyalarını çoğaltıyordu. Seslenmemle yerinden sıçradı. Yine paniklemeye başlamıştı işte. İçten içe yine gülmüştüm bu haline. 

    "Niye her seferinde sessiz sessiz yaklaşıyorsun lan?" Sinirli hali çok hoştu.

    "Ne yapayım önceden anons mu geçeyim? Siren mi taktırayım bir taraflarıma Bunny?"

    "Bunny mi? O da nereden çıktı? Her seferinde başka lakaplar takıyorsun bana?"

    Yanına sokuldum. Yine gerildi işte. Yutkunma sesini duydum. Zavallı tavşancık...

    "Sevimli bir tavşana benziyorsun çünkü..."  havalı bir gülümseme kondurup yüzüme, dönüp gittim yine. Arkamdan bakakalmıştı. Aklını karıştırmak çok zevk veriyordu bana.

    Her ne kadar yeni bir oyuncağım olsa da işler yakamı bir türlü bırakmıyordu. Bu işi hem seviyordum hem de ölümüne nefret ediyordum. Yozlaşmış, sahtekarlaşmış bir dünyada kimse masum kalamıyordu maalesef... Bir tek o kalmıştı galiba. Onun da yakındır dibe çöküşü zaten...

    Şef Joss sınırlarımı zorluyordu elimde 2 tane vaka dosyası vardı. Biri sahte para şebekesi diğeri de belediye başkan yardımcısının rüşvet alması ile ilgili aldığım ihbardı. Muhbirim başkan yardımcısını tanıdığı için hiç şüphem yoktu ihbarın doğruluğundan, tek sıkıntım elimde kanıt denecek hiçbir şey yoktu.

    Günlerdir adamın peşindeydim ama henüz kayda değer bir gelişme olmamıştı. Suçüstü yapmam gerekiyordu. İçeri sızıp adamı ağıma düşürmem gerekiyordu. Sadece nasıl yapmam gerektiğini bir türlü bulamıyordum. Adamın güveneceği, masum yüzlü, saf birini bulmam gerekiyordu. 

    "Win ile çalışmak istiyorum. Bir vakada bana yardımcı olabilir." dedim Şef Joss'un şaşırmış suratına bakarak. Ağzı açık kalmıştı adamcağızın. 

    "Sen biriyle çalışmak istiyorsun! Kendi hür iradenle yanında birini istiyorsun öyle mi? Hem de Win'i."

    "İzin veriyor musunuz vermiyor musunuz beraber çalışmamıza?"

    "Benlik bir durum yok eğer Win de kabul ederse senin gibi biriyle çalışmayı tamam o zaman kolay gelsin." Senin gibi biri mi? Neyse çok takılmayacaktım bunlara... 

    Sıra geldi günün en güzel anına. Tavşancığı deli etme operasyonu başlasın bakalım.

    Şefin yanından çıkar çıkmaz yeni oyuncağımın yanına gittim. Harıl harıl çalışıyordu yine. Onu çok tanımasam da az çok biliyordum yine de. Düzenli, disiplinli biriydi. Çalışma arkadaşlarıyla arası gayet iyiydi. Buradaki herkes -amirinden temizlik personeline kadar- severdi onu. Benimle anlaşamıyordu bir tek ama zaten benimle de kimse anlaşamazdı. 

    Yine usulca sokuldum yanına. Sessizce arkasında dikilmiş ne işle meşgul olduğuna bakmaya çalışıyordum. Üzerinden yayılan parfümün kokusunu duyabiliyorum. Tatlı ve hoş bir kokusu vardı. Tam onluk bir koku. 

    Yine dalıp gitmiş işine, orada olduğumun bile farkında değil. Onu seyretmek hoşuma gitmişti. Yalan yok çok güzel bir çocuk... 

    "Bir şey mi istiyorsun Bright?" arkamdan gelen sesle ürküp döndüm. Kapıdan giren Temp'ti bu. Harika zamanlama moron.... 

