5.3

1.3K 186 207
                                    


azıcık tıkandım, yorum isterim🥺🥺🥺

"şimdi konuş."

şehir dışındaki bir ormanın kenarına geldiğimizde arabayı durdurmuştum. yoongi yola çıktığımız ilk dakikalarda benimle konuşmaya çalışsa da çabalarının sonuçsuz kalacağını anlayıp çenesini kapamıştı.

rahatça tartışabileceğimiz bir alan yaratmak istemiştim, kötü anlarımıza şahit olmaları hoşuma gitmezdi. yoongi'nin emirlerimden hoşlanmadığını biliyordum ama suçlu olduğunu o da biliyordu. gerginlikle elini sabah benim tıraşladığım çenesine götürüp birkaç kez ovuşturdu.

aslında bir yandan kendimle gurur duyuyordum. her şeye rağmen kendi çizgimi bozacak bir harekette bulunmamıştım. orada ağlayan seulgi'nin üstüne bir de ben gidebilirdim ama işte bu benlik bir hareket olmazdı. insanlara olan saygımdan öte, kendime olan saygımı kaybetmemem gerekiyordu.

yoongi kemerini çıkarıp tamamen bana yöneldi. "seulgi engellediğim için bana ulaşamayınca jackson'ı aramış. saçma sapan konuşunca jackson da işkillenmiş ve evine gitmiş. korktuğu da başına gelmiş, bileklerini keserken yakalamış. yakın zamanda annesini kaybettiği için psikolojisi bozukmuş, yani jackson öyle söyledi. jackson beni arayınca yine geri çevirdim ama intihar ettiğini söyledikten sonra dayanamadım. her şey çok hızlı geliştiği için sana da söyleyemedim ama akşam eve gelince anlatacaktım, yemin ederim. sana fotoğraflar falan geldiğine göre seulgi de bu fırsatı tepmemiş, ya da bilmiyorum, şu an jackson'a bile güvenmiyorum."

dinlediğim hikayeyi bir kez daha dinlemek bir şey hissettirmemişti. bildiğim şeylerdi, içimdeki duyguları biraz bile söndürmeye yardımcı olmamışlardı.

belki gerçekten hiçbir suçu yoktu ama içime birkaç soru işareti tohumu ekilmişti. her şeyden nem kapan, insanlara kolay güvenmeyen biri değildim ancak bu kolay sağladığım güven kolayca da yıkılıyordu.

neden bilmiyordum ama ortada bazı yalanların döndüğünü düşünüyordum, zihnim rahat durmuyordu ve durmayacaktı da. zaten kolayca bunları unutup her şey normalmiş gibi devam etmeyecektim. bir süre yoongi'ye şüpheyle yaklaşacaktım.

benden bir tepki bekleyen yoongi'nin tam gözlerinin içine baktım. bu bakışımda birçok duygu vardı ama bu duyguları okuyabileceğinden çok emin değildim.

"jackson'ı siktir et, ben şu an sana güvenmiyorum yoongi."

şaşırmamıştı, muhtemelen kendini benim yerime koyuyordu. böyle bir durumda yoongi'nin beni bile dinlemeyeceğini, her şeyi hemen kırıp dökeceğini biliyordum. bu tepkim, beklediğinin bile altındaydı.

"bir dal versene."

yoongi'nin anlamsız sözlerine bakakaldım birkaç saniye. ne alakaydı şimdi? "ne dalı ya?"

elini yeşil ceketimin geniş cebine atıp paketi eline aldı. "sigara içtiğini biliyorum hoseok. içtikten sonra ağız suyuyla ağzını çalkalaman pek de işe yaramıyor."

sigara içtiğimi anlamasından öte, şimdi bunun konumuzla alakası neydi? ayrıca, sigara içtiğimi de gayet iyi sakladığımı düşünüyordum. daha bu eve geldiğim ilk günden aşırı düzenli ve titiz olan bu adamın sigara içiyor olmama laf edeceğini düşünmüştüm.

aslında bir tık şaşırmıştım, fark etmesine rağmen bana kızmamıştı, karışmamıştı. şaşırdığım bir diğer şey şu an sigara yakıyor oluşuydu. üstelik, gereğinden fazla çekici gözüküyordu.

kalbim kırıktı ama tam gaz çalışmaya devam ediyordu.

bunun kapatma tuşu neredeydi yahu?

milion dollar man | sope✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin