sabah işe gitmek için uyandığımda seokjin'den gelen mesajları görmüş ve kalbime bir korku yerleşmesine engel olamamıştım. ailem her şeyi öğrenmişti ve almanya'ya geliyorlardı.jin binlerce kez özür dilemiş, ailemin onu zorunda bıraktığını söylemişti. jin'e kızamamıştım çünkü ailemin nasıl tipler olduğunu biliyordum, sadece ilginç olan şuydu ki annem telefonuma tatlı bir sesli mesaj bırakmıştı.
"oğlum, beş buçukta havalimanında bizi karşılamayı unutma, seni oldukça özledik."
ses kaydını açarken babamdan gelecek birkaç küfre kendimi hazırlamıştım bile, bu hiç hayra alamet bir durum değildi. üstelik, daha kendime ait bir evim bile yoktu. durumu yoongi'ye nasıl açıklayacağımı düşünüp duruyordum.
sesimin içime kaçacağını bildiğimden işten çıkmadan önce yoongi'ye mesaj attım.
hoseok
ailem benden habersiz buraya gelmiş, kalacak yer ayarlamaya zamanım bile yok.
evde misafir etsek sorun olur mu?mesajı attıktan sonra ekrana bakarak bacağımla ritim tutmaya başladım. biraz mahcup hissediyordum, bir an önce kendi evime çıkmalıydım. telefonum titreyince tuttuğum nefesimi verdim.
yoongi
hoseok, saçmalama.
o ev senin de evin, daniel hariç istediğin kişiyi misafir edebilirsin.
bana sormana bile gerek yok, sadece haber vermen iyi oldu. yemek hazırlatırım şimdi.daniel ismini görünce sinirlensem de söyledikleri hoştu.
hoseok
teşekkür ederim, akşam görüşürüz.yoongi
kaçta gelecekler havaalanına?
ben de geleyim, tek olma.sırıtmamı dilimi ısırarak engellemeye çalıştım.
hoseok
gelme, utanırım.yoongi
uzatma ve tatlılık yapma hoseok.
geleceğim, eve gidiyordum ama senin iş yerine geliyorum şimdi.neyse ki aptal gülümsememi görmüyordu. telefonu sesliye aldım, annemler arayabilirdi.
"neye gülüyorsun böyle güzel güzel?"
yakalanmış gibi hissedip gülümsememi sildim ve daniel'a baktım.
"komik bir şey gördüm de, ona gülüyordum."
daniel da gülümsemesini sildi ve ciddileşti.
"hoseok, iyiyiz değil mi?"
o günden beri türlü tatlılıklar yapmış, kendini affettirmeye çalışıp durmuştu. daha fazla dayanamayacağımı biliyordum ona, üstelik annemler geliyordu ve üstümde büyük bir stres vardı, bu stresi daniel'a sarılarak atmak istiyordum. ayağa kalkıp kollarımı kaslı bedenine sardığımda önce şaşkın mırıltılar çıkardı, ardından sımsıkı sarıldı.
"iyi olduğumuzdan şüphen mi vardı yoksa protein tozu adam?"
daniel söylediğime kendini tutamayıp güldü ama hemen ardından kızgın bir role büründü ve bedenlerimizi ayırdı, kolları hala belimdeydi.
"protein tozu adam? güzelim, bu kasların hepsi alın teri, gel bir gün benimle spor salonuna da aklını başından alayım."
gülüp cevap vermek için ağzımı açtım ama başka bir ses benden önce davranmıştı.
"kim kimin aklını başından alıyormuş ben göstereyim istersen daniel?"
bu kadar erken gelmesini beklemediğim yoongi tam karşımda dikilip belimdeki ellere bakıyordu. birkaç sahte öksürükle uzaklaştım ve belimin serbest kalmasını sağladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
milion dollar man | sope✓
Fanfictionmrgenuisuga bu topluluğun başına sadece evli gay çiftler geçebiliyor ve ben gay bile değilim, heteroyum. hoperighthere tüh, yazık oldu.