Düğün töreninde her yerde ateş var ama Wooyoung üşüyordu.
Daha önce hiç şahit olmadığı kadar kalabalık ve ihtişamlı bir tören yapılıyordu.Birkaç saat sonra tüm hayatını eşi olarak geçireceği adamın yanında oturuyordu ve o adam bir kez bile başını çevirip yanında oturan ufak bedene bakmamıştı.
İmparator'un oturduğu taht oldukça büyük ve sade, yine de o üzerinde otururken korkutucu bir havası vardı.
Wooyoung ise onun yanındaki aynı şekilde sade olan bölmede oturuyordu.Omega Prens, giydiği zümrüt yeşili elbisenin içinde o kadar güzel ve baştan çıkarıcı görünüyorfy ki konuklar bakışlarını onun üzerinden ayırmakta zorlanıyorlardı.
Kumaş oğlanın zarif ve ince bedenini iştah açıcı bir şekilde sarıyor. Peluş kalçaları ve ince beli baştan çıkarıcı görünüyordu.
Elbise güzel köprücük kemikleri ve sırtını gizlemiyordu. Kızıl saçları parlak, gümüş rengi tokalarla dağınık bir topuz haline getirilmiş ki cezbedici sırtını teşhir etsin.Wooyoung güzel olduğunun farkındaydı fakat İmparator ona dönüp bir kez bile bakmadı. Bu kendine olan güvenini zedeledi. Arada sırada başını yana çevirip evleneceği Alfa'nın yan profilini inceliyordu
Omega'nın tek düşünebildiği onun daha önce şahit olmadığı kadar korkutucu ve çekici bir auraya sahip olduğuydu.Siyah ve altın detaylara sahip bir bordo üniforma giyiyordu, tören giysisinden daha çok bir zırha benziyordu, tamamı deri ve göğüs plakası, kalçasına yaslanmış bir kılıç. Saçları hem krallığına hem de cübbesine uyuyordu, ustalıkla şekillendirilmiş siyah saç telleri, alnını ve sert bakışlarını açığa çıkarıyordu. Kafasında hem cesur hem de nezih olan ilgi çekici bir taç.
Bir saat kadar sonra evliliklerinin belgelenmesine gerekli ritüel için her ikisi de büyük sayılmayan bir ateşin önünde karşı karşıya bekliyorlardı.
Wooyoung onu daha dikkatli bir şekilde inceleyebilmek için başını geriye atmalıydı çünkü İmparator çok uzundu.O kadar yakışıklıydı ki, yüzü kasvetliydi.
Kırmızı gölgeli Gri gözleri vardı, çok sert ve gururlu. Duruşu dikti ve bir krala gerçekten uygundu. Kral hakkında duyduğu her şey doğru gibiydi. O güçlüydü ve her şey kontrolü altındaydı.Onun hala kendisine bakmayı reddettiğini fark ettiğinde üzüntüyle alt dudağını büküldü. Bu Wooyoung için bir alışkanlıktı. Bir anda hemen karşısında dikilen güçlü Alfa'nın bakışlarını üzerinde hissettiğinde derin bir nefes alıp korkuyla başını eğip ayaklarına baktı.
Ayakkabıları bile Alfa'nınkilerin yanında çok küçük görünüyordu.San, küçük prensi gerçekten de hiç önemsemiyordu. Sadece evlenmesi ve krallığı için varislere sahip olması gerekiyordu.
Ama onun ne kadar güzel olduğunu görmezden gelemezdi. Gerçekten güneş gibi parlıyordu, güzelliği alfayı korkutmuştu. Aynı zamanda da yakışıklı görünüyordu. O sadece krallığı için yaşayan duyguları körelmiş güçlü bir Alfa olmaktan memnundu. Bu eşi olacak küçük ziyafet, çok nazik, kırılgan ve tamamen uygunsuz görünüyordu.San, sırf yanında bu kadar ufak ve güçsüz olduğu için kendi varlığıyla onu ezmek istiyordu. Omega'nın ona baktığını fark ettikten sonra aşağı bakma şekli. Yüzünde bir kızarıklık oluşması San için çok aşağılık ve sevimliydi.
Ona bakmaktan ve güzelliği ile büyüklenmekten hoşlanmamıştı ve törenin başından beri bakışlarını küçük Omega'dan uzak tutmaya çabalıyordu.
En azından halkının önünde kendisinden ödün vermek istemiyordu.Yüzüklerle birlikte gerçek bir duygu değiş tokuşu yoktu. Wooyoung kocasına bakıp gülümsemeye çalışmıştı, hâlâ o aşk ümidini tutuyordu ama San ona gözlerinde kayıtsızlıkla bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
düşlerim zifiri karanlık • woosan
FanfictionHerkes San'ı bu toprakların sahip olduğu en büyük İmparator olarak tanımlardı. Bilge, büyük savaşçı, vizyoner bir lider ve karizmatik. Bununla birlikte, İmparator aynı zamanda soğukkanlı ve acımasızdı.