Nihayet bugün bu kasvetli hastane odasına veda ediyorum. Jira çıkış işlemlerini hallederken ben de hazırlanmaya başlıyorum. Üstümü yavaş yavaş giyiniyorum, canım acımıyor ama yine de dikişler yüzünden dikkatli olmak zorundayım. Bir kaç güne zaten dikişlerim de alınacak tamamen kurtulacağım bu ızdıraptan.
Bright yine ortalıktan kayboldu. "Bir iki saatlik bir işim var beni bekleyin" demişti. Yine bir işler karıştırıyor bu adam var ya.
Odaya giren arkadaşım tüm düşüncelerimi dağıtmıştı.
"Tamam işlemleri hallettim hadi artık çıkabiliriz."
"Bright gelmedi ki daha."
"Ben şimdi aradım 5 dakikaya burada olacakmış, hadi biz inelim."
Hastanenin çıkış kapısına varınca havalı arabasıyla önümüzde durdu benimkisi. Havan kime oğlum?
"Zamanlamam yine muhteşem." güneş gözlüğünün üstünden üstünden bakıp konuşuyordu, arabadan inip bana kapıyı açarken.
"Zamanlamana başlarım ha. Ne haltlar karıştırdın yine?"
"Eve gidince görürsün canım benim. Azıcık daha sabret." Yüzünde haylaz bir gülümseme vardı.
Arabanın ön koltuğuna oturdum, Jira da arka koltuğa geçti. Bright'ın gaza basmasıyla evimin yolunu tutmuş olduk..
"Beni evime bırakın nasıl olsa yolunuzun üstünde." demişti arkadan seslenen Jira. Niye böyle demişti ki şimdi arkadaşım? Arkaya doğru dönüp arkadaşıma bakmaya çalıştım.
"Bizimle gelmiyor musun?"
"Yok siz biraz başbaşa kalın ben size rahatsızlık vermeyeyim şimdi."
"Emin misin? Çünkü ben bu gerzekle başbaşa kalırsam öldürme ihtimalim çok yüksek bunu. Bu sorumluluğu gerçekten almak istiyor musun?" kahkaha atmıştı arkadaşım bu söylediğime. Bright ise hiç istifini bile bozmuyordu.
"Gerçekten bana kıyabileceğine emin misin?" Tanrım şu ifadeye bakar mısın ya? Bu adamın böyle şirin şirin bakması beni öldürüyor.
"Kafamda çeşitli işkence yöntemleri tasarladım hepsini senin üstünde test edeceğim." Kızgınlığımı belli edercesine ciddi bir ifadeyle duruyordum ama içimde bu adama karşı gram öfke yoktu. Yaptığı şeyi hala onaylamasam da ona bir türlü kızamıyorum işte. Elimde olan bir şey değil sonuçta ben bu adama deli gibi aşığım.
"Her türlü fantaziye açığım beni biliyorsun bebeğim."
Pislik herif. Bu adamın hiç bitmek bilmeyen libidosu yok mu? Of Jira'nın yanında ettiği lafa bak patavatsız. Jira da kesin kızarıp utanmıştır benim gibi. Önüme döndüm utanarak. Arkadaşımın yüzüne bile bakamadım tüm yol boyu. Bu gevşek herif de bayağı keyiflenmişti bu halime tabi.
Jira'yı evine bırakıp devam ettik. Arabada bir ton azarladım tabi Bright'ı bırakır mıyım bunu yanına? Sesini dahi çıkarmadı, gülmekle yetindi tüm söylediklerime. Daha da sinirleniyordum böyle yaptıkça. Evime gelince arabadan attım kendimi, utanmasam o an yeri öpecektim özlemimden. Bright arabanın bagajından koca bir bavul çıkarmakla meşguldü o sırada.
"Bu bavul ne?"
"Benim eşyalarım. Ee iki hafta senin yanında kalacağım bu yüzden de bazı kişisel eşyalarımı ve kıyafetlerimi aldım yanıma. Korkma tamamen kalmayacağım sadece geçici bir süreliğine. Kes artık o korkunç bakışlarını."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Officer || BrightWin✔️
FanfictionBright ve Win birbirlerinden nefret eden iki polis memurudur. Bir gizli görev için birlikte çalışmaları istenirse ne olur? Birbirlerinden nefret ederken nasıl çalışabileceklerdir? Yoksa nefretleri zamanla yerini başka duygulara mı bırakacak? Kapak...