inanılmaz bir telaşın hakim olduğu iki günün ardından tören gerçekleşmişti. şimdi eve yeni gelmiştim ve kıravatımı çıkartmaya çalışıyordum.düğün boyunca gülümsemekten çenem ağrımıştı. zaten almanca bilmediğim için hiçbir konuşmaya dahil olamamıştım, bay min de sadece gülümsemem gerektiğini söylemişti.
yoongi'nin koreli iki arkadaşı vardı, taehyung ve jeongguk, ikisinin yaşları bana bir nebze daha yakın gibi duruyordu.
geldiğimden beri bay min harici biriyle iletişim kuramamak canımı sıkmıştı, bu yüzden o ikisi nimet gibi gelmişti.
hala kalp atışlarımı düzenleyemememin nedeni olan bay min'in ince dudaklarını dudaklarıma bastırması beni şaşırtmıştı. yani, ben şu an bir kızı rahatça öpemezdim ama o düz olmasına rağmen çok rahat bir şekilde öpmüştü.
zaten bu fark ettiğim bir şeydi. min yoongi iyi bir oyuncuydu. düğün boyunca bana öyle güzel bakmış, öyle ilgili davranmıştı ki gerçeklik algımı yitirmiştim.
şimdi ise çaprazımdaki odada olan min yoongi varlığını önemsemeden titreyen ellerimle kıravatımı çözmeye çalışıyordum. başarılı olduğum söylenemezdi, aptal kıravat bir türlü çıkmıyordu. açayım derken bir düğüm daha attığımda ses tonumu ayarlayamadım ve sıkı bir küfür savurdum.
hayatımda ilk defa kıravat kullanıyordum, yani bana kalsa papyonla falan geçiştirirdim ama yoongi benim için her şeyi seçmişti.
resmi giyinmekten de nefret ediyordum, renkli olmayınca ruhum daralıyormuş gibi hissediyordum.
kan ter içinde kalmışken odamın kapısı açıldı. aynadan gördüğüm kadarıyla yoongi gelmişti.
"hey, sesini duydum, iyi misin? ne oldu?"
aceleyle yanıma gelen bedenini izledim, damatlığını çıkarmıştı. ıslak saçlarından duş aldığını anlayabiliyordum. ben gerçekten bu kıravatla uzun süredir uğraşıyor olmalıydım.
kıravatı çıkaramamış olmanın utancıyla kısık çıkan sesimle konuştum. "kıravatı... çıkaramadım..."
yan bir sırıtışla önüme geldi. kıravattaki ellerimi çektim. birkaç hamlede kıravatı çıkardı. kıravat çıktığı için rahatlamamla tuttuğum nefesimi verirken yoongi'nin bana daha da yaklaşıp gömleğimin düğmelerini çıkarmaya başlamasıyla ciğerlerim kasıldı.
"b-bay min, ben çıkarabilirim."
diğmelerin sonuna gelirken uçlarını çekip pantolonumun içinden çıkardı. "şş, sadece eşime yardımcı oluyorum. yorulmuş olmalısın."
daha fazla itiraz etmeden gömleği kollarımdan çıkarmasına yardımcı oldum.
odadaki dolabın kapaklarını açtı ve içinden bir şeyler arıyorken konuştu. "vücudun güzel."
birden ettiği iltifatla yerimde kalakaldım. elinde tuttuğu birkaç parça kıyafetle önüne döndü.
"duşa sabah girersin, şimdi zor ayakta duruyor gibisin."
muzip gülümsemesiyle suratıma bakarken yüzüne bir şeyler fırlatasım geldi. resmen ondan etkilendiğimin farkındaydı ve benimle oynuyordu. elindekileri bir hışımla çektim ve yatağa bıraktım.
"çıkar mısın? giyineceğim."
bana bir şey demeden odadan çıktı. üstümü değiştirir değiştirmez yatağa girdim.
***
saçlarımı kuruturken geride bıraktıklarımı düşünüyordum. jimin'i ve seokjin hyungu köpekler gibi özleyecektim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
milion dollar man | sope✓
Fiksi Penggemarmrgenuisuga bu topluluğun başına sadece evli gay çiftler geçebiliyor ve ben gay bile değilim, heteroyum. hoperighthere tüh, yazık oldu.