Satır arası yorumlarınızı bekliyorum lütfen
∞
Kapatmayı unuttukları pencereden giren güneş ışığı ve hiç durmadan ısrarla çalmaya devam telefon sesi yorganın içinde birbirlerine sarılan ikili için de oldukça sinir bozucuydu. Felix yüzünü büyüğünün göğsüne gömerek kurtulsa da güneş ışıkları sanki inat ediyormuş gibi Hyunjin'in gözlerine geliyordu ve alarm olduğunu düşündükleri telefon sesi dakikalardır ikisinin de kulaklarını tırmalıyordu.
Aslında Felix anında kalkıp telefonuna bakardı normalde. Çünkü bu kadar çaldığı için önemli olmalıydı ama uzun zaman sonraki en güzel uykusu olmuştu bu, mahvetmek istemiyordu. Ayrıca şu anki hisleri tanıdıktı ve bu hoşuna gitmişti.
Felix ne kadar hoşuna gitse ve böyle kalmak için çaba gösterse de Hyunjin dayanamayıp hala göğsünde yatan arkadaşını yatağın diğer tarafına bırakarak doğruldu yerinde. "Telefonu alıp fırlatmamak için zor tutuyorum kendimi."
Zaten bozulan uykusundan dolayı Hyunjin'e yan gözle bakıp yandan çalmayı bırak telefonunu aldı Felix. Birazdan yeniden çalmaya başlayacaktı zaten. Bildirimlere baktığında Jeongin kendisini on bir kere aradığını gördüğünde kaşlarını çatarak ekran kilidini açtı. Anında uykusu dağılmıştı. Jeongin'in bu kadar ısrarla aramış olması aklında birçok kötü senaryonun oluşmasına sebep veriyordu.. Hyunjin'den gelen ne olmuş sorularına cevap vermeden numaranın üstüne basıp arayacaktı ki yeniden ekrana aramanın düşmesi ile düşünmeden cevaplayıp kulağına götürdü telefonunu. "Jeongin ne olu-"
Lafını yarıda kesen Jeongin'in ağlamaklı sesi ile bacaklarını yataktan aşağı sarkıtıp dikkatle dinledi onu.
"Hyung, nolur yardım et bize. O hiç iyi değil. Dışarı çıkamıyoruz. Kapı kilitli. Polisi arayamam lütfen çıkar bizi buradan. Ona bir şey olmasın lütfen."
Hem ağlayıp hem de konuştuğu için kelimeleri net bir şekilde çıkmıyordu ama yarım yamalak da olsa anladıklarından dolayı dudaklarından bir küfürü serbest bırakıp kalktı yerinden. Hyunjin arkasından ısrarla ne olduğunu sormaya devam ederken Jeongin de telefonda ağlayarak konuşuyordu.
Bu duruma dayanamayarak hem Hyunjin'i hem de Jeongin'i kastederek "Lütfen sakin olur musunuz?!" diyerek bağırdı ve dolabının kapaklarını açtı. İkisi de sessizliğe bürünürken rahat bir nefes alıp dolabından giyecek bir şeyler çıkarttı kendine. "Bana ne olduğunu anlat Jeongin. Bu şekilde sana yardım edemem."
Hyunjin'e beklemesini işaret ederken telefonu kulağı ile omzu arasına sıkıştırıp elindekilerle banyoya doğru ilerledi. Aynı zamanda da yardımcı olabilmek için dikkatle Jeongin'i dinlemeye çalışıyordu.
"Seungmin'i bir şekilde ikna edip eve götürdüm ama tartıştık." dudaklarından bir hıçkırık kaçarken zorlukla yutkundu. "Sabah bana haber vermeden gitmiş. Ulaşamadım ona. En son telefonunu açtı ama açan kişi Seungmin değil Jane'di."
Felix telefonu hoparlöre alıp lavaboya bırakırken hızlıca üzerini değiştirdi. Jane'in bir şeyler deneyeceğini tahmin etmişti ama bu kişinin kendisi olacağını düşünmüştü. Olayla hiçbir bağı olmayan Seungmin olması mantıksızdı.
"Bir şeyler söyledi. Ona zarar vereceğini söyleyip bir adres verdi. Seni getirmemi istemişti aslında ama ben seni de tehlikeye atmak istemedim." Kısa bir sessizlik olurken Felix hiçbir şey söylemeden Jeongin'in anlatmasını bitirmesini bekliyordu. Kısa tutup hemen yanına gitmek istiyordu çünkü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Shoot Me | Hyunlix ✓
Fanfiction"Hyunjin ben, Hwang Hyunjin." İşaret parmağını kaldırıp yavaş hareketlerle Felix'in kafasına vurdu birkaç kez. "Sanmıyorum ama artık o kullanmayı bıraktığın kafanda bir çağrışım yapması gerekiyor bu ismin." Yakasındaki ellerini gevşetip düşünüyormu...