geçen bölüm daha okunmamıştır ve yorumlar da azalmıştır ama ben yine dayanamam ve bölüm atarım. salağım çünkü, bazılarınıza sınır koyan yazar lazım😔💔minji'nin sorularına cevap verecek kişi ben olmadığım için sessizce oturuyor ve minji'nin saçlarının okşuyordum. minik kız ağlamasını durduramıyor, sürekli annesini ve babasını istediğini söylüyordu.
yoongi ise sinirden kudurmuş gibiydi, yüzü kıpkırmızıydı. sadece direksiyonu sert elleriyle tutuyor ve dişlerini sıkıyordu. kırmızı ışıkta durunca bir elini direksiyondan çekti ve telefonundan birini aradı.
"çıkışta önümüzü kesen muhabirlerin bağlı oldukları kanalları şikayet et ve dava aç benim adıma."
"soru sorma ve kapat."
telefonu öylece attı yanındaki koltuğa. minji ağlasa da bu konu arabada konuşabileceğimiz bir konu değildi. hatta direkt, bu konuyu konuşmaya gücümüz yoktu. yoongi de bunu biliyordu.
minji'nin göz yaşlarını silip telefonumdan sevdiği çizgi filmlerden birini açtım ve görebileceği şekilde tuttum.
"bebeğim, ağlama lütfen. ağlamazsan eve gidince dondurma veririm sana biraz, ardından da sıcak sütünü içersin. sadece uslu bir kız olup ağlama."
minji asık suratında bir değişiklik olmadan gözlerini telefonuma dikmiş, öylece izlemeye başlamıştı. bana cevap da vermemişti ve minji konuşmayı seven bir kızdı. yine de sesli ağlamayı kestiği için mutluydum, o hali içimi parçalıyordu.
"yoongi, yarına bir çocuk psikoloğu ayarlayabilir misin? var mı arkadaşın? danışabilsek güzel olurdu."
yoongi bir süre tepki vermedi. ardından koltuğa attığı telefonunu işaret etti.
"telefonumdan kimberly hill'e mesaj at. yarın sabah onda müsaitse bizim eve gelsin."
uzanıp koltuktan telefonu aldım ve dediği numaraya kibar bir şekilde isteğimizi belirten bir mesaj attım. cevap da gecikmemişti. geleceğini yazmıştı. yoongi'nin insanlar arasında bu kadar etkisinin olması garipti.
"gelecek, keşke en başında danışsaydık. yanlış bir şey yapmış olmaktan korkuyorum."
minji çizgi filme daldığı ve duysa bile anlamayacağını düşündüğüm için rahat rahat konuşuyordum.
"yanlış bir şey yaptıysak da düzeltiriz hoseok, birlikteyiz ve bu yeterli."
ona görmese de sıcak bir gülümseme gönderdim. birkaç dakika daha böyle geçtiğinde eve gelmiştik. çizgi filmi kapatmamla minji gerçek hayata dönmüş, yeniden annesini sormaya başlamıştı.
eve girdikten sonra üstündeki kabanı çıkarıyorken yoongi de yardım etti. minji yine ağlamaya başlamıştı. biz de ceketlerimi çıkarınca vestiyere koyduk ve hep birlikte salona geldik.
yoongi minji'yi kucağına alıp oturdu. "sorularının cevabını yarın sabah alacaksın bebeğim, tamam mı? ağlama şimdi, ne olursa olsun hoseok ve ben yanındayız ve seni hiç bırakmayacağız. mutlu olman için elimizden geleni yapacağız."
"a-ama da-yı an-annemler çok öz-ledim. sizi se-seviyorum ama onları istiyorum."
daha fazla bu görüntüye dayanamayıp ikiliyi yalnız bıraktım ve mutfağa geldim. aslında minji bugün zaten tatlı yemişti ve daha fazla yememesi gerekiyordu ama dikkatini dağıtmak için şekeri kullanmaktan başka çarem yoktu.
dolaptan dondurmayı ve sütü çıkardım. sütü ısıtabilmek için bir kaba döktüm ve ocağa koydum. en azından dondurmadan sonra ılık süt içerse bir şey olmazdı. uyku saati de gelmişti zaten.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
milion dollar man | sope✓
Fanficmrgenuisuga bu topluluğun başına sadece evli gay çiftler geçebiliyor ve ben gay bile değilim, heteroyum. hoperighthere tüh, yazık oldu.