18✓

1.9K 193 67
                                    



Wooyoung gözlerini açtı, son birkaç günde ona ne olduğunu hatırlamadan önce gözleri odada yorgunca etrafına bakındı. O ve İmparator vahşi hayvanlar gibi ortalıkta sevişiyorlardı.

Anıları hala sisli olsa da San'ı ne kadar sıkı tuttuğunu hatırlıyordu, sanki bırakırsa ortadan kaybolmasından korkuyormuş gibi.
Başını çevirdi ve yanında uyumaya devam eden Alfaya baktı. Sırtı kendisine dönüktü ve Wooyoung onun çıplak sırtındaki tırnak izlerini, omzundaki ısırıkları net bir şekilde görebiliyordu.

Kendi üzerindeki yumuşak çarşafı iteledi ve bedeni açığa çıktığında şaşkınlıkla dudakları aralandı.
Uyluklarında, karnında, göğüslerinde saymayacağı kadar çok iz vardı. Hareket etmeye çalıştığında acıyan belini görmek için eğildiğinde morarmış büyük parmak izleri oradaydı. Hızlıca elini karnına koydu ve okşadı. Bebeği kontrol etmesi için biran önce Johnny'e gitmeliydi.

Vücudunun birçok yerinde ağrı hissediyordu. Zarif ellerinden biri istemsiz olarak boynuna gittiğinde hissettiği yara ile gözleri irileşti.
"Bu da ne?"
Yanında uyuyan Alfaya uzanıp onu sarsmaya başladı.
"San, uyan!"

San, rahat uykusundan uyanırken homurdandı ve sızlanıp bir şeyler mırıldanan küçük bedeni kucağına çekti. Hala gözleri kapalı haldeyken çırpınan omegayı göğsüne yaslamaya devam ediyordu.
"Sadece uyu."


Wooyoung zarif ellerinden birini Alfanın çenesine koyup onu itmeye çalıştı.
"Bırak beni! Beni mühürledin!"
Sesi titriyordu.
"Beni mühürledin, yine de umursamaz bir pislik olmaya devam edeceksin ve kalbimi kıracaksın!" En sonunda ağlamaya başladı.

San artık uyanmıştı. Endişeyle Wooyoung'u tutuşunu gevşetti. "Hey sakin ol küçük omega." Onun belinde duran elini kaldırıp yanağını nazikçe kavradı.
"Bunu isteyen sendin unuttun mu?"

"Yalan söyleme!" Küçük olanın kafası o kadar karışmıştı ki, bunu ona ne zaman sormuştu?
Anıları hala sisliydi.

"Kurtlarımız aklımızı ele geçirdiğinde en tehlikeli sırrımızı ve arzumuzu açığa çıkaracaklarını söylerler" Wooyoung'un şirin gözlerine bakarken sırıttı.
"Kurdun sadece sana bakmam için bana yalvarıp duruyordu, ve birçok kez seni mühürlemem için de. Dört gün boyunca beni asla bırakmadın ve aynı şeyleri tekrar ettin."

Wooyoung'un aklında bazı anılar canlanırken yanakları yanmaya başladı.
"Onlar Alfayı arzulayan ateş içinde bir omega ait sözlerdi!"

"Peki öyle olsun,"
Wooyoung artık sadece utanıyordu ama ağlamayı bırakmamıştı.
"Ağlama. Evlendiğimizden bu yana senden başka kimseye dokunmadım. Bunu düşünmedim bile." San, küçük olanın dört gün boyunca zevk içindeyken bile ağladığını, sadece ona bakması için yalvardığını net bir şekilde hatırlıyordu.
"Seni mühürlememiş olsam bile asla aklımdan çıkmıyordun. Senden uzaklaşmak ve aklımdan çıkmanı istedim. Bunun sana zarar verdiğini görsem bile umursamadım."


Wooyoung, büyük olanın kolları arasından çıktı ve ona sırtını döndü.
"Bencil pisliğin tekisin."
Dudaklarını birbirine bastırdı. Kötü bir kelime söylemişti, annesi duysa onu kesinlikle azarlardı.

"Öyleyim."
Uzanıp küçük olanın omzuna nazik bir öpücük kondurup geriye çekildi.

~~~~~~

düşlerim zifiri karanlık • woosanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin