24✓

1.8K 171 30
                                    

San başını arkaya atarak yatak başlığına yasladı. "Annemi ve erkek kardeşimi neden öldürdüğümü hala merak ediyor musun?"

Wooyoung irkilmiş bir halde gözlerini kırpıştırdı. "Ne?"

San ciğerlerindeki havayı gürültülü bir şekilde boşaltarak bulundukları yerin karşısındaki duvara baktı.
Yatakta uzanırken Wooyoung kucağında oturuyor ve kitap okuyordu. Küçük olanın öyle bir şeyi beklemediği açıktı.

"Namjoon ve ben neredeyse aynı yaştayız, aramızda bir buçuk yaş var. Birlikte büyüdük fakat babamın her zaman bir favorisi vardı, ben. İkimize de şefkat göstermezdi ama sadece Namjoon'u aşağılar ve küçük düşürürdü. Onun kral olmak için uygun olmadığını söylerdi. Büyüdüğümüzde, babam öldükten sonra tahta ben geçtim."
Wooyoung'un merakla kendisini izleyen güzel yeşil gözlerine baktı ve devam etti.

"Annemin Mingi ile ilişkisi vardı, onu suçlamıyorum çünkü babam henüz hayattayken anneme asla şefkat göstermedi ve ona kötü davrandı. Mingi ile olanlardan haberim vardı, buna sessiz kaldım. Yıllar sonra mutlu olabildiği bir şey vardı elinde."
San durdu ve geçmişi düşünürken bir süre sessiz kaldı. Bu konu hakkında hislerini daha önce kimseye açmadığı için garip hissetmişti.

"Fakat sonra.. babamı öldürenin annem olduğunu öğrendim. Onu aylarca zehirlemişti."
Wooyoung zarif ellerinden biriyle eşinin yanağını kavradı ve şefkatle gözlerine baktı.

"Annem sonra da beni öldürmeye karar verdi. Namjoon'un tahta geçmesini istiyordu çünkü onu kontrol edebilirdi. Üstelik benden hoşlanmıyordu, sebebini hiç söylemese de tahmin etmek zor değil. Bende babamı görüyordu."

"San, çok üzgünüm."
Wooyoung konuştu.

"Bunu bana Mingi söyledi. Annem, kendisi ona âşık olduğu için Mingi'ye güvenmişti. Mingi ise anneme âşık değildi. Bunu bana söylemesi gerektiğini düşündü ve her şeyi anlattı. Annemle ilişkisini öğrendiğimde ona yapabileceğim şeyleri göze alarak kendi hayatını riske attı. Zaten bundan haberdar olduğumu bilmiyordu. Bu yüzden güvendiğim tek kişi, amcam Mingi."

Wooyoung yutkundu ve San'a sıkıca sarıldı.
"Sen baban gibi değilsin San. Sadece onun gibi olmak için eğitildin, sana onun gibi olmak öğretildi."
Küçük olan itiraf etti.
"Bu saraya ilk geldiğim zamanlar korkunç biri olduğunu düşünmüştüm, fakat artık öyle olmadığından eminim."

San elini küçük olanın kızıl saçlarına geçirdi ve anlatmaya devam etti.
"Mingi'ye böyle bir konuda öylece güvenemezdim, araştırdım ve gerçekten de doğruydu. Annem yaklaşık bir aydır beni zehirliyordu. Bu işin içinde erkek kardeşimin olduğunu da öğrendim. Hiç düşünmedim, babamın bana öğrettiği gibi onları hak ettikleri şekilde cezalandırdım. İkisini de idam ettirdim."

Wooyoung yutkundu ve merakla dinlemeye devam etti.

"Annem için asla pişmanlık duymadım ama Namjoon.. O asla babama, bana veya anneme benzemiyordu. Sarayda yaşamak için fazla saf ve manipüleye açıktı. Annem olmasaydı bana ihanet etmezdi. Onu idam ettirmek yerine sürgün edebilirdim."
San daha önce kendisine bile itiraf edemediği şeyleri Wooyoung'a anlatırken tamamen dürüsttü.
"Namjoon, Yuta'ya deliler gibi âşıktı. O küçük omeganın üzerine bu kadar düşmemin tek nedeni Namjoon. Bana son sözleri, şahsıma yönelik nefret sözleri bile değildi. Sadece Yuta'nın bir suçu olmadığını ve ona zarar vermememi istiyordu."

Wooyoung'un göğsü sıkıştı, eşinin anlattıklarından ötürü korkunç bir acı hissediyordu.

"Ölmeden hemen önce bana baktı. Özür diler gibiydi. Asla o bakışı unutmayacağım." Konuşmaya ara verip boğazını temizledi. Gözlerinden bir anda akmaya başlayan yaşları durdurmak için gözlerini sıkıca kapattı.

"Ah, San, çok üzgünüm." Sesi buğuluydu. "Üzgün olduğum dışında ne söyleyeceğimi bilemiyorum."

San onu başıyla onayladı ama sonraki sözcükleri suçlulukla örülüydü. "Bugüne kadar farklı yapabileceğim şeyleri düşündüm durdum."

Wooyoung uzandı ve eşinin alnına dudağını bastırdı. Küçük elleri yanaklarını sıkıca kavramıştı.
"Bekle. Onun başına gelenler senin suçun değildi. Seni öldürmeye çalıştılar."

"Öyle yapmamalıydım."

"Bunlar olduğunda kaç yaşındaydın? Olanlar senin hatan değildi."

San'ın duygu yüklü, acı dolu bakışları Wooyoung'a doğru döndü. "Yeterince denedim mi? Emin değilim. Denemem gerekiyor muydu? Her şeyin daha iyi sonuçlanabileceği bir karar verebilirdim"

"Böyle bir suçluluk duygusunu taşımak zorunda değilsin, San. Olanlar korkunçtu ve farklı yapabileceğin çok şey vardı ancak bunun, sonucu değiştireceğinden şüpheliyim." Wooyoung en son ne zaman böylesine olgun davrandığını merak ederek duraksadı. "Senin hatan değildi, San."

Alfa dikkatli bir şekilde yüzünü inceledi ve sonra, elini elinin üzerine koydu. "Bir daha aynı şeyleri yaşamak istemiyorum."

"Yaşamayacaksın."

San kısa bir süre sessizleşti. Bakışlarında, Wooyoung'un soluklarının hızlanmasına neden olan bir yoğunluk vardı. Sonra hareketlendi. Aralarındaki mesafeyi kapatıp kızıl saçlı omegayı öptü.

Wooyoung'un o anda beklediği son şey onu öpmesiydi ama tatlı ve neredeyse utangaç öpücüğü karşısında dizginleri elden bıraktı.
Alfa elini ensesine koyduğu sırada kendini ona açtı.

Wooyoung biraz tuhaf hissederek ona karşılık vermeye başladı ve birkaç dakika sonra doğru yapıp yapmadığını düşünmeyi kesmeyi başardı. Zaten onun tadına bakarken pek bir şey düşünmeyi beceremiyordu.

San, küçük omegayı kendisine doğru çekerken kalp atışları hızlandı. Ellerini kollarına kaydırarak onu kaldırıp kucağına iyice yerleştirdi ve dizlerini kalçasının iki yanına koydu. Bir an olsun dudaklarını onunkilerden ayırmamıştı ve bunun beceri istediği kesindi.

San ne zaman ona dokunsa ve ne zaman dudaklarını hissetse biraz daha derine çekiliyordu. Onun dokunuşuna, bedenini yakıp kavuran zevke ve soluksuz bırakacak mutluluğa açtı.

Wooyoung, San'a açtı.


Sizce San'ın ailesi konusunda seçimi yanlış mı yoksa annesi ve ağabeyi hak etmiş mi?

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Sizce San'ın ailesi konusunda seçimi yanlış mı yoksa annesi ve ağabeyi hak etmiş mi?

yayasu001
choxuaw
💜

düşlerim zifiri karanlık • woosanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin