🏀Nefret Edememek🏀

606 82 295
                                    


"Ecem!"

"Ecem!"

"Ecem!"

"Ecem!"

      Başucumdan sesler geliyordu ama uyanmak da içimden gelmiyordu. Yavaş yavaş ayıldığımın farkındaydım. Burnuma dolan koku beni rahatlatıyordu ve daha çok mayıştırıyordu. Başım sanki yastığın için göçmüş gibi hissediyordum.

"Acaba öldü mü?" dediğini duydum birinin ama tam anlamıyla çıkaramadım. Kim konuşuyordu?

"Saçmalama oğlum! Görmüyor musun burnunun üzerindeki saçları havalanıyor." Hafifçe kıpırdandım. Ben çok güzel bir rüya görüyordum.

Sahi, ne görüyordum ben üstadım? Yine unutmuştum.

        Artık uyanma vakti gelmişti sanırım. Çünkü beynim yavaş yavaş tüm kalkanlarını indiriyordu. Sabah olmuştu. Kıpırdandım ama bu sefer bir taraftan diğer tarafa dönmüştüm.

"Uyanacak sanırım."

"Bekle şimdi."

        Derin bir sessizlik oldu. Bu sessizlik uyumam için uygundu. Etrafımda bir rüzgâr esti. Gece balkonun kapısını kapatmadığımı hatırladım. Ama tüm gece çok güzel bir şekilde uyumuştum. Sonra kollarımdan bir kavrayış hissettim ve hırpalanıyormuş gibi sallanmaya başladım.

"Ecem uyan! Okula geç kaldın!"

         Gözlerimi yavaşça açtım ve ilk gördüğüm Emre'nin burnumun dibindeki yüzü oldu. Çığlık atarak geri çekildim. Normal de korkmazdım ama o uyku sersemliği ile korkmuştum. Emre gözlerini kısarak geri çekildi. Ellerini beline dayadı ve bana baktı.

"Biz ne yapalım acaba? Sabah sabah senin yüzünü gördük!" dedi sertçe. Kaşlarımı istemsizce çattım. Yanında duran Taha'ya baktım. Bu ikisinin burada ne işi vardı?

Ah, unuttum azizim. Biz Pamirlerin evindeydik değil mi?

"Makyajsız çirkinmiş." dedi Taha. Kaşlarımı daha çok çattım. Doğruldum. Ne demek çirkin? Bir kıza sabah uyandığında en son söylenecek şey bile değil bu!

"En azından ben makyajla kendimi düzelte biliyorum! Senin bu yüzünü en iyi estetik cerrahları bile düzeltemez!"

"Çünkü Allah özene bezene yaratmış beni!" diye çemkirdi suratıma. Acaba Furkan, Taha'nın bedenin mi ele geçirmişti? Bu ihtimal çok mantıklı geldi.

"Sakin olun!" dedi Emre, Taha ve benim aram girerek. Sonra da üzerimdeki yorganı çekti ve elimden tutup beni kaldırmaya çalıştı. Ben de direnmeye başladım. Ne kadar basketbol takım kaptanı olsam da karşı koyamıyordum. Hayvan gibiydi.

"Ya size kimse bir kızın uyuduğu odaya böyle girmemeniz gerektiğini söylemedi mi?" diye bağırdım. İkisi de durdu ve bir an birbirlerine baktılar. Sonra da bana baktılar.

"Hayır."

"Hayır."

Gerçekten mi?

       En sonunda zorla yataktan kalktım ama beni ilk önce balkona çıkardılar. Balkonun köşesindeki armut koltukların olduğu yere götürdüler ve oturttular. Ne olduğunu kavramaya çalışıyordum. Neden beni buraya getirmişlerdi mesela.

"Şimdi sana bir şey soracağız ama dürüst ol." dedi Emre. Başımı salladım.

Aslında dürüstlüğüm ne soracaklarına göre değişirdi üstadım.

"Dün biz gittikten sonra ne oldu?" dedi Taha birden. Dünü düşündüm. Ve yanaklarım kızarmaya başladı. Daha çok yandılar. İkisi de yüzümü dikkatlice inceliyordu. Sertçe yutkundum. Dün Emir ile neredeyse öpüşecektik ve onlar odaya girmişlerdi.

Berabere |TAMAMLANDI|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin