11. Part

1.2K 93 132
                                    

Tekrardan Win

~

    "İki gündür ortalıkta yok diyorum sana bunun nesini anlamıyorsun? Adam beni öptü sonra da hiçbir şey söylemeden de ortadan kayboldu." elimdeki içkiyi evirip çeviriyor bir türlü içemiyordum. İçmek için bile hiç istek kalmamıştı içimde.

    Jirakit'in pubına gelmiştim belki kafam dağılır, azıcık dertleşirim diye ama bu bile beni biraz olsun rahatlatmamıştı. İçim acımıştı o suratsızın bana yaptığından sonra öfkem bir türlü dinmiyordu.

    "Aramayı denemedin mi hiç?"

    "Sen salak mısın? Beni hiç dinlemedin mi şimdiye kadar? Ben burada derdimi kime anlatıyorum?"

    "Win ne olur bak anlıyorum seni ama bir yandan seni dinleyip bir yandan da müşterilerle ilgilenmeye çalışıyorum. Evet o göt herif bir pislik yapmış, alıp karşına konuşsaydın ya koçum sen ne ayaksın diye?"

    "Jira senin annen benim annem gibidir ama şu an senin gibi bir mal doğurduğu için kadıncağıza laf etmemeye çalışıyorum."

    "Annemi karıştırma bu işe!"

    "Lan şapşal ne diyorum ben sana adam piyasada yok. Yok, kuş oldu uçtu gitti. Yer yarıldı içine girdi kayboldu sanki. Telefonu o günden beri kapalı. Amir Aof'u arayıp bir kaç günlüğüne kafa izni almış. Kafasına sıçtığımının adamı."

    "Neden böyle bir şey yapmış olsun ki? Yani senden mi kaçıyor yoksa duygularından mı? Koskoca adamlarsınız oturup karşılıklı medenice halletsenize işinizi. Neden ergen ergen takılıyorsunuz ki?"

    "Jira yeminle bozuk olan moralimin daha da içine sıçıp batırdın. Niye siz deyip duruyorsun oğlum? Benim yaptığım bir şey mi var sanki? O gün beni öptüğünde ilk senin yanına gelmedim mi? Nasıl da mutlu olmuştum, her şeyi bir çırpıda anlatmıştım hatırlasana. Sonra da ertesi gün emniyete gidince beyfendinin yok olduğunu öğrendim işte. Sanki tüm dünyam başıma yıkılmıştı."

    Elimde evirip çevirip durduğum içkimi tek dikişte içtim. Boğazım yandı, midem bulandı ama dayandım. Çünkü hiçbir acı şu an kalbimin acısından daha ağır olamazdı.

    "Üstelik yarın başkan yardımcısıyla görüşmem gerek. Tek başıma nasıl halledicem."

    Durdum. Nefes aldım. Aldığım oksijen ciğerlerimi deldi adeta. "Ben onsuz ne yapacağım?"

    "Demek ki seni sevmiyor Win. Çok da zorlamamak gerek bazen hayatta bazı şeyleri. Oluruna bırak, hayatına devam et. Zaten ne kadardır tanıyorsun ki. Hayatında ne kadar yer kapladı sanki?"

    "Doğru diyorsun Jira. Beni sevmiyorsa ben de onu aşıp önüme bakarım artık. Zorlamanın anlamı yok. O piç herifin benim duygularımla oynamasına daha fazla izin vermeyeceğim."

    Elimdeki boş kadehi uzatıp bir tane daha doldurmasını istedim. Oluşabilecek baş ağrısını yarın sabah düşünürdüm. Şimdiki meselem daha önemliydi.

    Emniyete geldiğimde başım hala çatlayacak kadar ağrıyordu. İçtiğim ilaç etkisini göstermemişti henüz. Masama geçmeden yine gayr-i ihtiyari onun ofisine baktım, yine bomboştu. İçim acıdı. Bunu kendime neden yapıyordum ki?

    Geldiğimi gören Temp "Günaydın hiç oturma Şef Joss seni odasında bekliyor. Gelince hemen yanıma gönder dedi."

    "Off tamam giderim şimdi." elimdeki çantamı ve ceketimi masama bırakıp, ağrıyan başımı ovalayarak şefin ofisinin yolunu tuttum. Kapıyı çalıp içeri girmek için izin gelmesini bekledim. "Gel" sesiyle içeri girdim, karşımda onu buldum. Sırtı bana dönüktü. Gergin vücudu kımıldamıyordu. O an kalbimin durduğunu sandım, nefes alamadım. Başımın ağrısını bile hissetmiyordum artık. Yalnız o vardı zamanın o anında benim için.

The Officer || BrightWin✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin