🏀Kargaburnu Koleji Tarihi🏀

1K 150 432
                                    


     Bir insan bile isteye değişmez, değişmek zorunda kalır. Bir insan başka yerlere girmek istemez, gitmeye mecbur bırakılır... Beni burada değiştirmeye çalışıyorlardı ama ben değişmeyecektim. Çok uzun zaman önce gitmek istememiştik biz, gitmek zorunda kalmıştık. Bu ev, bu şehir, bu ülke her şeyi ile bana mazi gibi gelirken ben o adam için buradaydım. Zorunda değildim ama ona karşı olan son hakkımı da ödemeliydim. Annem öyle söylemişti.

Sen söyle üstadım, sizin üstünüzde hakkı olmayanın üstünde nasıl bir hakkınız olabilir?

"Ecem, hadi!"

     Abimin sesi ile elimdeki tarağı bıraktım ve saçlarımı düzelterek ayağa kalktım. Dolabın üstündeki boy aynasından kendi yansımama bakmayı da ihmal etmedim tabi. Üzerimdeki forma filmlerde gördüğüm cinstendi. Üzerime lacivert okul ceketimi geçirdim ve odamdan çıktım. Kahvaltından sonra üzerimi hızlıca giyinmişti ve şimdi beni bekleyen Akının yanına, bahçeye çıkacaktım.

     Odadan çıktığımda Berçin'in de odasının kapısı açıldı. O da üzerinde formasıyla çıktı. Üzerinde beyaz bir gömlek ve siyah bir etek vardı. Benim eteğim dizlerimin biraz üstünde biterken onun eteği diz kapağının bir karış üstünde bitiyordu. Bir okul eteğine göre fazla açıktı. Kravatı gevşekçe boynundan sarkıyordu. O da beni inceliyordu. Okul formamı beğenmiştim. Eteğimin üstünde beyaz bir gömlek ve kravat vardı. Okul ceketimin üzerinde okulun amblemi vardı. Diz kapağımın biraz altında biten uzun siyah çorap ve siyah rugan ayakkabılarım vardı. Kendimi çok tuhaf hissetmiştim. Ama abim okulun geleneklere bağlı bir okul olduğunu söylemişti. Yakutluca semtinin gözde kolejlerinden biriymiş. Adını daha söylememişti. Gidince görürsün demişti.

"Geleneksel" dedi Berçin alayla.

"Gotik..." dedim bende. Tek kaşını kaldırdı ve tek kolundan sarkan çantasını savurarak koridorda ilerlemeye başladı. Sarı saçlarını bu sefer omuzlarından aşağı bırakmıştı. NBA Kafede öğrendiği gerçekten sonra iki-üç saat somurtmuştu. Ama sonra eski haline dönmüştü.

Berçin'i tanıyorum azizim. O kendine bir Joker bulmadan rahat durmaz!

     Bahçeye çıktığımızda Akın bizi arabasına yaslanmış bekliyordu. O okuldan mezun olduğu için şanslıydı. Bizim gibi okula gitmiyordu. İnsanların gülüşlerini düzelten bir dişçiydi. Ne kadar tatlıydı değil mi? Resmen milletin ağız kokusunu çekmek için dişçi olmuştu. Asla olmam. Bana ne milletin çürüttüğü dişlerinden?

"Kızlar, harika olmuşsunuz."

"Sağ ol abi" dedi Berçin sırıtarak.

"Teşekkür ederim ama aynaya bakınca ben aynısını dedim zaten" dediğimde Akın ve Berçin göz devirdi. Hadi ama bence gayet havalıydım.

     Araca yine aynı düzenle oturduk. Ben en arkada oturup öndeki iki koltuğun arasından yola bakıyordum. Başını cama dayayıp uzaklara dalmak bana göre değil azizim. Ben genelde insanları rahatsız ederek mutlu olurum.

"Okulumun adını söyleyecek misin?" dedim Akına. Dikiz aynasında göz göze geldik. Gözlerindeki sinsiliği nerede olsa tanırım.

"Gidince görürüsün" dedi zevk aldığını belli eden bir ses ile.

     Çantamın içinden telefonumu çıkardım ve yenilerde keşfettiğim oyna girdim. Oyun uzun zamandır milletin elinde gördüğüm bir oyundu. Sadece şeker patlatarak seviye geçiyordum. Dün gece uyuyana kadar oynamıştım. Şu anda otuzuncu seviyedeydim. Oyunda yeni geçtiğim seviyeyi açtım ve şeker patlatmaya başladım. Abim ve Berçin önde konuşurken ben arkada yeşil, mavi, mor, lacivert, turuncu şeker patlatıyordum.

Berabere |TAMAMLANDI|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin