☀︎︎
⠀
"Ne zaman bırakacaksınız beni?""Jane ile olan iş birliğini bize anlattığında gitmene izin verebiliriz. Ya da vermeyiz. Henüz buna karar veremedim"
"Tanrı aşkına Felix... Ben o adamı tanımıyorum bile. O gün sadece karşıma çıkıp beni gördüğünü söyledi. Ona değil bana inanman gerek."
Hala aynı yerdeydi Hyunjin. Çoktan iki gün olmuştu ve hala öylece aynı sandalyede oturmaya devam ediyordu. Yüzündeki ufak tefek çizikler biraz olsun iyileşmişken göğsünde oluşan zedelenme gittikçe kötüye ilerliyor gibiydi ve karşısında oturmuş jelibon yiyen Felix kesinlikle ona hiç yardımcı olmuyordu.
"Aslında bir bakımdan doğru söylüyorsun biliyor musun? Ona inanmam çok saçma ama seni tanımıyorum Hyunjin. Bu yüzden düşmanıma güvenmek daha mantıklı geliyor."
Başını zorlukla kaldırıp karşısındaki gence baktı uzun olan. Sandalyesinde oturmuş bir bacağını diğerinin üstüne atmıştı. Elindeki ufak paketten aldığı solucan jelibonlardan birini dişleri arasına alıp çekiyordu. Normalde olsa gülümseyerek izleyeceği bu görüntüye acı içinde bakıyordu. "Ne zamandan beri bu kadar cani bir insan oldun Yong?"
Kısa olan ağzına atmak üzere olduğu jelibonu paketine geri bırakıp karşısındaki çocuğa çevirdi bakışlarını. Soru niteliğinde "Anlamadım?" diye konuşurken kaşlarını kaldırdı.
"Canım yanıyor. Konuşacak, nefes alacak halim bile yok. Tişörtümü kaldırsan göğsümde koca bir morluk ile karşılaşırsın ama sen sadece karşımda oturmuş jelibon yiyorsun. Sokakta yaralı bir hayvan gördüğünde bile içi giden çocuk şimdi duygusuzca suratıma bakıyor."
Bu zorla yaptığı uzun konuşmanın ardından kesik kesik nefesini dışarı verip gözlerini kapattı. Eğer biraz daha burda bu şekilde durursa acıdan bayılabileceğini düşünüyordu. Öte yandan diğeri ise yine sinirlenmişti bu konuşma tarzına ve kelimelerine. Acımasız biri değildi ya da duygusuz... Sadece kendisine bu şekilde öğretilmişti.
Eğer yumuşak kalpli olursan bu dünya senin nefes almana bile izin vermez.
"Bu konuşmaların canımı sıkıyor biliyorsun değil mi? Beni tanıyormuş gibi konuşman, bana sürekli Yong demen ya da kafana göre bizimle ilgili hikayeler anlatman falan. Bilerek yaptığının farkındayım. Ne kadar duygusuz gibi gözüksem de öyle olmadığımı biliyorsun ve bunu kullanmaya çalışıyorsun ama ben buna izin veremem Hyunjin. Çünkü eğer izin verirsem... İnsanlar ölür ve ben bundan nefret ediyorum."
En azından insanların ölmesini sevmiyor diye düşündü Hyunjin. Konuşmaya hiç mecali olmadığından güçlükle dik tuttuğu başını öne bıraktı. Aklında sadece tahminince bu akşam gitmesi gereken psikiyatır randevusu ve henüz yeni tamir ettirdiği ama yine hurdaya dönmüş olan arabası vardı. Kısa süre içerisinde ise göz kapakları yorgunluğa yenik düşüp kapanmıştı ve uyumuştu. Ya da tam da tahmin ettiği gibi acısına dayanamayıp bayılmıştı.
―☀︎︎―
"Açmıyor telefonlarımı, kafayı yiyeceğim. İki gündür ulaşamıyorum Changbin. Buraya geliyorsun ve bana yardım ediyorsun."
"Aslında ben de yardım ediyordum neden böyle-"
"Kes sesini Peter."
"Bana Jisung diyebile-"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Shoot Me | Hyunlix ✓
أدب الهواة"Hyunjin ben, Hwang Hyunjin." İşaret parmağını kaldırıp yavaş hareketlerle Felix'in kafasına vurdu birkaç kez. "Sanmıyorum ama artık o kullanmayı bıraktığın kafanda bir çağrışım yapması gerekiyor bu ismin." Yakasındaki ellerini gevşetip düşünüyormu...