16✓

1.8K 181 43
                                    


Wooyoung, sabah uyandığında yanı boştu. Dün gece söylediği şeyden sonra böyle yaptığı için San'a sinirlenmişti. Bu yüzden yemek için yemek odasına gitmek yerine odasında yemeye devam etmeye karar verdi.

Öğleden sonra artık odasında tek başına kalmaktan sıkıldığı için üzerine rahat ama şık bir şeyler giyip Yuta'nın yanına gitmeye, oradan da birlikte bahçeye çıkmaya karar verdi.

Bir saat kadar sonra Yuta ile birlikte bahçedeydi. Yarım saati Yuta'nın hazırlanmasını beklemekle geçmişti tabiki.
Sarayın içerisinde ve bahçeye çıkarken gördükleri bütün hizmetliler Wooyoung'a daha önce hiç bakmadıkları kadar dikkatli bakıyordu. Hatta bazılarının birbirlerine bir şeyler fısıldadığını da görmüştü.

"Yuta, bana mı öyle geldi yoksa bugün saraydaki insanlar biraz farklı mı davranıyor? Yoksa üzerimde garip bir şey mi var?"
Endişeyle sordu.

"Ahh.. Ne? Tabiki de hayır, çok güzelsin."

İki omeganın konuşmalarına şahit olan karina konuşmaya karar verdi.
"İzniniz olursa majesteleri size bildirmek istediğim bir konu var."

Wooyoung başını çevirip yanında duran betaya baktı.
"Elbette, dinliyorum."

"İmparatorun emri ile bu sabah yeni bir karar alındı. Bütün cariyelerinin artık saraya girmeleri yasaklandı. Zaten burada kalanlar da saraydan gönderiliyor, kasabada uygun evlere yerleştirileceklerini duydum."

Wooyoung şaşırmıştı. Başını çevirdi ve gümüş saçlı omegaya baktı. Onun eğlendiği belli olan suratını görünce somurtu.
"Zaten kaç tane vardı ki?"

"Ahh! Woo bu kadar derin düşünme. Artık bir tane bile yok. Ama çok merak ediyorsan sırf seni rahatlatmak için söylüyorum. İmparatorumuzun yaşı epey var ve daha yeni evlendi. Bu yüzden yirmi beş, otuz kadar cariyesi olduğunu düşünüyorum. Sarayın dışındakileri bilmem tabi."
Wooyoung'un daha çok somurttuğunu gördüğünde uzanıp elini tuttu.
"Biliyorsun siz evlendikten sonra onlarla görüşmedi. Ve artık bir daha da görüşmeyecek."

Wooyoung hala tatmin olmuş gibi görünmüyordu.
"Umarım öyle olur yoksa ona bir daha asla güvenmem. Güvenmediğim bir adamla evli olmak istemiyorum."

"İmparator onurlu bir adamdır. Yalan söylemez ve yapamayağı şeylerin sözünü vermez."
Yuta söyledi.

"Peki ya neden herkes bana bakıp bir şeyler fısıldıyor?"
Wooyoung somurtamaya devam etti.

Yuta uzanıp arkadaşının yanaklarını parmakları arasında sıkıştırdı ve gülümsedi.
"Yıllardır süregelen bu düzenin değişmesi için ne yaptığını merak ediyor olmalılar. Aman tanrım bu sarayın dışına bile yayılacak. Herkes seni konuşacak Woo. Çok havalısın."

Wooyoung yanağında ki küçük elleri itti ve sızlandı.
"Bunu istemiyorum. Sadece San'ın benimle ve bebeğimle ilgilenmesini istiyorum."

"Oda olur."
Yuta tasasız ve mutlu görünüyordu. Ardından yüzü düştü.
"Keşke Johnny de benimle ilgilense. Beni beğenmiyor bile."

"Ne? Burada gördüğüm en güzel omega sensin. Böyle gözler, ten rengi ve saçlar bulunması zor bir mücevher gibisin. Kendine haksızlık ediyorsun Yuta."

"Johnny bana haksızlık ediyor."
Söylenirken bir tutam saçıyla oynuyordu.

"Görevine çok bağlı ve itaatkar olduğu için böyle davranıyor olmalı. Seninle flört ederse İmparatora ve kurallara ihanet etmiş olacak bunu biliyorsun değil mi?"

"Aslında haklısın. Ama o zaman oda korkak olmasın."
Söyledi ve göz devirdi.
"Her neyse... Sana bir şey söylemek istiyordum."

"Evet?"
Wooyoung merak içinde bekledi.

düşlerim zifiri karanlık • woosanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin