14✓

1.7K 194 34
                                    


"Ahh! Vay canına Wooyoung sen bir harikasın. Gerçekten de İmparatora böyle mi söyledin? Yüzünü görmek isterdim!"
Yuta heyecanla konuşmayı bırakıp önündeki limonlu kekten bir ısırık aldı. Daha sonra aklına gelen şey ile devam etti.
"Umarım döndüğünde sana kızmaz."

Kızıl saçlı omega omuz silkti ve çayından yudumladı.
"Kızabilir, inan üzülmem. Beni umursamadığında daha çok üzülüyorum. Değersiz bir eşyaymışım ya da zevklerini tatmin etmek için kullandığı bir köleymişim gibi davrandığında."

Yuta uzanıp prensin masanın üzerinde duran boştaki elini tuttu.
"Buna inanmıyorum, seni umursamadığına. Sadece öyle görünmesini istiyor ki kimse zayıflığı olduğunu bilmesin."

Wooyoung derin bir nefes aldı ve gülümsedi.
"Her neyse.. şimdi sadece bebeğimi düşünüyorum. Ona kimsenin zazar vermesine izin vermem, babasının bile. Bu yüzden San umrunda değil."

"Onu hemen sevmek istiyorum!"
Yuta neşeyle söylediğinde Wooyoung güldü.

"Umm.. bir fikrim var Woo."
Beyaz tenli omega parmaklarıyla onarken karşısındaki prense şımarık bakışlar atıyordu.

"Evet, aklında ne var Yuta?"

"San'ın hoşlandığı her şeyi biliyorum! Bunu saraydaki bütün köleler ve cariyeler bilir." Dudaklarını birbirine bastırdı. Bunu söylememeli miydi?  Wooyoung'un yüzünde bir değişiklik olmadığını ve kendisini dikkatle dinlediğini fark ettiğinde devam etti.
"Onun ilgisini üzerine çektikten sonra yüz vermemeni istiyorum. Böylece düşündüğü tek şey sen olacaksın. Sana sahip olamadığı için.. bu onu delirtecek." Gözlerini kıstı ve sesini biraz alçalttı.
"Bu seni ağlatmasının ve mühürlememesinin cezası. Evlisiniz ve hamilesin!"

Wooyoung'un biraz ilgisini çekmişti ama böyle oyunlardan hiç anlamazdı.
"Onun eziyet çekmesini izlemek keyifli olabilirdi."

"Ahh! Kesinlikle Woo!"
Yuta oturduğu sandalyeden kalktı ve kendi etrafında birkaç kez döndü. Giydiği süslü pembe elbisenin eteği ve beyaz saçları uçuşuyordu. Dönmeyi bıraktıktan sonra esmer omeganın üzerine eğildi ve onun dolgun dudaklarına yumuşak bir öpücük kondurup geri çekildi.
"Çok eğlenceli olacak ve sonunda mutlu olacaksın."

Biraz önce oturduğu sandalyeye yeniden oturdu ve iç çekti.
"Siz tavşanlar gibi sevişirken bende bebeğinizi seveceğim~"

"Ahh! Seni cadı! Sadece bebeği düşünüyorsun öyle değil mi?"
Masada duran tabaktan bir üzüm tanesi alıp Yuta'nın kafasına fırlattı ve güldü.

Yuta omuz silkti.
"Ne yapabilirim ki.. bebekleri severim. Hem ilk ve tek arkadaşımın mutlu olmasını istiyorum." Gözleri ışıl ışıldı.

Wooyoung kıkırdadı.
"Teşekkür ederim.. benim de bu saraydaki tek arkadaşım sensin."

"Hmm.. aslında sen çok tatlısın Woo. Ama herkes İmparatordan korktuğu için senden uzak duruyor."

Wooyoung yanıt artık boş olan çay fincanını masaya bıraktı ve gülümsedi.

"Öncelikle Woo, San avdan her döndüğünde büyük havuzun bulunduğu odada yıkanır. Burdaki küçük küvetleri sevmiyor. O döndüğünde sende havuza gitmelisin."

"Hmm.. pek emin değilim. Onu görmek istemediğimi söylemiştim."

"Hadi ama! Bundan hoşlanacaksın, lütfen beni dinle."

~~~~~


Wooyoung, Yuta'yı dinlediği için şimdiden pişman olmuş hissediyordu. Büyük odaya girdiğinde San odanın ortasındaki geniş ama derin olmayan havuzda dinleniyordu. Yapılı üst bedeni suyun üzerindeyken alt bedeni suyun altında bulanıktı. Kaslı kollarını iki yana açmış ve mermere dayanmıştı. Gözleri kapalı ve başı geriye atılmış, çok yakışıklı görünüyordu.

düşlerim zifiri karanlık • woosanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin