keyfim yoktur ama belki yorumlarla, oylarla var olur🔪🔪yoongi dişlerini fırçalamayı bitirmiş, ağzını çalkalıyordu. bense onu izleyerek dişlerimi fırçalamaya devam ediyordum.
ağzını çalkaladıktan sonra havluyla kuruladı ve beni izlemeye başladı. "sigara konusunu unuttum sanma, içmeyeceksin hoseok."
yine yapmaması gereken bir şeyi yapıyor, bana emir veriyordu. zaten dün geceki yaşananları anlatırken sakin kalışının, o gün sigara içmeme laf söylemeyeşinin bir nedeni vardı; kendini suçlu hissediyordu. ne olursa olsun seulgi'ye istediği ilgiyi vermemeliydi, bunu bildiği için bana her zamankinden farklı bir müsamaha gösteriyordu.
eh, müsamahası da buraya kadardı, benim iyiliğim için de olsa emir vermeye başlamıştı. ağzımda macunla karışmış sıvıyı tükürdüm. yoongi gibi hızlıca ağzımı çalkaladım, macun tadı midemi bulandırıyordu. ıslak yerlerimi havluyla kurularken yoongi aynı pozisyonda ona bir cevap vermemi bekliyordu.
aynadan gördüğüm gözleriyle gözlerimi buluşturdum. "öyle bakma bana, bir anda bırakabileceğim bir şey değil."
arkamdan bana iyice yaklaşıp bedenimi banyo dolabına yasladı. birkaç saniye sadece aynadan birbirimizin gözlerini izledik. yaşadığım duygular artık bedenime fazla geliyordu, aşkından ağlayacak gibi hissediyordum.
sabah kucağında mızırdandıktan sonra beni mutfağa götürmüş ve bulduğu her şeyi ağzıma tıkıştırmıştı. benim yememe bile fırsat tanımamış, her bir lokmayı özenle ağzıma yerleştirmişti.
bir süre sonra içimdeki suçluluk geçince seulgi olayıyla ilgili söylenmeye başlamıştım ve binlerce kez özür dilemişti. her bir özrünü güzelce dilediği için bu konuya daha fazla kafa yormayacaktım. zaten aptal biri değildim, etrafımda olan biten her şeyden haberim olurdu.
"bir anda bırak demiyorum, bırakmana yardım edeceğim. çok içiyorsun hoseok, kıyamıyorum sana. evde çok olmasa da, şirkette ne kadar içtiğinin haberini jaebeom'dan alıyordum. zaten içtiğini anlayalı çok olmadı, güzel saklamışsın."
şimdi karşı çıksam neye yarayacaktı ki? benimle ilgili konularda takıntılıydı, bana iyi gelmeyen her şeyi hayatımızdan çıkarmaya çalışıyordu ve hal böyleyken içmeye devam edeceğimi söylemek çok anlamsız olurdu. diyecek bir sözüm olmadığı için gözlerine bakmaya devam ettim.
cevap vermiyor oluşum hoşuna gitmemiş olacak ki daha da sıkıştırdı bedenimi. bir kolunu belime sardı, boşta kalan elini de çeneme. "onayla beni, bırakacağını söyle. göz göre göre ciğerlerini çürütmene izin veremem."
"sen içmiyor musun? benimle içerken alışkın gibiydin." içmeyen biri dumandan etkilenirdi, o kadar rahat sigara içemezdi. belli ki o da alışkındı, içiyorsa bana laf söylemeye de hakkı yoktu.
göz temasımızı kesip dudaklarını ensemle buluşturdu. birkaç öpücük kondurdu. "lisede içmeye başladım, bırakalı altı sene falan oluyor sanırım. çok nadir içtiğim oluyor. sigaradan dolayı sol ciğerimde sorun çıkmıştı, biraz doktor zoruyla bıraktım yani. senin öyle bir şey yaşamana izin veremem, canımdan can gider."
anlattığı şeyler alt dudağımı sarkıtarak ona dönmeme sebep oldu. sıkıca sarıldım, ona bir şey olmuş ya da olacak olması fikri beni korkutuyordu.
"tamam, üzülmene dayanamıyorum. bırakırım yavaş yavaş, söz veriyorum en azından deneyeceğim. senin de bir daha içtiğini görmek istemiyorum yoongiş, ciğerlerin küsmesin sana, yoksa ben de küserim."
bu halime kıkırdayıp iki parmağıyla burnumu sıkıştırdı. "ne bu tatlılık? öldürmeyi planlıyorsun herhalde beni."
omzuna minik bir yumruk attım. "ya ölmek falan ne demek? öyle şeyler söyleme!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
milion dollar man | sope✓
Fanfictionmrgenuisuga bu topluluğun başına sadece evli gay çiftler geçebiliyor ve ben gay bile değilim, heteroyum. hoperighthere tüh, yazık oldu.