    Win sandalyesiyle dönmüş, kocaman açılmış gözleriyle başında dikilen bana bakıyordu. 

    "Seninle bir göreve daha çıkacağız. Onu söylemek için gelmiştim." 

    "Ne görevi?" bu gereksiz Temp niye burnunu sokuyordu ki her şeye? Neyse onu duymamazlıktan geldim. Win hala bir tepki vermiyordu. Benimle çalışmak istemiyor muydu yoksa? Yanlış mı yorumlamıştım, bana aşık değil miydi bu adam? 

    "Benimle çalışmak istiyor musun gerçekten?" demişti kafamdaki sorulara cevap niteliğinde. Gözlerinde umut kırıntıları gördüm. Hiç şüphem kalmamıştı artık. 

    "Özellikle seninle çalışmak istediğimi söyledim şefe. Beni tamamlıyorsun iyi bir partnersin."

    Yüzünün tamamı kırmızıya dönmüştü. Ah bu hali çok güzeldi. Keşke fotoğrafını çekebilseydim. 

    "Var mısın yok musun?" hala bana bir cevap vermemişti. 

    "Tamam varım. Bana detayları anlat ama sakın yine yanlış saat verip pislik yapma."

    "Söz uslu bir çocuk olacağım. Detayları sana mesaj atarım. Şimdi gitmem gerekiyor." 

    Çıkarken arkamdan Temp'in Win'e "O gerçekten Bright mıydı? Gördüklerim gerçek miydi?" deyişini duydum. Pis bir sırıtış kaplamıştı yüzümü. Oyun başlasın. 

~

    İyi bir plan yapmam gerekiyordu başkan yardımcısını enselemek için. Bu yüzden de daha fazla yardım almam lazımdı. Adamımızın yanına öyle elimizi kolumuzu sallayarak gidemezdik. Araya tanıdıkları sokup, randevu ayarlamalıydım. Geri kalan her şey minik tavşancığın rol yeteneğine kalıyordu artık.

    Sabah ilk iş olarak tavşancığımın evinin önüne onu almaya geldim. Bir oyun oynanacaksam eğer eksiksiz oynamam gerekiyor. Tam bir sadisttim.

    Gecenin bir vakti telefonla aramıştım onu. Belli ki mesaj atmamı falan bekliyordu. Sesimi duyunca heyecanlı sesi her şeyi ele vermişti yine.

    "Seni almaya geleceğim sabah. Bana adresini at."

    "Gerek yok kendim gelirim. Sen bana adresi ve zamanı at yeter."

    "Sen benim ortağımsın artık. Bu işi beraber yapıyoruz. Seni almaya geliyorum diyorsam konu kapanmıştır. Şimdi bana adresini veriyor musun yoksa benim polislik yeteneklerimi kullanıp mı bulmamı istiyorsun?"

    Tam bir itaatkardı, bana karşı çıkamıyordu daha fazla. Adresi verdi nazik bir sesle. İpleri elimdeydi, kukla gibi oynatması zevkli olacaktı bu tavşanı...

    Evinin önüne geldiğimde tam da söylediğim vakitte hazır bir şekilde beni bekliyordu. Uslu çocuk...

    Arabaya binince sıcak ve samimi bir şekilde gülümseyip "Günaydın" dedi.

    Lanet olsun, niye bu kadar güzeldi gülümsemesi?

    Aklımı kurcalayan düşünceden sıyrılıp oyuna geri döndüm. Karizmatik ve çapkın bir yüz ifadesiyle "Hazır mısın yeni maceramıza?" dedim. Özellikle biz hitabında bulunmuştum.

    Kulaklarına kadar kızardı daha ilk dakikadan zavallı şey. Oysaki daha önümüzde koca bir gün vardı onunla uğraşmak için.

 Oysaki daha önümüzde koca bir gün vardı onunla uğraşmak için

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
The Officer || BrightWin✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin