∞
O gecenin sabahına doğru bütün perdeleri açık olan odada, güneş ışıkları yatakta uyumaya devam eden ikilinin üstündeydi adeta bir spot ışığı gibi.
Felix bunu tamamen fırsat bilerek başını Hyunjin'in göğsüne yerleştirmiş ve sıkıca sarılmıştı ona. İlk defa bu kadar sarılıyordu. Garip ama hoşuna giden bir histi. Öyle ki tüm gece boyunca hiç yerinde kıpırdamamış bile, uyandığında gece nasılsa aynı şekilde açmıştı gözlerini.
Pencereler arkasında kaldığı için güneş pek de rahatsız etmiyordu onu ama başını biraz kaldırıp Hyunjin'e baktığında aynı şeyleri onun içim söyleyemezdi. Bütün yüzünü aydınlatan güneş yüzünden kaşlarını çatmış, sarı saçları yastığın üstünde adeta parlıyordu.
Biraz kenara kaymak istedi ama bunu yapamadı. Belini sıkı sıkıya tutmuş olan el engellemişti bunu. İster istemez Felix'in dudaklarında bir gülümseme oluşurken bir eliyle yataktan destek aldı. "Arkadaşız diyorsun ama sen de bana arkadaş gibi davranmıyorsun."
Diğer elini havaya kaldırıp yüzüne gelen saçlarını düzeltti önce. Sonra da parmaklarını biraz yukarı doğru tutarak güneşin, Hyunjin'in gözlerine gelmesine engel oldu. Hyunjin'in kaşları anında düzelip yüzündeki ifade yumuşarken Felix alt dudağını dişleri arasına alıp gülmemek için zor tuttu kendini. Belindeki elin tutuşu bile gevşemişti biraz olsun.
Bakışlarını tıpkı bir prens gibi uyuyan adamın yüzünde gezdirdi her bir detayını öğrenmek istiyor gibi. Kirpiklerine, gözünün altındaki o ufak bene, her bir noktasına değdirdi gözlerini. En son ise dudaklarında durdu. Oldukça dolgun duran dudaklar beni öp diye bağırıyordu resmen. Ki normalde olsa Felix bir an bile tereddüt etmez öperdi de ama şimdi bir şey durduruyordu onu. Bu belki de Hyunjin'in hala ona arkadaş(?) gözü ile bakması olabilirdi de.
Bu yüzden sadece izledi. Zaten birkaç dakika sonra Hyunjin yavaşça gözlerini aralamıştı. Gözlerinin önünde duvarını görmeyi beklerken kendisine bakan Felix'i gördüğünde bir an afallayarak yerinde kıpırdansa bile sadece soran gözlerle baktı ona.
"Günaydın Hyunjin, keşke uyumadan önce perdeleri kapatmayı akıl edebilseydin." hala kendisine soran gözlerle bakmaya devam ettiğinde ona açıklamak için güneşi engellediği elini aşağı indirdi. Yüzüne ışık gelen Hyunjin anında yüzünü buruşturup gözlerini kıstığında onun bu haline güldü Felix. "Bir dahakine perdeleri kapatmayı unutma." Hyunjin uyandığı için biraz daha rahat ederken bedenini dikleştirip yana kaydı. Böylece Hyunjin'in yüzüne gelen ışığı bu sefer Felix'in bedeni kesmişti.
"Normalde hep örterdim ama dün gece sen öyle yatınca... Unutmuş olmalıyım."
Hyunjin'in yeni uyandığı için hırıltılı çıkan sesine karşılık gülümsemesini sürdüren Felix "Aklını başından aldım değil mi?" diye sordu. Aslında alay dolu bir soruydu bu ama Felix gerçekten de böyle olduğunu düşünmüştü.
Hyunjin bu soru karşısında duraksadı. Gerçekten böyle mi olmuştu? Felix kafasını karıştırıyordu ama bu hangi anlamdaydı? Hala kendisine yakın duran oğlan oldukça cesurken Hyunjin öyle değildi. Hala Felix'i arkadaş olarak gördüğünü hatırlattı kendine.
O benim küçük kardeşim gibi. Biz en yakın arkadaşlarız.
Oysa kısa bir zaman önce ikisi pepero oyunu oynarken Hyunjin'in hızla atan kalbi aynı şeyi söylemiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Shoot Me | Hyunlix ✓
Fanfiction"Hyunjin ben, Hwang Hyunjin." İşaret parmağını kaldırıp yavaş hareketlerle Felix'in kafasına vurdu birkaç kez. "Sanmıyorum ama artık o kullanmayı bıraktığın kafanda bir çağrışım yapması gerekiyor bu ismin." Yakasındaki ellerini gevşetip düşünüyormu...