Hayat neydi? Hayat insanın kendisi ile bir masaya oturmasıydı. Peki, o masadan kim zaferle ayrılacaktı? Hayat insanın aynadaki yansımasıydı. İkisi de bir masa da oturmuş ellerinde bardaklar ile birbirlerine meydan okuyorlardı.
Geçmişim ve ben vardık o masada azizim.
Ama bugün yüzleşecektik. Önünde durduğum bu kapı açıldığında ilk defa kendimle yüzleşecektim ve ben o masaya oturacaktım. Oturduğum masadan arkamda bir enkaz bırakarak kalkan bendim. Ama bu sefer beni çok iyi tanıyan biri vardı karşımda. Aynı hamleleri yapacak, birbirimizi aynı şekilde sıkıştıracaktık.
Zile bastım ve beklemeye başladım. Sadece birkaç saniye sonra kapı açıldı. Berfin'in gülümseyen yüzüne karşılık ben de gülümsedim. İçeri geçtim. Bir şeyler söylüyordu ama duymuyordum sanki. Çünkü ben salona giderken aslında kendimle yüzleşeceğim o yere gidiyordum.
Kızlar salondaki koltuklarda değil de koltukların ortasındaki ahşap sehpanın etrafındaydılar. İşte o sehpa. Sanki kendi yansımam o sehpanın etrafına oturmuş beni yüzünde alaycı bir gülümseme ile izliyordu. Ben bu gece kendimi onlara açacaktım.
"Evet, Ecem de geldiğine göre başlayabiliriz." Melis'i başımı sallayarak onayladım. Çantanın kolunu omzumdan çıkardım ve koltuğun kenarına bıraktım. İçinde pijamalarım vardı. Ben de sehpanın bir köşesine oturdum.
Karşımdaki o kızı çok iyi tanıyorum üstadım. O da beni çok iyi tanıyor ama ikimizde bu masadan kimin zaferle ayrılacağını bilmiyoruz.
Korkum benim en büyük dezavantajım. Bu yüzden yüzünde o gülümseme var. Abartmıyorum ki azizim. Ben ilk defa kendimi annem haricinde birine açacağım. Hazırım dedim ama titreyen ellerim bunun tersini haykırıyor.
"Kızlar, biliyorsunuz ki YKS adım adım bize yaklaşıyor. ÖSYM bu sene daha zor soracakmış soruları. Çalışmaya başlamalıyız." Dilara'ya baktım. Sınavlardan sonra kendini toparlamaya çalışıyordu. Bunu anlıyorum.
"Dilara senin ağzına tükürürüm. Duydun mu beni? Sürekli aynısını yapıyorsun. Bocalıyorsun, kendini toparlamaya çalışırken bizi de yoruyorsun anasını satayım! Ben dün gece rüyamda seni gördüm lan, 'Sipsi gel ders çalışacağız' diye beni kovalıyordun. Psikolojim bozuldu!" dedi Sibel sert bir ses ile. Başımı hafifçe salladım.
Sipsi kesinlikle iyi değil. Acilen onun annesi ile konuşmalıyız üstadım. Tedavi olmalı.
"Abartma istersen Sipsi." dedi Melis. Berfin elinde İki kâse ile yanımıza geldi. İkisinin içinde de cips vardı. Sonra da yeniden salondan çıktı.
"Bu arada bir şey soracağım size. Üniversite sınavından sonra hangi bölümü seçeceksiniz?" dedi Dilara. Kaşlarımı çattım. Bunu hiç düşünmemiştim.
"Ben hiç düşünmedim ki. Yani puanım neye yeterse onu okuyacağım." Dedim.
"Ya saçma sapan bir bölüme yeterse?" dedi Sipsi. Dudaklarımı büzdüm. Aklımda hiçbir zaman bir meslek oluşumu olmadı. Ben şunu olmak istiyorum demedim. Ama Üniversite sınavı yaklaşıyordu.
"Ben hemşire olmak istiyorum!" dedi Melis sesini yükselterek. Farklı bir seçimdi. Salona elinde bir tepisi ile giren Berfin konuşmaya başladı.
"Sakın Melis! Geçen Pazar annemlerin yanına gittiğimde misafir vardı. Kuzenim gelmişti. Kuzenim de hemşire bu arada. Bana 'damarların ne kadar da güzel, buraya çok güzel damar yolu açarım ben' dedi. Artık hastane de ne yapıyorlarsa?" Hepimiz gülmeye başladık.
"Belki kendilerine morfin veriyorlardır?" dedi Dilara.
"Hemşire veya doktor olmak için güzel bir neden bence. Kısa yoldan kafayı bulursun." dedim. Kızlar benin dediklerime gülerken Berfin'in önüme bıraktığı koladan bir yudum aldım. Kolanın asidi boğazımı hafifçe yakarak mideme doğru kaydı. Soğuk olduğu için bunu hissettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Berabere |TAMAMLANDI|
HumorDÜZENLENECEK Başlama Tarihi: 12.04.2021 Bir kız vardı. Annesinin terk ettiği ülkeye, terk ettiği adam yüzünden gelen bir kız. İşte o kızı getirdim sana üstadım. Bir maceraya atılacak ve olayların göbeğine yerleşecekti. Ama her şeyin bir başlangıcı...