Bright ve Win birbirlerinden nefret eden iki polis memurudur. Bir gizli görev için birlikte çalışmaları istenirse ne olur?
Birbirlerinden nefret ederken nasıl çalışabileceklerdir?
Yoksa nefretleri zamanla yerini başka duygulara mı bırakacak?
Kapak...
Rüzgar şehrin üzerine tekrar yağmur mu getirdi ki, odamıza birdenbire böyle bir karanlık çöktü?
Stefan Zweig
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
********
"Kafanın içindeki sorulara yanıtlar bulabildin mi?"
"Bitti Win." Sesi titrememişti bunu söylerken. Direkt gözlerinin içine bakıyordu. Bright'ın neyden bahsettiğini çok iyi anladı. Win için dünya durdu o an.
"Aramızdaki her şey bitti."
"Neden?" Deli gibi çarpan kalbi patlamak üzereydi. Nedenini duymak istemese de yine de ondan bir sözcük duymak istiyor, sesinden kopmuş ufacık bir parça sadece. Onu öldürecek o sözcükleri duymak istiyordu.
"Ben yapamam, bağlanamam." Sesindeki soğukluk Win'in tüm vücudunu titretiyordu.
"Ama..." acıyla yutkundu. Ona yalvarmak istiyordu, ayaklarına kapanmak.
"Ama beni seviyorsun..."
"Bugün evet belki... Ama yarın olacak ve seni sevmekten vazgeçeceğim." Gittikçe uzaklaşıyordu Bright ondan. Win bunu tüm hücrelerinde hissedebiliyordu ve gitmesine engel olamıyordu.
"Hayır, bugün nasıl seviyorsan yarın da öyle seveceksin beni. Yalvarırım sen de bırakma beni Bright." Hıçkırıklarına hakim olamıyordu. İçi haykırsa da, dudaklarını aralayıp bir şey diyemiyordu karşısındaki adama.
"Olmuyor Win. Sana bunu taa ilk başında söylemiştim. Seninle benden olmaz diye." O kadar katıydı ki sesi. Win kendisine bakan gözlerin içinde bir kırıntı aradı çaresizce. Ama ondan, aşkından zerre göremedi.
"Bir kez gidersem asla geri dönüşü olmayacak."
Rüzgarla salınan ağaçların çıkardığı sesten başka ses yoktu. Geceyi aydınlatan Ay'ın soluk ışığı Bright'ın mermerden farksız yüzüne vuruyordu. Yumruk yaptığı etine batan tırnakları canını acıtmasa Win bunun bir kabus olduğuna inanacaktı.
Brght'ın gergin göğsünden gelen hırıltılı sesi, sıcak nefesinin teması ve inatla susan dudakları ona yaşadıklarının gerçek olduğunu bir kere daha hatırlatıyordu. Ve Win bu kabustan asla uyanamayacağını biliyordu.
"Git!..."
*****
Bir kalbi parçalamak çok kolaydır. Bir sözcük, bazen tek bir sözcük yeter bir kalbin ölüm fermanı için.
"Bitti." Çok ağırdı bu kelimenin anlamı. Herkes taşıyamazdı bu yükü. Altında ezilirdi.
Biz insanlar sevgiye aç mahlukatlarız. Sevilmek isteriz. Bu uğurda kendimizden çoğu zaman ödün verdiğimiz için fark etmeyiz. Sevmek, sevilmek için yapamayacağımız şey yoktur. Yırtındığımız sevginin karşılığını alamadığımızda dünyalar başımıza yıkılır, ölecekmişiz gibi gelir bazen. İnsanın en temel gıdası ekmek veya su değil, sevgidir. Sevgisizlikten ölebilir insan yavaş yavaş.