10✓

2.3K 206 33
                                    

Yuta, her zamanki gibi sabah gün doğmadan uyanmış ve yıkanıp süslenmişti. Bu hayatta yapmaktan en fazla zevk aldığı şey güzel görünmek için çabalamaktı. Bütün o giysileri ve takıları, makyaj malzemelerini, hepsini çok seviyordu.

Sütlü teni ve gri gölgeli beyaz saçlarına uyan kırmızı bir elbise giymişti. İri gözleri, açık mavi gözlerini vurgulayacak şekilde boyanmıştı.
Çok heyecanlıydı, Kral San ve Wooyoung'un dün gece neler yaptıklarını merak ediyordu. Wooyoung'un hazırlanmasına yardım etmişti. Onun gerçekten de eşsiz bir güzelliğe sahip olduğunu düşünüyordu. San'ın ondan uzak durma sebebinin bağlanmaktan korkması olduğunu emindi.

Bu saatlerde San'ın n devlet ile alakalı işlerle meşgul olacağını bildiği için onun ile Wooyoung'un ortak odalarına gitmek için kendi odasından çıktı.

İki nöbetçinin koruduğu odaya vardığında kapının önünden çekilmeyen nöbetçilere göz devirdi.
"Buraya kaç kez geldim, hala bana böyle mi davranacaksınız çocuklar."
İki alfaya sevimli bir bakış attı.

"Üzgünüz efendim. İçeriye kimseyi almamamız söylendi."

"Hmm.. peki kralımız içeride mi?"

"Hayır, çok erken ayrıldı."
Alfalardan biri Yuta'nın güzelliğinden büyülenmiş bir şekilde cevapladığında diğeri onun koluna vurdu.

"Size talimat vermek için iznimiz yok yada emir almadık efendim. Lütfen kendi odanıza dönün."

Yuta memnun olmamış bir şekilde kollarını göğsünde birleştirdi.
"Kralımız orada olmadığına içeriye gireceğim ve buna mâni olamazsınız."
Güzel gözlerini kıstı ve konuşmaya devam etti.
"Aksi halde Kralımızla bir dahaki görüşmem de yanlışlıkla hakkınızda kulağa hoş gelmeyen şeyler söyleyebilirim."

İki Alfa birbirlerine kısa bir süre baktılar ve Yuta'nın içeriye girmesi için kenara çekildiler.

Yuta keyifle odaya girerken alfalara cilveli bir bakış sunmayı ihmal etmedi.

"Ahh! Kahvaltı bile yapmamışsın güzelim."
Bakışlarını dokunulmamış masa da ve küvetin içindeki Wooyoung'un üzerinde gezdirdi. Daha sonra dikkatini çeken şey ile onun yanına yürüdü. Su hiç sıcak görünmüyordu, buhar bile yoktu ve omega resmen titriyordu.

"Ahh! Ne yapıyorsun sen!"
Hızlıca küvetin yanına, yere çöktü ve ıslanmayı umursamadan Wooyoung'un cılız bedenine sarıldı. Biraz geriye çekilip onun yüzüne daha yakından baktı. Ağladığı şiş gözlerinden ve dudaklarından belli oluyordu.

"Wooyoung, tatlım kendine bunu neden yapıyorsun?"
Uzandı ve omeganın buz gibi olmuş yuvarlak yanağını nazikçe öptü.
"Hasta olacaksın, zaten çok zayıfsın."

Wooyoung, hüsrana boğulmuş düşüncelerinden yavaş yavaş çıkarken karşısındaki omeganın mavi gözlerine baktı tepkisiz bir şekilde.
"Abartma Yuta sadece.."
Söyleyecek bir şey bulamadığında yeniden gözlerine yaşların dolduğunu hissetti ve başını önüne eğdi.

"Ahhh~ çok tatlısın lütfen beni de ağlatacaksın bak ve makyajım bozulacak!"
Yuta şakayla karışık söyledi ve uzanıp yeniden Wooyoung'un yumuşak yanaklarını öptü.
"Hadi seni buradan çıkaralım ve ısınmanı sağlayalım. Daha sonra neler olduğunu anlatacaksın. Hem ne olursa olsun kendine bunu yapmana değecek bir şey olamaz!"

Bitkin cılız bedeni sudan çıkardı ve havluyla ıslak bedenini kurulamaya başladı.
"O güzel kokunu bile almıyorum. Kaç saattir o buz gibi suyun içindesin sen!"
Azarlayarak söyledi ve hemen dolaba koşup kalın birkaç parça giysi çıkardı.

Wooyoung omuz silkti.
"Bilmiyorum, iki yada üç saat olabilir."
Yuta'nın kendisini giydirmesine ve yatağa yatırmasına izin verdi.

"Birde içeriye kimseyi almamalarını söylemişsin. Çok kırıldım! Senin yüzünden nöbetçi alfalar benim bir cadı olduğumu düşünüyor."

düşlerim zifiri karanlık • woosanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin