Geri dönüş şerefine birazcık yorum hiç fena olmazdı aslında ^~^
∞
"Tanrı aşkına biraz daha sağa kay göremiyorum."
"Kes sesini, senin görmene gerek yok zaten. Ben görsem yeterli."
"Hyunjin biraz kayar mısın merak ediyorum diyorum sana."
"Sikeceğim şimdi Changbin rahat dur bizi görecek."
"Umrumda değil az kenara ka- aa.. Tüh, düştü."
Hyunjin düştüğü yerde başını kaldırıp arkadaşına öldürücü bakışlar atarken duyduğu tanıdık sesin "Senin ne işin var burada?" sorusu ile hemen başını diğer tarafa çevirdi.
Jeongin'in inatla kendisini Felix ile buluşturmaması üzerine kurtarma operasyonu listesindeki dördüncü maddeyi uygulamaya karar vermişti.
Madde 4: Gerekirse tuvalette bile karşısına çık ama tesadüfmüş gibi davran.
Şimdi ise onu Changbin ile takip etmiş ve saat gece on bir de olsa girdiği kafe bara peşinden girmişlerdi. Aslında Changbin'i neden yanına aldığını bilmiyordu. Belki de sadece daha doğal gözükmek için çağırmıştı ama onun sayesinde her şey mahvolmuştu.
Düştüğü yerden başını kaldırdığı an hemen dibinde ona bakan Felix bunun en büyük kanıtıydı işte. Anında yerden kalkıp üzerini düzeltirken gülümseyerek baktı karşısındaki çocuğa.
Doğal ol
Doğal ol
Doğal ol
"Oh, Felix! Sen de mi buradaydın? Tesadüfe bak biz de şeyle gelmiştik buraya. Şeyle..." hala duvarın arkasında saklanmaya çalışan arkadaşının kapşonundan tutup kendine çekti onu ve kolunu omzuna attı. "Changbin ile geldik. Buraya gidelim Hyunjin, burası çok güzel Hyunjin falan filan. Ben de kıramadım onu. Değil mi Changbin?"
Hyunjin'in kolunun altında zorlukla gülümseyen Changbin hızlıca başını salladı. "Evet evet. Hyunjin dedim Nerissa kafeye gidelim dedim güzel orası dedim. Kırmadı beni sağ olsun."
Ikisi de birbirine bakıp bunu onaylarken Felix derin bir nefes alıp elini alnına vurdu. "Buranın adı Calanthe. Nerissa değil."
Gülümsemeye devam eden Changbin ve Hyunjin ikilisi anında somurturken Hyunjin zorlukla kendini tutup elini sertçe Changbin'in omzuna vurdu. "Changbin."
Omzuna yediği sert yumrukla sahte bir gülümseme sunarak arkadaşına baktı Changbin. "Efendim Hyun?"
"Siktir git."
"Tamam Hyun."
Felix'e doğru dönüp hafifçe eğilmiş sonra da koşar adımlarla kafeden çıkıp gitmişti Changbin. Zaten onun burada olması bile hataydı Hyunjin için ama tek gelmek istemediği için onu getirmişti.
Kendisine kaşlarını kaldırmış bir cevap bekler gibi bakan Felix'e karşılık gülümsedi sadece. Zaten onu takip ettiği anlaşılıyordu şu an. Bir şey derse kendini daha çok rezil ederdi.
"Benden ne istediğini hala çözemiyorum. Düşmanın olsan bana çoktan zarar verirdin ama sen bunun yerine aptal hareketler yapıp sadece beni takip ediyorsun." Hyunjin'e doğru bir adım atıp yüzlerini iyice yakınlaştırdı. "Jane'in adamlarından biri olduğunu düşünsem de onun, senin gibilerle işi olacağını hiç zannetmiyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Shoot Me | Hyunlix ✓
Fanfiction"Hyunjin ben, Hwang Hyunjin." İşaret parmağını kaldırıp yavaş hareketlerle Felix'in kafasına vurdu birkaç kez. "Sanmıyorum ama artık o kullanmayı bıraktığın kafanda bir çağrışım yapması gerekiyor bu ismin." Yakasındaki ellerini gevşetip düşünüyormu...