27✓

1.2K 127 26
                                    

Wooyoung uyandığında odanın içerisinde, yatağın boş kısmında oturan San ve kucağındaki bebeğinden başka kimse yoktu.

"Kaç saattir uyuyorum?"
Pürüzlü çıkan sesiyle sordu ve giysilerinin değiştirilmiş olduğunu fark etmesi uzun sürmedi.

San başını çevirip kızıl saçlı omegaya baktı ve gülümsedi.
"Yaklaşık dört saatir. Hizmetliler seni ve yatağı temizledi ve üzerini değiştirdiler yine de uyanmadın."
Birkaç hamle ile yatağın üzerinde ilerledi ve Wooyoung'un hemen yanına vardığında bebeği görebilmesi için göğsüne yasladığı yerden biraz aşağıya indirdi.
"Sen uyuduktan kısa süre sonra oda uyudu."

Wooyoung bir süre sessizce kocasının kucağında duran minicik bebeğine baktı. Bebeği uyukluyor, Wooyoung'un gördüğü en küçük şey olabilirdi.

"Oh"
San, söyleyecek başka bir şey bulamadığından nefes aldı.
"Gerçekten bana benzemiyor."
Demek istediği bebeğinin bir insana benzemediği. O sadece yumuşak, beyaz pembe bir cilt ve birazcık saç gibi.

Wooyoung kıkırdadı.
San, bebeklerini epey sevmişe benziyordu ama yaşlı devlet adamları onun bir alfa yerine omega olmasından hoşnut olmayacaktı.

"Üzgünüm San, bir Alfa doğuramadığım için. Yaşlılar bundan hiç hoşl-.."

"Kendini yorma, kimse umrumda değil güzelim. Konseyin ne istediği önemli değil. Bebeğimiz sağlıklı, sen iyisin."
Uzandı ve Wooyoung'un kızıl saçlarını alnından geriye itip yumuşak bir öpücük kondurdu.

Wooyoung'un hissettiği yoğun duygular yüzünden gözleri dolarken zarif ellerinden birini kaldırdı ve San'ın yanağını okşadı. "Henüz bir ismi yok. Buna senin karar vermeni istiyorum."
Hala yorgun olduğunu hissettiği için yeniden başını yastığa koymak için San'dan uzaklaştı.

San bebeğinin uyuyan figürüne baktı. Fazla düşünmesine gerek yoktu.
"Tae.. Taeyong. Tıpkı isminin ardındaki anlamı gibi parlak ve karanlık düşüncelere boğulmuş benliğimi bir güneş gibi aydınlattığı için. Aklıma ilk gelen isim bu. Ne dersin güzelim?"
Başını çevirdi ve Wooyoung'a baktı.

"Hoşuma gitti."
Bebeğini kucağına almak istiyordu ama San ona öyle bakıyordu ki biraz daha onda kalmasına müsaade etti.

O sırada, seslerden dolayı ve aç olduğu için uyanmış olan Taeyong kaşlarında hafif bir çatırtıyla kendisini tutan adama baktı.
Sonra alt dudağı titremeye başladı.
Hemen ardından yürek burkan çığlıkları tüm odada yankılanıyor arada bir sadece üzücü hıçkırıklar için kesiliyordu. Yüzü kıpkırmızı oldu ve yanakları, süzülen iri yaşlarla doluydu.

San ağlayan bebeği çaresizce sakinleştirmek istedi ve endişeyle omega eşine baktı.

Wooyoung uzandı ve bebeğini dikkalice babasının kucağından aldı. Şefkatle ıslak yanaklarına bir iki öpücük kondurdu. Bebeğin çığlıklarının sessiz hıçkırıklara dönüşmesi için birkaç öpücük yeterli olduğunda San iç çekti. "Daha bir günlük bile değil ve favori ebeveyni var."

~~~~~

"Bebeğini ver" dedi Mingi
"Ona merhaba dememe izin ver."
Omega bebeği henüz iki günlük olmasına rağmen San ona Wooyoung ve doktor Johnny'den başka kimsenin dokunmasına izin vermemişti.

Taeyong'u San ve Wooyoung dışında tutan tek kisi Johnny. Onu başkasına teslim etmek biraz korkutucu. Ya Mingi onu bırakırsa? Mingi onu kesinlikle bırakmayacak, ama ya bırakırsa? Taeyong'u, San'ın sahip olduğu en kırılgan sey. Ayrıca San'ın sahip olduğu en önemli şey o, yani çok stresli bir durum.

Ama Mingi, San'ın dairesinde duruyor ve yeğeninin bebeğini sevmek istiyordu.
San bebeğini sonsuza kadar kucağında tutan tek kişi olamaz, bunu biliyordu. Bu yüzden, çok dikkatli ve temkinli bir şekilde, sürekli boğazını düğümleyen bir seyle San bebeği nazikce Mingi'ye teslim etti.

Taeyong şirin bir bebek sesi çıkardı ve iri yeşil gözlerini yeni yüze çevirdi. Tombul kolları biraz sallanıyor ve Mingi onun şimdiye kadar ki en şirin bebek olduğunu düşündü. Bordo renkli kumaşın içerisinde, tombul yanaklı ve ufacık.
"Tıpkı Wooyoung'a benziyor."

Wooyoung kıkırdadı ve cevap verdi.
"Aslında sana da benziyor. Kızıl saçları, ayrıca gözlerinizin yeşil tonu oldukça yakın. Bilmiyorum amcası olduğun için mi?"

San somurttu. Bir miktar kıskanmış mıydı? Belki. Bebeği neden Mingi'ye benzesindi ki? Wooyoung pek iyi gözlem yeteneğine sahip değildi anlaşılan.
"Bebeğimi bana geri ver."

Mingi başını kaldırıp yeğenine baktı ve kaşları çatıldı.
"En son ne zaman uyudun? Gözlerinin haline bak." Bebeği San'a eslim etmek yerine sordu.

San kaşlarını çattı. "Önemli değil. Bebeğimi istiyorum. O benim."

"Evet ama korkunç görünüyorsun adamım."
Mingi bebeği biraz yukarı kaldırarak göğsüne bastırdı. Kesinlikle onu San'a geri verme niyetinde değildi.

San karşılık olarak hırladığında Wooyoung sırtını yasladığı yatak başlığından ayırdı ve sızlandı.
"San! mingi doğru söylüyor. Havuza git ve güzel sıcak bir duş al. Seni bekleyeceğim ve birlikte uyuyacağız. O sırada bebeğimizle Yuta ve Mingi ilgilenir."
Göz devirdi ve devam etti.
"Hizmetlilere güvenmediğini biliyorum."

San eşinin güzel ve beklenti dolu yüzüne bir süre baktı. Ardından Mingi'nin kucağındaki halinden memnun bebeğine.
"Peki. Ama ben gelene kadar uyumasan iyi edersin."
Yatağa yaklaştı ve Wooyoung'u nazikce öptü. Neredeyse bir haftadır omegasıyla kelimenin tam anlamıyla birleşmiyordu ve onun her türlü dokunuşuna muhtaç hissediyordu kendini.

San

Wooyoung

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Wooyoung

Taeyong

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Taeyong

Taeyong

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
düşlerim zifiri karanlık • woosanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin