7✓

2.6K 211 37
                                    


Wooyoung'un bitkin ve rahatlamış bedeni yarı çıplak halde masanın üzerindeyken San, güçlü kollarını ona sıkıca dolanmıştı.
Biraz dinlenip kendine gelebildiğinde geriye çekilip yukarıdan Wooyoung'a baktı.
Giydiği kıyafet omuzlarından aşağıya kaymış, dudakları kırmızı ve şiş, gözleri ise yanaklarına süzülmemiş yaşlarla doluydu.

İmparator'un kendisini incelediğini fark ettiğinde başını kaldırıp karşılık verdi. Çok yakışıklı görünüyordu. Kısa süre önce zevk içinde kıvranırken ondan daha fazlasını istediği görüntüler aklına dolarken yanaklarının yanmaya başladığını hissetti. Hemen cılız kollarını San'a dolayıp yüzünü saklamak için yanağını göğsüne bastırdı.

"Biliyorsun, odamız çokta uzak değil."
Wooyoung şikayet ederek söylendi.
Yine de onun yüzüne bakmaya cesareti yoktu.
San kısık sesle güldüğünde bu onun gülüşünü duyduğu ilk sefer olduğu için hemen başını kaldırıp şaşkınlıkla gözlerine tekrar baktı.
"Gülerken o kadar da korkutucu değilmişsin."
Küçük ellerinden birini uzatıp alfanın bir usta tarafından yontulmuş gibi görünen çenesine dokundu.
"Birazcık sevimli görünüyorsun."

San'ın alayla kaşlarından biri havalanırken Wooyoung'un belindeki tutuşunu sertleştirdi.
"Sevimli mi? Bunu daha önce kimseden duymadığıma eminim ufaklık."

Wooyoung onun neşesinin hala yerinde olduğunu görebiliyordu, kızmamıştı. Bu yüzden haylaz bir şekilde alt dudağını dişleri arasına alıp San'ın çenesinde ki parmaklarını aşağıya kaydırıp göğsüne kadar indirdi. Alfanın yarı sert aletinin hala içinde olduğu düşünülürse bu yaptığı oldukça cesurcaydı.

"Kimseye bana gülümsediğin gibi gülümsemediğin için olabilir."
Alfanın sert göğsünde duran zarif elini daha aşağılara indirip onun aletinin, içine sığmayan kısmını tuttu. "Eğer başka birilerine, özelikle de cariyelerine bu gülümsemeyi bahşediyorsan buna üzülürüm."
Elinin altındaki yarı sert aleti yeniden sertleştirmek için okşamaya başlarken konuşmuştu.
Süre boyunca hala alfanın gözlerine bakmaya devam ediyordu.

Bütün bunları yaparken çok utanıyordu, yanakları alev alevdi fakat yine de devam etti. İnsanların korkutucu olduğunu söylediği, gerçekten de öyle olan bir İmparatorla evliydi. Fakat onun kendisine, herkese olduğundan farklı bir yanını göstermesini umuyordu.

San bir süre konuşmadan Wooyoung'un güzel yüzüne baktı.
"Çok güzelsin." Parmaklarını onun pembe tonlarındaki yanağında gezdirdi.
"Bu gece çalışacağım, beni bekleme ve uyu."

Söyledikten sonra Wooyoung'un zarif bileğini kavrayıp elini aralarından çekti. Dikkatlice aletini omeganın sıcaklığından çıkarıp pantolonunu düzeltti.

Wooyoung utanmış bir halde bacaklarını kapatıp başını San'ın aksine, duvardan tarafa çevirdi. Reddedilmek onu hem üzmüş hemde utandırmıştı.
"İyi değil miydim?"
Hala alfaya bakmıyorken sordu.

San bir şey söylemedi.
Fakat tek düşündüğü onun güzel ve saf yüzüne bakarken hissettikleri, onunla vakit geçirmekten ne kadar hoşlandığıydı. Bu asla istemediği bir şeydi. San'ın ilkelerine göre hayatında büyük bir zaafı olmamalıydı. Mantığını ve gücünü gölgeleyebilecek hiçbir şey istemiyordu. Bu yaşına kadar bir çocuk sahibi olmamasının sebebi bile buydu.

Odadan çıkmadan önce iç çekme sesi duyduğunda başını çevirdi. Wooyoung'un çıplak bacaklarının üzerine koyduğu zarif parmaklarıyla oynadığını gördüğünde derin bir nefes aldı.
Ağlıyor muydu? Alfa birkaç büyük adımda onun yanına varıp çenesini kavrayarak kendisine bakması için başını kaldırdı.

düşlerim zifiri karanlık • woosanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin