Wooyoung, Yuta'nın odasından ayrılığında güneş batalı epey oluyordu.
Sıcak bir duşun ardından uyumayı planlıyordu. Fakat muhafızları aşıp kendi odasına girdiğinde, günlük giysileri yerine geceliği ile yatağın üzerinde oturan bir San ile karşılaştığında afalladı.Kısa bir süre için kapının önünde bekledikten sonra konuştu.
"Neden buradasın? Bu kadar erken bir saatte." Ardından San'ın cevap vermesini beklemeden büyük dolaba doğru yürüdü. Duş almaktan vazgeçmişti, geceliğini giyip uzansa daha iyi olurdu.San, şaşırsa da elindeki altından yapılmış şarap kadehini sıkmakla yetindi. Küçük omega onunla konuşurken yüzüne bakmaya bile tenezzül etmemişti. Alfa, herkesin önünde korkudan titremesine ve itaatkâr olmasına alışkındı. Oturduğu yataktan kalkıp büyük dolabın önündeki eşine yaklaştı.
O sırada Wooyoung, giymek için krem rengi bir geceliği dolaptan çıkarmak ile meşguldü. Sırtındaki sert göğsü ve ensesindeki nefesi algıladığında yutkundu.
"İzin verirsen geceliğimi giyip yatacağım. Hekim dinlenmemi söyledi," Kurumuş dudaklarını diliyle ıslatıp devam etti. "Bebek için."
San, omeganın küçük belini kavradı ve onunla yüz yüze gelecek şekilde çevirdi.
"Neden yüzüme bakmıyorsun?"
Büyük ellerinden biriyle Wooyoung'un çenesini kavramışken söylendi.Kızıl saçlı omega korksa da yutkundu ve bakışlarını San harici her yerde gezdirirken cevapladı.
"Çünkü seni görmek istemiyorum."San tamamen afallamıştı. Hemen önünde duran, çıplak elleriyle öldürebileceği kadar kırılgan ve güçsüz omeganın kendisine hangi cüretle böyle davrandığını anlamamıştı. Wooyoung'un çenesindeki tutuşu sıkılaşırken ondan kısık sesli bir inleme duyduğunda elini çekti ve yumruğumu sıkmakla yetindi.
"Sana bu cüreti kim verdi? Kralın ile konuşuyorsun küçük omega. Saygıs-.."
"Peki ya sana benim kalbimi öylece kırma cüretini kim verdi Majesteleri?"
Wooyoung hızlıca başını kaldırıp, Alfanın kırmızı gözlerine bakarken söylemişti. Biraz önce San'ın sözünü bölmüştü, kalbi çok hızlı atıyordu. Hem heyecan hemde korkudan. "Hekim, aşırı üzüntüden hastalandığımı söyledi. Beni önemsemiyorsun ama bebeğime zarar vermene izin vermeyeceğim. Seni görmek istemiyorum."San'ın içinde fırtınalar kopuyordu. Gözleri, küçük omeganın daha önce hiç görmediği kadar parlak bir kırmızıydı. Şakaklarında birkaç damar belirginleşmişti, çok sinirli görünüyordu.
Wooyoung yutkundu ve onun korkutucu gözlerine bakmaya devam etti.Wooyoung'un beklediğinin aksine ne cevap ne de küçük omegaya zarar verdi. Hiçbir şey söylemeden odayı terk etti.
Küçük omega, odada yalnız kaldığında derin nefesler alırken yere çöktü. Biraz önce çok korkmuştu. San'ın baskın feromonları ise işini hiç kolaylaştırmıyordu.
~~~
Wooyoung ertesi gün uyandığında elbette yalnızdı. Kahvaltıdan sonra duş almak istediği için hazırlık yapmalarını söyledikten sonra geceliğini çıkarmadan iştah açıcı görünen yemeklerle donatılmış masaya kuruldu.
Aklında San vardı, hemen yanında dilikon Karina'yı bile fark etmemişti. Normalde ona oturmasını söylerdi. Soru sormak için betaya döndüğünde konuştu.
"Lütfen otur Karina. Orda öylece dikilmenden hoşlanmadığımı biliyorsun."Karina saygı göstergesi olarak eğilerek selam verdi ve hemen sandalyelerden birine oturdu.
"Majesteleri nerede biliyor musun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
düşlerim zifiri karanlık • woosan
FanfictionHerkes San'ı bu toprakların sahip olduğu en büyük İmparator olarak tanımlardı. Bilge, büyük savaşçı, vizyoner bir lider ve karizmatik. Bununla birlikte, İmparator aynı zamanda soğukkanlı ve acımasızdı.