[Dediğimi yaptım ve bölüm sizlerle. Oy vermeyi ve bol bol yorum yapmayı unutmayın. Yarın görüşürüz.]
x_x_x_x_x_x_x_x_x_x
Elimdeki kalemi parmaklarımın arasında çevirirken, paragrafı okumaya devam ediyordum. Kulağımda bizimkilerin sesi yankı yapıyordu. Amele olmuş kaz g*tü gibi konuşmak yerine biraz olsun test çözseler eminim ki bir şeyler kazanırlardı. Ama yok, kendi öğle aralarını hiç ederken benimkini de çeneleri ile hiç ediyorlardı.
"Beyler, ne diyeceğim. Çıkışta NBA Kafeye gitmek yerine bir yerlere mi gitsek?"
"Mesela?"
"Ne bileyim oğlum. Eğlenip, yemek yiyebileceğimiz bir yer. Bence makul." Şıklarda gezindirdim bakışlarımı. Metindeki adama sorulan soru A şıkkındaki soruydu. Basitti. A şıkkını işaretledikten sonra başımı kaldırdım ve önümde oturan Furkan'a baktım.
"Ben nereye gidebileceğimizi biliyorum."
"Nereye?" dedi öne doğru eğilerek. Kafasını ittim ve sorusunu cevapladım.
"NBA Kafe. Güzel yer aslında biliyor musun? Maaş falan alıyoruz oradan." Furkan burnunu kırıştırarak geri çekildi ve kollarını göğsünde birleştirdi. Bizimkileri yoldan çıkarmada üstüne yoktu itin.
NBA Kafe ben daha çocukken açılmıştı. Babam bana harçlık vermek yerine dokuzuncu sınıfa başladığımda orada çalışmamı teklif etti. Ben de kabul ettim. On birinci sınıfın ilk döneminde de Furkan, Berke, Emre ve Taha çalışmaya başladılar. Berke'nin ailesi adalarda yaşıyorlardı. Bu yüzden Berke'nin ne yaptığı ile ilgilenmezlerdi.
Emre'nin ailesi kendi elleri ile babama teslim etmişlerdi Emre'yi. Hayatı öğrenmek, asgari ücretle de olsun geçinebilmek için şimdiden bazı şeyleri öğrenmemiz gerektiğini savunuyorlardı. Birikim yapmak gibi...
Furkan'ın babası, oğlum da benim gibi basamakları tanısın ve çıksın diyenlerdendi. Ülkenin sayılı iş adamlarından biriydi. Ve Furkan'ın da oturacağı o koltuğu hak etmesini istiyordu.
Taha... O bunu hobi olarak yapıyordu. Bizimki gibi değildi. Canı istediği için yapardı. Bazen onun kadar rahat olmak istiyorum. Sonuçta hepimizin babasının bir üniversitesi yok.
"Abi ne tantana yaptınız ya? İki dakika uyutmadınız!" Berke'nin yanımdan yükselen sesi ile kendime geldim ve diğer soruya odaklanmaya çalıştım. Ama onların yanındayken bunun olması imkânsızdı.
"İki dakika mı? Öğle arası oldu lan! Biraz daha uyusaydın cenaze nakil araçları gelecekti."
Emre ve abartılı benzetmeleri...
"Çok fazla uyuyorsun kardeşim..." diye mırıldandı Taha. Berke kollarını iki yana açtı ve gerildi. Bedenini esnetti. İki uzun ve iri insan olarak bu sıraya sığabildiğimiz pek söylenemezdi. Ama yine de rahatça esneyebilmesi için biraz geri çekildim.
"Aşk acısından iki günde üç paket sigara içiyor hayvan! Ne bekliyorsun?" dedi Furkan. Başımı kaldırdım ve Berke'ye baktım.
Anlaşılan test falan çözemeyecektim.
Berke ona baktığımı fark etmesine rağmen dönüp bakmadı bile. Arkasına yaslandı ve cebinden telefonunu çıkardı. Bu kadar fazla içtiğini bilmiyordum. Tamam, içki içmiyordu ama sigara da en az onun kadar zararlıydı.
Arkadaşlarımı içkiye-sigaraya başlatacak değilim. Yönelimlerini gördüğüm anda tepkimi koyarım.
"Berke ne konuşmuştuk?" dedim sertçe. Berke bana doğru döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Berabere |TAMAMLANDI|
HumorDÜZENLENECEK Başlama Tarihi: 12.04.2021 Bir kız vardı. Annesinin terk ettiği ülkeye, terk ettiği adam yüzünden gelen bir kız. İşte o kızı getirdim sana üstadım. Bir maceraya atılacak ve olayların göbeğine yerleşecekti. Ama her şeyin bir başlangıcı...