0.5

2.7K 293 286
                                    

☀︎︎⠀⠀

24 Ağustos 2021 Güney Kore / Daegu

"Minho oydu. Sana yemin ederim ki oydu. Yaşıyor Minho oradaydı, göz göze geldik. O-"

"Kes sesini, çekil kenara." Hyunjin'i iterek silahın başına kendisi geçti Minho ve dürbünden karşı binaya, kapşonlunun olması gerken yere baktı. Sarı saçlı, çok da uzun sayılamayacak boyda bir çocuk duruyordu karşısında. Hyunjin'in kendisine gösterdiği fotoğraflardaki ile bire bir uyuyordu çocuğun yüzü. "Şaka mı bu?"

"O, değil mi? Demiştim sana. Yaşıyor Minho orada bak. Ölmemiş işte."

İki buçuk senedir içinde yer edinmiş hüzün yok oluyordu sanki. Tam onun artık öldüğünü kabullenmişken, onun yokluğuna alışmak üzereyken çocuğun karşısına bu şekilde çıkmasına hem afallamış hem de sevinmişti Hyunjin. "Yanına gideceğim... ama ya zorla tutuyorlarsa onu orada. Bu yüzden mi gelemedi yanıma hiç. Yine de bunca sene boyunca hiç beni aramaması tuhaf değil mi? Belki tehdit etmişlerdir onu. Ya da ona-"

Büyük olanın bıkkın nefesi ile cümlesini yarıda bıraktı Hyunjin. Yalnızca heyecanlanmıştı. İçi kıpır kıpırdı ve hemen yanına gidip sarılmak istiyordu çilli çocuğa.

"Bu işte bir yanlışlık var. Bu kadar kolay olmamalıydı."

Büyüğünün söylediği ile hala binada olan bakışlarını ona çevirdi. Nasıl bir yanlışlık olabilirdi ki? Yongbok'u her yerde tanırdı ve oydu. "Hiçbir yanlış yok Minho. Neden canımı acıtıyorsun? Ölmemiş diyorum sana, sen de gördün onu."

"Hayır Hyunjin, bu kadar basit olmamalı bu. Bana anlattığın çocuk ve oradaki kişinin sadece görünüşleri benziyor. Bakışlarını fark etmedin mi? Göz göze geldiğinizi söyledin. Onun bakışları çok... Soğuktu. Acımasız ve katı."

Minho, Yongbok ile daha önce hiç tanışmamıştı ama Hyunjin sağ olsun onu çok yakından tanıyor gibiydi de. Hyunjin'in anlattığı Yongbok'a göre gördüğü bu çocuğun gözlerinde koca bir belirsizlik vardı. Karşısındakine de anlatmaya çalıştığı buydu işte.

Hyunjin'in kendisini anladığını umdu. Gözlerini kırpıştırıp önündeki ağır makinanın parçalarını tek tek alarak çantasına yerleştirdi.

Hyunjin ise arkadaşının dediği üzerine hala gözleri binadaydı. Acaba dedi, acaba gerçekten de Minho haklı mıydı? O Yongbok değil miydi yani? İnsanların çift yaratıldığına inanırdı evet ama bu kadar yakında olması imkansızdı.

Çok net değildi ama odada birileri geziniyordu. Birkaç saniye içinde odadan çıktıklarında ve ortalıktaki herketlenme sona erdiğinde hiç düşünmeden arkasını dönüp koşarak çatıdan ayrıldı. Arkasından Minho bağırsa bile ona hiç karşılık vermemişti bile.

Başındaki şapkasını düzeltip hızla koşarken onlar gitmeden önce binanın önüne ulaşmayı planlıyordu.

Birkaç dakika içinde nefes nefese vardığında ellerini dizlerine koyarak bir süre soluklandı. Hava zaten sıcaktı ve koştuğu için de daha bunaltıcı olmuştu.

Tam o esnada binanın kapısından çıkan 4-5 kişi ve aralarındaki sarışın ile duruşunu dikleştirdi Hyunjin. Siyah dar pantolonun içine soktuğu salaş beyaz gömleği ve sarı saçları ile adeta tüm gözleri üzerine çekiyordu. Her ne kadar yüzü ben masum bir çocuğum diye bağırsa da Hyunjin için, şu an karşısındaki çocuğun gözlerinde hiçbir duygu kırıntısı bile yoktu.

Shoot Me | Hyunlix ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin