Wooyoung, misafirlerin ağırlandığı yemek odasından çıktığında adımlarını hızlandırarak kendi odasına doğru yürüdü. Eteği bileklerine dolanıyordu. Omega prens, ağabeyi gibi gömlek ve pantolon giymeyi isterdi fakat annesi onun çok zarif ve güzel bir bedeni olduğu saklamaması gerektiği konusunda ısrar ediyordu. Üstelik Wooyoung on sekiz yaşını geçmiş, evlilik çağına ulaşmış saf bir omega'ydı. Her daim hoş ve zarif görünmeliydi.
Wooyoung hiçbir zaman yemek odasında olmayı sevmemişti. Yüksekten bakan, boğucu bir havası vardı. Evlerine misafir olan bir asili ağırlamak için uygundu. Fakat bu kez omega orada olmaktan hiç hoşlanmamıştı.
Güçlü İmparator ile evlenmek istemiyordu.
Wooyoung daha ziyade kendi babası gibi küçük bir krallığı olan prens ya da mütevazı bir soylu ile evlenmek isterdi.Kocaman bir terasa sahip ferah odasına girdiğinde gözlerinden süzülmemesi için büyük uğraş verdiği göz yaşlarını serbest bıraktı.
Üstelik İmparator, kendisi bile gelmemişti. Aracı ile Wooyoung'u eşi olarak almak istediğini bildirmişti. Babası bunu kabul edecekti, genç omega emindi. Gerçi başka şansı yoktu.
Babasına kızamazdı.Büyük yatağının üzerine oturdu ve derin bir nefes aldı.
Stresli olduğu ve kendini kötü hissettiği her zaman yaptığı gibi nereyse kalçalarının yarısına kadar uzanan kızıl saçlarını omzunun üzerinden önüne alıp zarif parmakları ile oynamaya başladı.
Saçlarını çok seviyordu, küçüklüğünden beri asla kestirmekten hoşlanmamıştı.Odasının kapısında bekleyen nöbetçilerin sesini işittiğinde dudaklarını birbirine bastırdı. Nöbetçiler Kraliçe'nin teşrif ettiğini bildiriyordu, Wooyoung annesinin ağlarken onu görmesini istemiyordu.
Kapı açıldığında başını çevirdi ve ıslak kirpiklerinin çevrelediği güzel gözleriyle annesine baktı. Nöbetçiler kapıyı kapatır kapatmaz koştu ve annesine sarıldı. Kraliçe Seohyun uzun boylu ve güzel bir kadındı. Wooyoung genel olarak annesine benziyordu, onun gibi güzel ve zarif bir Omega'ydı.
"Tatlım, neden ağlıyorsun?"
Kraliçe Seohyun kollarını oğlunun ince bedenine sardı ve nazik bir ses tonu ile söyledi.
Wooyoung hala yüzünü boynundan çekmediğinde ise devam etti.
"Mutlu olacağını düşünmüştüm fakat.. Odadan çıkarken ki yüz ifadeni gördüğümde ağlamak üzere olduğunu fark ettim. Bu beni gerçekten çok şaşırttı."Wooyoung geriye çekildi ve başını önüne eğip saçlarının, yüzünün bir kısmını gizlemesine neden oldu.
"Babam onlara onay verdi değil mi? İmparator ile evleneceğim."
Konuşurken sonlara doğru sesi kısılmış ve titremeye başlamıştı.Kraliçe bir eliyle oğlunun elini sıkıca kavrayıp diğerini çenesine koyarak başını yukarı kaldırdı.
"Ağlama tatlım, neden üzgünsün anlat bana. İmparator çok uygun bir eş, neden mutlu değilsin.""Ama ben ben o kadar güçlü bir adamla evlenmek istemiyorum. Hem korkuyorum, herkes onun ne kadar korkutucu ve güçlü olduğundan bahsetmiyor mu? Eşi olmayı aklımın ucundan bile geçirmemiştim daha önce."
Yeniden dolan gözlerini kırpıştırdı ve yanaklarına süzülmesine izin verdi.
"Ben babam ve senin gibi çok mutlu olmak, eşimin beni çok sevmesini istiyorum."Kraliçe iç çekti ve gülümsedi.
"Endişelerini anlıyorum tatlım. Fakat evlendiğinizde ve artık birbirinize ait alfa ve omega olduğunuzda mutlu olacaksın. Üstelik çocuklarını bir düşün.. Güçlü ve yenilmez bir babaları olduğu sürece çok şanslı olacaklar."Wooyoung'un saçlarını omzunun arkasına atıp oğlunun güzel yüzüne kısa bir süre baktı ve yeniden gülümsedi.
Gür kirpiklerin çevrelediği açık yeşil gözleri kızıl saçlarıyla zıt bir güzellik oluşturuyordu.
Oğlu bebekken ve çocukluk çağında kahverengi renkteki tatlı gözlere sahipti fakat on altı yaşına basıp ilk kızışmasını geçirmiş bir Omega olduğunda o tatlı kahvelerin yerini eşsiz, çekici bir açık yeşil almıştı.
"Hem seni sevmemek mümkün mü? En güçlü Alfa bile senin gibi bir Omega söz konusu olduğunda kayıtsız kalamaz. Ona kendini sevdireceksin. Mutlu olacaksın endişelenme tamam mı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
düşlerim zifiri karanlık • woosan
FanfictionHerkes San'ı bu toprakların sahip olduğu en büyük İmparator olarak tanımlardı. Bilge, büyük savaşçı, vizyoner bir lider ve karizmatik. Bununla birlikte, İmparator aynı zamanda soğukkanlı ve acımasızdı.