ben yorum istemek... belki siz de yorum vermek...👉🏻👈🏻👀👀
"aşkım özür dilerim ama babana el hareketi çekesim var, nasıl aldık kızımızı ama!"
yoongi benimle birlikte kıkırdamış, arabanın hızını arttırmıştı. "sevgilim sen yine de yapma öyle şeyler, yirmi iki yaşında olduğunu belli etmene gerek yok."
gülüşüm yüzümde solarken yoongi'nin boştaki koluna hafifçe vurdum, beyaz teni hassas olduğu için sert vurmamaya çalışıyordum her seferinde. "bu yaş mevzusunu kapatmazsak hiç acımam, kalbini alır paramparça ederim, ağlama sonra."
"kalbimi aldıysan sahip çıkacaksın, aylardır elinde ama alıp da öpüp koklamadın bir kere."
gözlerimi devirdim, bir söz söylemeye gelmiyordu. ama onunla laf dalaşına girmek istemiyordum. dün minji ile oynayıp hasret giderdikten sonra üçü birlikte evden gitmişti ve ben yine yalnız kalmıştım. aslında jimin'in aptal imalarına maruz kalmadığım için biraz sevinmiştim ama kızımla yatmak istiyordum.
sabah ise yoongi baskına gelmiş gibi eve girmişti. mutfakta kahvaltı hazırlarken onun elindeki birkaç kağıt parçasına ve neşeli hallerine maruz kalmıştım.
kim minji artık resmi olarak jung hoseok ve min yoongi'nin kızıydı. onun soy adını değiştirmeyecektik, sonuçta namjoon'un kızıydı, ona saygısızlık edemezdik. bu haberi ilk duyduğumda yoongi'nin kucağına atlamıştım ve o da bu ani hareketi beklemediği için birlikte yere düşmüştük. dakikalarca sevincimizi paylaşmıştık ve kahvaltıyı falan unutmuştum. eşyalarımı birlikte büyük bir hızda toplamış, evden çıkmıştık.
evimi ve ailemi özlemiştim.
bir anlığına bir hataya düştüm. eski ailem aklıma düştü. para olayından sonra bir kez bile beni aramamaları üzüyordu işte, ne kadar yok saymaya çalışırsam çalışayım ailemin gözünde hiçbir değerimin olmayışı canımı sıkıyordu.
yoongi'nin babası belki kötü yöntemler kullanıyordu ama yine de amacı yoongi'yi korumaktı. kendi doğrularınca hareket ediyordu, annesi zaten tatlı biriydi. benim ne suçum vardı da iki ebeveynim de benden nefret ediyordu?
çok mu kötü bir evlat olmuştum? iyi bir insan olmayı amaç edinen biriydim, iyi olmaya çalışmam mı suç olmuştu? onların beni sevmesi için onlar gibi mi olmalıydım?
şu an kilometrelerce uzakta bir ülkedeydim ve ölüp kalsam haberleri bile olmayacaktı. tek bir arama, tek bir mesaj beklemiştim. ne bileyim, o kadar ait hissedemiyordum ki
, kore'ye dönsem bile kimsesiz olurmuşum gibi geliyordu."sevgilim, bir şey mi oldu?"
yoongi'nin ilgili sesine kayıtsız kalamadım, tabii ki durgunluğumu fark edecekti, yine de sorun olmadığını belirtmek için kocaman gülümsedim. belki de aydınlık günlere ulaşabilmek için karanlık yollardan geçmek gerekiyordu, belki de yoongi'ye ulaşabilmek için böyle bir aileye sahip olmalıydım.
aslında bu durumu kabullenmiştim ama arada aklıma gelince hazırlıksız yakalanıyordum, sevilmeme duygusu her zaman zaafım olmuştu, sevilmediğimi hissettiğim an ortamı terk ederdim.
"öyle dalmışım." konuyu değiştirmek için etrafımıza bakındım. " neredeyse gelmişiz."
"öyle olsun bakalım. evet, az kaldı."
arabada ettiğimiz son sözler bunlar olmuştu. kısa bir sürenin ardından eve gelmiştik. eve geldiğimiz an minji'nin adını seslenmiştim ama karşılığında alabildiğim tek şey jimin'in salon kapısında beliren kızgın surat ifadesiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
milion dollar man | sope✓
Fanfictionmrgenuisuga bu topluluğun başına sadece evli gay çiftler geçebiliyor ve ben gay bile değilim, heteroyum. hoperighthere tüh, yazık oldu.