5.6

1.6K 186 250
                                    


birazcık yorum atsanız🥺🥺

yoongi fırına kek kalıbını koyarken ben hala kremayı çırpmaya devam ediyordum. bir türlü kıvamını beğenmiyordu, ben olsam beş dakika önce karıştırmayı bırakmıştım.

fırını kapatıp yanıma geldiğinde mikseri elimden alıp çırpmaya devam etti. yemek yaparken fazla ciddi oluyordu ve daha bir çekici gelmişti gözüme.

çalışan elektrikli mikser yüzünden bir tık sesimi yükselterek konuştum. "sen yemek yapmayı nereden öğrendin?"

onun gibi insanların hayatları kolay olduğu için yemek yapmayı da öğrenmezlerdi. anlayabiliyordum, her şey önüme gelseydi ben de hiçbir şey öğrenmeyebilirdim.

"uzun süredir tek yaşıyorum ve hazır yemeklerden pek haz etmem. aşırı iyi değilim ama tariflere baka baka yapabiliyorum işte." mikseri kapatıp bana baktı ve devam etti. "hayatım, 32 yaşına gelmişim, yemek yapamıyor olsam garip olmaz mıydı?"

zaten normal her insanın ölmeyecek kadar yemek yapabiliyor olması gerekirdi. tabii bu normal insanların arasına zengin insanları koymamıştım. hala koymuyordum, yoongi bir istisnaydı.

çekmeceden bir tatlı kaşığı alıp kremadan aldı ve ağzıma doğru uzattı. "bak bakalım tadına."

kaşıktaki bütün çikolatalı kremayı ağzımın içine aldım. tadını aldığım an ağzımın dolu olmasını umursamadan konuştum. "harika olmuş! boş ver pastayı, bu kremayı yiyeyim ben sadece."

yoongi bu heyecanlı halime gülmüş, kaşığı suya tutarak tekrar kremanın içine daldırmıştı. bu sefer de kendi tadına baktı. "sanki önceden yaptıklarımdan daha iyi olmuş, senin güzel ellerin değdi diye mi?"

sözleri beni bininci kez utandırdı, fazla mutlu hissediyordum. "yoongi, sana çok aşığım biliyorsun değil mi? bir aptal gibi o kızın kollarına gitmen bile bunu değiştirmedi."

yoongi elindeki kaşığı tezgaha bırakıp bana yaklaştı. ellerini belime koydu. "özür dilerim, binlerce kez özür diledim ama yine diliyorum. yaşadığın duyguları tahmin edebiliyorum."

temas bağımlısı bir çift olduğumuz için yan yana olduğumuzda birbirimize dokunmazsak ölecek gibi hissediyorduk. sarılmasına karşılık verirken söylendim. "eminim tahmin edebiliyorsundur, kıskanç kedi."

belimdeki bir elini kalçalarıma getirdi, sağ lobunu sıktı. "demek kıskanç kedi, bu kedinin seni tırmalamasını istemiyorsan sus bence. anlattığından beri aklımın bir köşesinde olan tek şey sana dokunan kız. bulmaya çalışsak bulabilir miyiz acaba?"

birden açtığı konu beni güldürdü. sabahtan beri içinde sakladığını biliyordum. "bulsan ne yapacaksın yoongi? kızın kafası iyiydi zaten, alkolün dışında bir de her yerde esrar dolaşıyordu."

gözlerime endişeyle baktı. "esrar içmedin değil mi?"

kafamı iki yana salladım. "içmedim, salak mıyım ben?"

kalçamdaki eli sıkılaşınca çekmesi için elini tuttum. biraz daha sıkarsa acıyacaktı.

"herkes bazen salaktır bebeğim. daha aramızda bir ilişki yokken söylemiştim öyle eğlence yerlerine bensiz gitme diye. tekrar söylüyorum, dün gece bir istisnaydı hoseok. öyle yerlerde sadece birlikte bulunacağız."

***

gözlerimi kapatmış pastanın zevkini çıkarıyordum. kesinlikle yediğim en iyi pastalardan biriydi ve yoongi'ye bir kez daha hayran kalmamı sağlamıştı.

önündeki pastadan sadece birkaç çatal alıp bırakan yoongi'ye baktım. beni izliyordu. "beni izleyeceğine yesene, harika olmuş."

"tatlılardan pek hoşlanmıyorum, sen hariç."

milion dollar man | sope✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin