Not1: yaralanmalar karşısında ne yapılacağını kesinlikle bilmiyorum o yüzden kafama göre takılacağım siz de çok takmayın muah
∞
"Bir adım daha atarsanız hepinizi öldürürüm burada."
İkili bir adım geri çekilirken Minho sandalyede bağlı olan ve kendisini yarı açık gözleriyle izleyen arkadaşına baktı. Eğer yanlarına bir şeyler almayı akıl etselerdi şu an bu durumda olmazlardı belki de.
"Bak, seninle kesinlikle bir derdimiz yok. Sadece Hyunjin'i alıp gideceğiz. Şu saçma sapan Jane muhabbetin hepimizi yoruyor. İftiran yüzünden dostumun düştüğü halden bahsetmiyorum bile. Şu an seni ölmekten beter etmek isterdim ama ne yazık ki Hyunjin sana değer veriyor. Şimdi bırak onu, sen de rahatla biz de rahatlayalım."
Felix'in elindeki silahı tutuşu biraz olsun gevşerken arkasındaki Hyunjin'e baktı. Geri önündeki ikiliye dönerken kısa bir süre ne yapacağını düşündü. Zihninde o kadar çok soru işareti ve o kadar çok şüphe vardı ki ne yapacağını bilemiyordu. İçinden bir ses onu bırakması gerektiğini söyleyip vicdanını sızlatırken içindeki diğer bir ses ise onu asla bırakmaması gerektiğini, aklındaki tüm soruların cevaplarının bu çocukta olduğunu söylüyordu.
İki seçenek arasında gelip giderken elinde gevşettiği silahı yeniden sıkıca kavrayıp önündeki ikileye doğrulttu. "Eğer ileri doğru gelirseniz sizi vururum. İnanın hiç acımam yoktur." Henüz karar veremeden aklından ilk geçenleri söylemişti ve aslında pişman değildi de.
Changbin ani bir hareketle öne atlamaya çalışırken Minho onu sıkıca tutup geriye çekti. "Minho bırak sikicem belasını, bırak. Artistlik taslıyor şuna bak ya. Hayır Hyunjin'den çocukluğunu dinlemesem inanacağım dediklerine."
Minho sahte bir gülüş eşliğinde arkadaşını sıkıca tutarken ona rahat durması gerektiğini söyledi. Tam o esnada arkalarındaki kapıdan gelen sesle içerideki herkesin bakışları o tarafa döndü. Jeongin yakasından tuttuğu Jisung'ı sürükleyerek içeri sokmuş ve kafasına elindeki silahı dayıyordu. Felix ona anlamaz gözlerle bakarken Jeongin açıklama gereği duydu. "Sanırım şu iki arkadaşın içeri girmesi için beni dışarıda oyalamaya çalıştı ve kısmen başarılı oldu da. Şanslısın ki oyunculuğun iyi."
"Oyunculuğummuş hah! Kalçama dokundun adi herif. Gerçekten sarhoş olsam arabada altına mı alacaktın beni." Jisung'ın söyledikleri ile içerideki herkesin bakışları şaşkınlıkla Jeongin'e dönerken Jeongin silahın namlusu ile çocuğun kafasını ittirdi.
"Saçmalama, ne yapacağım ben seni? Kısa ve tombik erkekler ilgi alanıma girmiyor kusura bakma."
Minho, bir Jeongin'in elindeki silaha bir de Jisung'a kaşlarını çatarak bakarken gözlerini onlardan ayırmadan Changbin'e seslendi. "Böyle önünüze gelene silah veriyor musunuz?"
"Yani kanka şimdi parayı veren alıyor yapacak bir şey yok. Bizimki de ekmek parası."
Changbin'in cevabı ile uzun olan bakışlarını çevirip yüzünde iğrenen bir ifade ile arkadaşına baktı. Changbin bu bakışın 'Gerçekten mi(!)' demek olduğunu iyi bildiğinden yalnızca omuz silkti.
Ortada dönen bu saçma muhabbetlerin ardından en arkadan gelen acı dolu bir inleme ve kısık ses ile hepsi o tarafa döndü. Hyunjin zorlukla başını kaldırıp arkadaşlarına bakarken gözlerini kıstı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Shoot Me | Hyunlix ✓
Fanfiction"Hyunjin ben, Hwang Hyunjin." İşaret parmağını kaldırıp yavaş hareketlerle Felix'in kafasına vurdu birkaç kez. "Sanmıyorum ama artık o kullanmayı bıraktığın kafanda bir çağrışım yapması gerekiyor bu ismin." Yakasındaki ellerini gevşetip düşünüyormu...