3.7

2.7K 238 272
                                    



beş dakikadır ancak yatakta doğrulabilmiştim, kalçam anlamsız bir şekilde o kadar sızlıyordu ki, bir daha bu acıya katlanabilir miyim emin değildim. önce ayak seslerini, hemen ardından yakınlaştıkça çoğalan sesleri duydum.

"dayı, hoşik'i dün sabahtan beri görmedim, özledim. akşam geldiğimde de uyuyordu. hoşik hasta mı, neden bu kadar çok uyuyor?"

minji'yi ben de özlemiştim, beni özlediğini belirtmesi yüzümde bir gülümsemeye sebep olmuştu. küçücük ve masum bir kalp tarafından sevilmek apayrı bir histi.

"hayır güzelim, biraz yoruldu sadece. şimdi onu uyandırıp hep birlikte kahvaltımızı edeceğiz. nazik davran ve ani hareketler yapma tamam mı? belini incitti hoseok abi."

yoongi'nin sözlerine gözlerimi devirdim. aynen, bayağı belimi incitmiştim. dün yaşananlardan sonra pişman olduğum falan yoktu ama sabah sabah sızıyla uyanmak pek tatlı bir his değildi. yoongi dün beni güzelce temizlemiş, gerçekten de aşkıyla doyurmuştu. bulduğu her fırsatta beni öpüp koklamaya devam etmişti. en sonda da vücudumda bıraktığı izlere krem sürmüştü. hemen ardından da ben dayanamayıp uyumuştum.

minji ve yoongi kapıyı yavaşça açıp içeri girdiler. beni sırtım yatağa yaslanmış bir biçimde bulunca minji ellerini çırptı.

"yaşasın! uyanmış, onu öpücüklerimize boğmamıza gerek kalmadı."

hemen gözlerimi kapatıp uyuma numarası yaptım. "hayır, gayet uyuyorum bir kere. öpmezseniz asla uyanmam."

yoongi'den işittiğim kıkırtının ardından minji kucağıma atladı ve yakalarımdan tutup yanaklarımı öpmeye başladı. ani baskıdan dolayı yüzümü buruşturup inlemiştim.

yoongi, minji'nin omzundan tuttu. "minji, ani hareketler yapma demiştim." bir elini saçlarıma atıp dağıttı. "bebeğim, iyi misin? nasıl hissediyorsun?"

dokunuşları sızımı azaltıyordu, aşkın büyüsü böyle bir şey olmalıydı. "iyiyim, sorun yok."

dün de sürekli benim canımı acıtmaktan korktuğu için ona canım acısa da söylemeyecektim. gereğinden fazla üzülüyordu.

"uyandım bir tanem, hadi siz inin, ben de banyoda işlerimi halledip geliyorum."

minji başını minik minik sallayıp kucağımdan ve ardından da yataktan indi.

"kendin halledebilecek misin? yardım edeyim mi?"

yoongi'nin ilgili sorusuna karşı gülümsedim ve çenemi tutan eline bir öpücük kondurdum. "sorun yok sevgilim, siz inin, geliyorum ben de."

beni onaylayıp yanağımı öptü ve minji'yi de alıp odadan çıktı. yavaş hareketlerle yataktan kalktığımda tahminimden az bir acıyla karşılaştım, bu iyiydi. temkinli adımlarla banyoya girdim ve işlerimi hallettim. bir tık zorlanıyordum ve kendime küfretmekten de geri kalmıyordum. ikinci tur için zorlamasaydım şimdi belki de rahatça yürüyebilirdim. içimde sakladığım arzulara ben bile inanamamıştım.

odadan çıkıp yine müthiş bir yavaşlıkta merdivenleri indim. mutfağa girdiğimde şansıma yoongi'nin annesi de vardı. yürüyüşümü düzeltmeye çalıştım, utanmıştım.

"hoş geldiniz efendim, geleceğinizden haberim yoktu."

"habersiz geldim oğlum zaten, minji'mi alıp bizim eve götüreceğim. dedesi özlemiş. kahvaltısını bitirmesini bekliyorum, size de evde yaptığım börekten getirdim. yoongi çok sever."

bayan min'e güzel bir gülümseme gönderip yoongi'nin yanındaki sandalyeye yavaşça oturdum ama sandalyenin sertliğinden dolayı çok acımıştı. yüzümü buruştururken yoongi anladı. yerinden kalkıp içeri gitti ve bir minderle geri geldi. ben bu sırada utançtan başımı bile kaldıramamıştım masadan.

milion dollar man | sope✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin