(Maça çıkarken arka fonda çalan şarkı, Kargaburnu Kız Basketbol Takımının şarkısı)
x_x_x_x_x_x_x_x
Değişmek bazen sadece bedenen olan bir şey değildi. Değişmek ruhaniydi de. İçimde değişen duygular vardı. Ve ben bu değişimlere engel olamıyordum. İçimdekini söküp atmayı ne kadar çok isterdim oysaki ama o kadar kolay değildi, değilmiş. Evden çıkmadan önce onun gözlerinde gördüğüm kırıklar hala canının yandığını gösteriyordu.
Evet, azizim Adnan Bey çok üzgünmüş. Ama umurumda da değil.
Bugün geç kalktığım için okulun koridorlarında koşturmak hiç de kolay olmuyordu. Okulun geleneksel forması yüzünden bacaklarım sürekli açılıyordu. Ve koridorda olan öğrenciler bir yetmiş boyundaki bir kızın neden koştuğuna bakıyorlardı.
Ders zili çalmış olmalıydı.
Sınıfımın önüne geldiğim de üzerimdeki eteği düzelttim ve derin bir nefes alıp sakinleşmeye çalıştım. Ders Almancaydı. Almanca... Ah, neden bize böyle bir dili öğretmek istiyorlar ki? Şahsen benim Fransızcam çok iyidir.
Bir ara gel, sana da Fransızca öğreteyim üstadım. Kolay bir dil, gerçekten.
Kapıya üç kez vurdum ve bekledim. Birkaç saniye sonra içeriden 'gel' komutu aldım. Almanca dersine giren hocamızın enerjisi ölü bir sınıfın enerjisini nötrleyecek kadar fazlaydı. Başını bana çevirdi ve gülümsedi. Sınıfa girdiğimde birçok göz bu tarafa dönmüştü. Oturduğum kümeye baktığımda kızların sabırsızca bana baktığını gördüm.
"Ecem, günaydın. Nerelerdeydin bakalım?" dedi Almanca hocası. Adını hatırlamadığım için kendimi zorladım ama yine de hatırlayamadım.
"Geç uyandım hocam."
"Hım, heyecanlı gibisin. Yoksa bir şey mi oldu?" dedi ve göz kırptı. Kadın bir öğretmene göre fazla sevecendi. Fransa da hiç böyle bir öğretmenle karşılaşmamıştım.
"Yok, hocam. Sadece koştum da."
"Tamam, geç bakalım yerine."
"Teşekkür ederim."
Almanca hocası akıllı tahtaya doğru döndü ve başka bir sayfa açtı. Ben de sırama geçtim. Taner başını sıraya koymuş bana bakıyordu. Gülümsedim ve yanına oturdum. Kızların da ondan bir farkı yoktu. Hadi ama sadece ben heyecanlı olamam değil mi? Bugün maç vardı.
Benim tarafımdasın değil mi azizim? O Gece Yarılarını tuttuğunu görürsem kırarım bacaklarını.
"Günaydın."
"Aymış gibi gözükmüyor!" dedi Dilara sertçe. Kaşlarımı çattım.
"Ne oldu?"
"Çok halsizim ya. Havaya bakar mısın? Gri bulutlar tepemizde dolanıyor. Okula gelirken Gece Yarısının önünden geçtim. Günlük güneşlik, buraya geldim cenaze havası var!"
"Evren bile o pis insan müsveddelerinin yanında. Böyle bir şey olamaz ya!" dedi Sipsi. Neden böyle düşünüyorlar ki? Ne yani kazanıp kazanmayacağımıza havaya bakarak mı karar verdiler? Çok saçma. Derin bir nefes aldım ve konuşmaya başladım.
"Astrolog musunuz kızım siz? Nereden biliyorsunuz?"
"Ne bileyim Ecem, hep öyle oluyor..." diye mırıldandı Berfin. Gözlerimi devirdim. Bu ne cansızlık ya? Sanırsın cenazemiz var. Tabi, maçı kazanamasak buradan cenazemiz çıkacaktı. Ama ne önemi var ki? Sonuçta kazanacaktık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Berabere |TAMAMLANDI|
HumorDÜZENLENECEK Başlama Tarihi: 12.04.2021 Bir kız vardı. Annesinin terk ettiği ülkeye, terk ettiği adam yüzünden gelen bir kız. İşte o kızı getirdim sana üstadım. Bir maceraya atılacak ve olayların göbeğine yerleşecekti. Ama her şeyin bir başlangıcı...