Wooyoung ve San bahçeye kurulan atıştırmalık sofrasında otururken biraz ileride Taeyong, bir zamanlar yavru olan köpekle oynuyordu. Artık kocamandı ama yine de Taeyong hayvanı çok seviyordu.
"Yunho bak! Elimi yaladı göydün mü?"
Taeyong heyecanla söylenirken hayvan havladığında koşarak Yunho'ya sarıldı. Her ne kadar köpeği sevse de biraz korkuyordu."Dişleyini göydün mü Yunho? Tok büyükley!"
"Evet gördüm Taeyong. Gerçekten büyükler."
Yunho prensi memnun etmek için umrundaymış gibi söylendi.
Taeyong başını kaldırıp aşağıdan ona bakarken gülümsediğinde küçük alfa da gülümsedi.
"Çok sevimlisin Taeyong ama korkuyorsan bu kadar yeterli."Taeyong somurttu ve başını çevirip köpeğe baktı.
"Hayıy! Zaten babam onunla oynamama tok az izin veyiyoy. Şey vaymış.. tiyesi."Yunho ne dediğini anlamaya çalışırken biraz çabaladı. "Pire mi demek istiyorsun?"
Küçük omega hızlıca başını salladı.
"Evet! Babam öyle dedi."
Söyledikten sonra koşarak köpeğin yanına döndü ve onunla oynamaya devam etti.Bir süre sonra Taeyong çığlık atınca Wooyoung başını kaldırıp köpeğin, Taeyong'un sırtına atlayıp onu yere devirdiğini gördü.
Kızıl saçlı omega onlara doğru koşarken köpek, Taeyong'un tokasını ısırıp bir oyuncak gibi sallamaya başladı.San aceleyle oturduğu yerden kalkıp koşarak, köpeği ilk kapan oldu. "Dur," diyerek komut verdi ve tek dizinin üzerine çöktü.
Taeyong, yüksek sesle bağırarak yerde kıvranmaya başladı. Wooyoung bebeğinin yanına vardığında endişeyle sordu. "Canın yandı mı, bebeğim?"
Taeyong ağlayarak, "Evet!" dedi.
"Neren acıyor?"
"Ayayım. K-köpek be-be-beni düşüydü ve tokamı ısıydı."
Wooyoung oğlunun bacağına baktı. Görünürde hiçbir şey yoktu
"Endişelenme hekime gösteririz bebeğim." Oğlanın bacağında hiçbir şey olmadığı açıkta belli oluyordu. Sadece şımarıyordu.Taeyong'un tombul yanaklarından yaşlar akıyordu. "Sanıyım, kı... kıyıldı."
"Kırıldığını sanmıyorum."
San köpeği tutarken oğlunun ayağına bakıyordu. Köpeği kenara bıraktı, Taeyong'un yanına oturdu.
"Bakayım," Köpek hiç hareket etmeden oturdu."Kırık bilekler konusunda biraz deneyimim var."
Taeyong yutkunarak hıçkırıklarını bastırmaya çalıştı, "Geytekten mi?"
"Evet. Büyük bir yara izim var." Eliyle çocuğun bileğini iyice inceledi. "Acıyor mu?"
"Evet." Taeyong başıyla onayladı. "Ama Yaya izi is... istemiyoyum!"
San, oğluna bakınca dudakları hafifçe kıvrıldı, gülmemek için kendini zor tutuyor gibiydi. "Bunun olacağını sanmıyorum."
Wooyoung, San'ın gözlerinin içine, gülmemeye çalışırken kırışan göz kenarlarına ve yanaklarına bakınca, iç çekti. Çok yakışıklıydı.
Kocaman elleri küçük omeganın bileğine ve bacağına usulca dokunuyordu. "Çok kötü düşmüşsün," dedi ve çocuğun ayağını sağa sola yatırmaya başladı. "Böyle acıyor mu?"
Taeyong başını sallayarak burnunu çekti. "Saygı bezine ihtiyacım vay."
"Kesinlikle büyük bir bandaj lazım. Tüm bacağını da sarabiliriz." O kadar ciddi görünüyordu ki Wooyoung onun şaka yapıp yapmadığından emin olamıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
düşlerim zifiri karanlık • woosan
FanfictionHerkes San'ı bu toprakların sahip olduğu en büyük İmparator olarak tanımlardı. Bilge, büyük savaşçı, vizyoner bir lider ve karizmatik. Bununla birlikte, İmparator aynı zamanda soğukkanlı ve acımasızdı.