2.1

2.3K 277 232
                                    



"yoongi, üstümden çekilir misin?"

alt tarafıma yaptığı baskı artarken dudaklarını elmacıklarımda gezdirdi.

"hayır, çekilmem."

bedenini ittirip yandaki boşluktan kaçtım.

"çok yılışıksın bu ara."

yoongi bıçağı alıp işine dönerken yardım etmek için kollarımı sıvadım.

"yardım edeyim sana, çok acıktım."

yoongi önce itiraz edecek gibi olsa da bıçağı ve malzemeleri bıraktı.

"sen bunları doğra, ben yemeğin diğer kısımlarını yapayım."

onaylayıp bıçağı elime aldım ve kaldığı yerden devam ettim. ikili konuşmalarımızda tansiyonun daha çok yükseldiğini bildiğimden aklımdaki şeyi en azından bir şeylerle uğraşırken söylemek daha mantıklı gelmişti.

"borcu ben ödemek istiyorum."

bir anda söylediğim şey, yoongi'nin karıştırdığı tencereyi bırakıp altını kısmasına sebep olmuştu.

"saçmalama ve bir daha bu konuyu açma hoseok."

"neden saçmalıyorum? ödemek istiyorum ve ödeyeceğim."

birkaç saniye sadece doğradığım sebzelerin sesi ve yoongi'nin nefes alış verişleri duyuldu.

"o borç senin değil. senin olmayan bir borcu ödemene izin veremem."

bıçakla çıkardığım ses artarken sinirlerime hakim olmakta zorlanıyordum.

"benim aileme verdin ve onlar ödemeyecek bile o parayı. sadece bir ödeme planı çıkarmanı istiyorum."

yoongi işine döndü, yine olumlu bir cevap alamayacağımı anlamıştım.

yandan bir bakışla önce büyük bir hırsla doğradığım sebzelere sonra gözlerimin içine baktı. gözümü bir kez bile ondan ayırmıyordum.

"bana bakmaya devam edersen bir parmağın kalmayacak. hiçbir şey ödemeyeceksin hoseok, kabul etmiyorum."

sebzelere kısa bir bakış atıp yeterli olduğuna karar verdim ve sebzeleri yoongi'ye yaklaştırdım. aklımdaki şeyi söylemeye çekiniyordum ama başka bir yol bırakmıyordu bana. derin bir nefes aldım ve yoongi'nin tam yanında durdum.

"eğer ödememe izin vermezsen daniel'dan borç isterim."

sakince sebzeleri tencereye koydu ve kapağını kapattı. bu hali beni daha da gererken bir iki adım geriledim.

yavaşça bana döndü ve üstüme yürümeye başladı. kalçam bugün ikinci kez tezgahla buluştuğunda ağırlığını vermeden sadece üstüme doğru eğildi.

"yani diyorsun ki, herhangi birine borçlu kalmam eşime borçlu kalmamdan iyidir."

ben cevap vermezken daha da eğildi ve benim de eğilmeme sebep oldu.

"yani diyorsun ki, daniel piçi senden her zaman bir adım önde, ne yaparsan yap ona daha çok güveneceğim."

kafamı yavaşça iki yana salladım. "hayır, öyle de-"

bir elini ağzıma kapattı. "kes sesini." kafamı iki yanında tutup onunla göz göze gelmemi sağladı.

"beni kırıyorsun, bunun farkında bile değilsin."

üstüme eğilmeyi bırakıp vücudumu serbest bıraktı. arkasını dönüp ocağın yanına gitti. tencerenin kapağını açıp bir bakış attı. "yirmi dakikaya pişer, düzgünce yersin."

milion dollar man | sope✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin