3.3

1.4K 180 324
                                    

Çok da uzatmadan Jungwon'dan görüntüleri alıp yayın odasından çıkmışlardı. Hyunjin'in de dediği gibi bu sefer asansörü değil de merdivenleri kullanarak indiler aşağı.

"Şimdi bitti işi işte. Hiçbir şekilde ucu bize dokunmuyor. Kendi kendine yaptı her şeyi ve elimizde görüntüler var. Öldüğü zaman ortaya bu görüntüleri koyabiliriz ve araya da birilerini soktuğumuz zaman dava tamamen kapanacaktır. Kimse de ne cinayetten ne uyuşturucudan yargılanacak. Eski hayatımıza geri döneceğiz Lixie."

Bunları söylerken ikisi çoktan binadan çıkmış ve arabaya doğru ilerliyordu. Hyunjin, o kadar konuşmasına rağmen Felix'in elleri cebinde boş boş bakarak yürüdüğünü fark ettiğinde adımlarını durdurdu. Elini Felix'in önüne uzatıp onu da durdurdu.

"Ya! Beni dinlemiyor musun? Bitti her şey diyorum yolumuzdaki engeller kalktı. Planımız sorunsuz ilerleyecek. Neden böyle yapıyorsun?"

Felix'in yerdeki bakışları Hyunjin'e çıkarken omuz silkti. "Bir şey var Hyunjin. Rahatsız ediyor beni. Ne olduğunu bilmiyorum ama yanlış bir şey var. Hala tam olarak yolumuzu temizleyemedik."

Hyunjin yanındaki çocuğun dediklerine göz devirdi ve elini Felix'in beline koyup onu da yanında yürüterek arabaya ilerledi. "Böyle düşünme. Kötüyü kendine çekmekten başka yaptığın bir şey yok. Biraz pozitif olmalısın. Gör bak, tek bir pürüz bile çıkmayacak bundan sonra."

Kısa olan onun bu dediklerine bir şey demeden arabada ön koltuğa oturup kemerini takmıştı direkt. Pozitif düşün demesi kolaydı ama kafasının içinde küçük bir şey aklını kemirip duruyordu yanlış bir şey var, bir şeyi gözden kaçırıyorsunuz diyerek. Bu rahatsız ediciydi işte. Yine de daha fazla uzatmamak adına susmayı tercih etti. Sonrasında üstüne düşünebilirdi.

Hyunjin'in teklifi ile ise birlikte küçük bir pastanede tatlı yemeye gitmişlerdi. Pastanenin sessiz bir köşesine oturdular ve Hyunjin ikisi için de tatlı Bir şeyler sipariş etti ama tatlısını yemek yerine çatalanı önündeki pastaya batırıp çıkarıyordu sürekli. En sonunda dayanamayıp kenara bıraktı.

"Bir sorun çıkmayacak değil mi Hyunjin? Ben artık normal bir hayat yaşamak istiyorum. Aklımdaki şeyleri gerçekleştirebilmek için Jane'in hayatımdan çıkması lazım. Hepimizin rahat etmesi lazım. Artık o soğuk, duvarları olan Felix değil de... Ben Yongbok olmak istiyorum."

Hyunjin arkadaşını dikkatle dinlerken dedikleri ile dudaklarına minik bir gülümseme oluştu. Bu daha çok geçmişin Hyunjin üzerinde bıraktığı hüzünün gülümsemesiydi. "Sana söz veriyorum, eski halimize dönmek için elimden gelen her şeyi yapacağım ama şimdi..."

Bu sefer dudaklarına geniş ve samimi bir gülümseme yerleştirip Felix'in çatalını aldı eline. Meyveli pastadan bir parçayı çatala takıp Felix'in dudaklarına uzattı. "Aç hadi ağzını. Meyveli pastaya bayıldığını biliyorum. Yemezsen pişman olacaksın çünkü buranın pastası harika."

Felix bir Hyunjin'e bir de dudaklarının önündeki pastaya bakarken gülmemek için kendini zor tuttu. Bu kadardı işte. Sürekli kafasında kurup kendini yiyen Felix için bir süredir mutlu olmak bu kadar basitti. Hepsi ise Hyunjin sayesindeydi.

Dudaklarını aralayıp çatalını ucundaki pastayı yedi yavaşça. Uzun zamandır jelibon dışında pek tatlı yediği söylenemezdi. Özellikle en son ne zaman pasta yediğini hiç hatırlamıyordu bile. Ağzındaki pastayı çiğnerken gelen o tat gözlerinin parlamasına sebep olurken bakışlarını Hyunjin'e çıkardı.

Shoot Me | Hyunlix ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin