☀︎
Kapıdan çıkmadan önce son kez emin olmak için durdu. Gitmeli miydi? Gitmemeli miydi? Felix için bir kez daha şansını denemeli miydi? Yoksa denememeli miydi? Yalnızca alacağı tepkiden korkuyordu. Zaten onu bir kez kaybetmişti ve bir kez daha bunun yaşanmasını istemiyordu. Eğer bir kez daha iki gün önce aldığı cevabı alırsa bu sefer ne yapacağını bilemezdi işte.
Bunu düşünme Hyunjin. Kendine güvenmezsen, Felix'e güvenmezsen yine kaybedersin diye düşündü içinden. Yapması gereken tek şey yine oraya gidip Felix ile düzgünce konuşmak olacaktı. Bu çokta zor bir şey olmasa gerekti.
Kapının yanındaki aynasından son kez kendine baktı. Sarı saçları arasındaki siyah bandanayı düzeltip lacivert tişörtünü pantolonunun içine sıkıştırdı. Yanaklarını hava ile doldurup dışarıya derin bir nefes bırakırken telefonunu da aldı. Geri döndüğünde Felix'in de yanında olacağına o kadar emindi ki, evi baştan aşağı temizlemiş ve yiyecek bir sürü şey almıştı.
Önceden çağırdığı taksinin sesi geldiğinde ayakkabılarını da giyip hızlı adımlarla çıktı evden. Arka koltuğa yerleşip yalnızca yarım saat kadar sürecek yolun bitmesini bekledi. Yol boyunca da tek düşündüğü şey yine Felix olmuştu. Arkadaşının geri dönmesini sağlamalıydı ve içinden bir ses bunun hiç de kolay olmayacağını söylüyordu.
Kafasındaki bu düşüncelere dalmışken şoförün "Beyefendi, geldik." demesiyle gözlerini kırpıştırıp camdan çevirdi bakışlarını. "Üzgünüm, dalmışım" diyerek cüzdanından ücreti şoföre uzattı. Adamın bir şey demesine izin vermeden taksiden indi. Aslında buraya para ödemeden gelebileceği kendi arabası vardı ve ona çok da değer verirdi. Bir hafta öncesine kadar evinin garajında duruyordu arabası. Eğer Changbin arabasını gizlice alıp onunla kaza yapmamış olsaydı hala garajında olacaktı. Arabanın kaputu resmen dağılmıştı ve hala tamirdeydi. Tek tesellisi Changbin'e bir şey olmamış olması ve tamir ücretini de onun karşılayacak olmasıydı.
İki gün önce Minho ile geldiği binanın önündeydi işte. Bu sefer emin adımlarla girişe doğru ilerledi. İçeri girecek, Felix'i burada bulacaktı. Belki de üst kata çıkarken onunla karşılaşabilirdi. Tam kapının önüne gelmiş, içeri girecekken onu durduran kişi ile durmak zorunda kaldı. Daha ilk adımında topallamıştı ve bundan nefret etti Hyunjin.
"Hatırladığım kadarıyla birkaç gün önce Bay Lee bir daha karşısına çıkmamanız konusunda sizi uyarmıştı, yanlış mıyım?" Yine mavi saçlı çocuk. Bu sefer üzerinde siyah ceket/gömlek tarzı bir şey vardı. Kaşlarını kaldırarak sorarcasına bakıyordu karşısındaki sarışın çocuğa. "Sadece Yong... Felix ile konuşmak istiyorum. Onun çocukluk arkadaşıyım, ona hiçbir zararım dokunmaz."
"Ha? Çocukluk neyi dedin?" Sessiz sokakta mavi saçlı çocuğun gür kahkahası yayılırken Hyunjin gergince etrafına bakındı. "Sen benimle dalga mı geçiyorsun? Yoksa buraya bize bu iğrenç şakalarını yapmak için mi geldin? Felix'in çocukluk arkadaşı yok. Onun bizden başka kimsesi yok. Git buradan, zarar görmek istemiyorsa gitmelisin."
Onun bizden başka kimsesi yok? Bu cümle o kadar saçma bir cümleydi ki, şimdi gülme sırası kendindeymiş gibi hissetti Hyunjin. Gergin bir gülüş bıraktı ortaya. Ne olacaksa olsun diye düşünerek önündeki çocuğu geçti ve binadan içeri girdi. Tekrar kolundan tutulması ile sertçe çocuğu ittirip yoluna devam etti. Arkasından geldiğini biliyordu.
Sanki bu binaya daha önce gelmiş ve her bir köşesini ezbere biliyormuş gibi çıktı merdivenlerden. Her bir basamağı çıktığında içinde oluşan öfkeyle karışık endişe duygusu da gittikçe büyüyordu. Bunu mavi saçlı olan fark etmişti. Adımları sert ve emin, elleri ise yumruk halindeydi. Felix'e zarar vereceğini düşünerek kata geldikleri anda Hyunjin'i omzundan tutmuştu. Bir şey demesine izin vermeden hızlıca ellerini üzerinde dolaştırarak Hyunjin'i kontrol etti. Kaysa değer bir şey bulamasa da yine de güvenemeyerek belindeki silahı çıkartıp sarışının bel çukuruna tuttu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Shoot Me | Hyunlix ✓
Fanfiction"Hyunjin ben, Hwang Hyunjin." İşaret parmağını kaldırıp yavaş hareketlerle Felix'in kafasına vurdu birkaç kez. "Sanmıyorum ama artık o kullanmayı bıraktığın kafanda bir çağrışım yapması gerekiyor bu ismin." Yakasındaki ellerini gevşetip düşünüyormu...