41✓

869 91 23
                                    

"Teşekkür ederim Johnny."
Wooyoung uzun boylu alfaya sarıldı. Arkasından San'ın öksürüğünü duyduğunda hemen geriye çekildi.

"Bunu sizin için yapmıyorum majesteleri."
Johnny eğilerek selam verdi ve çiftin yanından ayrıldı.

Wooyoung başını çevirip omzunun üzerinden San'a baktı.
"Teşekkür ederim buna izin verdiğin için."

San küçük olana yaklaştı ve ona arkasından sarıldı.
"Mutsuz görünmene dayanamazdım."

Johnny saraya dönmüyordu. Burada, Seonghwa'nın yanında kalacaktı. San, canını bile emanet edebileceği kadar güvendiği hekiminin yerine başka birini bulmak istemese de kabul etti. Daha doğrusu kararı Johnny'e bırakmıştı ve alfa burada kalmayı kabul etmişti.

"Artık eve gidebilir miyiz San. Bebeğimi o kadar çok özledim ki.."
Söyledikten sonra derin bir nefes aldı.

~~~~

Johnny'nin, Seonghwa'yı bulması zor olmadı. Tahmin ettiği gibi gömülen alfalarn mezarlarından birinin başında oturuyordu.
Küçük olanı sadece uzaktan izlemekle yetindi, olan her şeyi kavrayabilmesi ve sakinleşmesi için ona vakit tanıdı.

Fakat saatler geçti, hatta sonraki günün güneşi bile doğdu ama omega oradan asla ayrılmadı.
Alfa, yanında bir parça ekmek ve su ile birlikte artık olaya müdahale etme kararı aldı.

Seonghwa, üzerine gölge yapan adamı fark ettiğinde başını kaldırdı ve uzun boylu alfaya baktı. Bir şey demeden tekrar mezarın üzerini kapatan nemli toprağı seyretmeye geri döndü.

Johnny dikkatlice dizleri üzerine çöktü ve elindeki su ve ekmeği kenara koydu. Boy farkı yüzünden hala omega ile yüzleri aynı hizada değildi. Büyük ellerinden birini uzatıp Seonghwa'nın çenesini kavradı ve başını kaldırıp onun kendisine bakmasını sağladı.
Kıvrık sevimli dudakları susuzluktan kurumuş ve çekik gözleri öyle kırmızıydı ki..

"Ne istiyorsun?"
Seonghwa stabil bir tonda sordu.

Johnny diğer eliyle yerdeki su kabını aldı ve kaldırdı.
"Kendini öldürmeye mi çalışıyorsun? Bunun kimseye faydası olmaz. Ne artık bu dünyada olmayan kocana ne sana ne bebeğine."

Seonghwa'nın gözleri dolarken, omuzları da sarsılmaya ve eşliğinde ağlamaya başladı.
"Yaşamak istemiyorum. Kalbimin kaldırabileceğinden çok daha fazla acı hissediyorum."
Konuşurken tıkandığında yutkundu ve devam etti.
"Ölürsem artık hissetmek zorunda kalmam."

"Sen eşini kaybettiğin için yaşamak istemiyorsun, peki ya bebeğin? Onu düşünmüyor musun?"
Seonghwa'nın yanağına süzülen yaşı parmağı ile sildi ve içmesi için kabı dudaklarına yaklaştırdı. Küçük omega itaatkâr bir şekilde suyu içti. "Ne hissettiğini anlıyorum. Fakat bebeğin için bu acıya katlanmalı ve onun da seni kaybetmesine izin vermemelisin."

Seonghwa dudaklarını birbirine bastırdı ve başını yana çevirip yeniden mezara baktı.
"Ama.. ama ben ona bakamam. Beni böyle görürse iyi olacağını mı düşünüyorsun?"

Johnny artık boş olan kabı yere koyup bu sefer küçük elleri tuttu.
"İyileşene kadar burada kal. Daha sonra seni ona götüreceğim."
Avcunda tuttuğu zarif eli okşarken alfa feromonlarını yayıyordu. "Güven bana bebeğin için iyileşeceksin."

~~~~~~

At arabasını içinde oturan çift konuşmak yerine saatlerdir birbirlerine sarılmakla yetiniyordu. Ta ki Wooyoung konuşamaya karar verene dek.
"Yuta ile hiç konuşmadın, neden?"

San bakışlarını kaldırdı, omuzları derin bir nefesle yükseldi. "Bilmem.. sanırım cesaret edemedim. Dürüst olmam gerekirse şu anda onu pek önemsemiyordum. Tek önemsediğim sendin,"
Bakışları omeganın üzerinde gezindi. Sol elini avcunun içine alıp hafifçe sıkarken kaşlarını çattı. "Sanırım vicdan azabı çekiyorum."

"Ölmüş olabilirdin ya da Yuta'nın yerinde olabilirdin ve ben..." Cümlesini tamamlamadan yutkundu sonra devam etti.
"Kim bilir ne halde olurdum."
Sesi titrediğinde Wooyoung başını göğsünden kaldırdı ve alfanın yüzüne baktı. Göz yaşları kirpiklerini ıslatmıştı ama yanağına süzülmüyordu.

"Ben... Ben buradayım." Kulağa öylesine söylenmiş gibi geliyordu ama tek söyleyebildiği buydu.

"Öylesin ama asla bunları yaşamak zorunda kalmamalıydın, bunların hiçbirini yaşamamalıydın." Yutkundu.

"Hey, bu konuyu kapatalım." San dudaklarını Wooyoung'un şakağına kondurdu. "Tamam mı?"
Başparmağıyla omeganın eline dokundu. Wooyoung O sırada kendini pek iyi hissetmemesine rağmen zorla gülümsedi. "Ne kadar kötü görünüyorum?"

"Hiç olmadığı kadar güzelsin."

"Tam bir yalancısın. Şu anda ne kadar korkunç göründüğümü hissedebiliyorum."
San onun elini dudaklarına götürüp avcunun içini öptü. "Buradasın. Nasıl göründüğün umurumda değil. Hem de seni kaybettiğimi sandığım anda."

Wooyoung'un kalbi göğsünden fırlayacakmış gibi oldu. Bakışları buluştu ve birbirine kilitlendi. "Benden o kadar kolay
kurtulabileceğini mi sanıyorsun?"

Seonghwa

Seonghwa

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Johnny

Uzun zamandır bu ikisinin ficini okumak istiyordum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Uzun zamandır bu ikisinin ficini okumak istiyordum. Fırsattan istifade edim dedim.

düşlerim zifiri karanlık • woosanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin