Selamun Aleyküm
Uzun bir aradan sonra sizler ile bir özel bölüm paylaşmaya karar verdim. Bölüm içerisinde Meryem ile Yusuf'un ilerideki yaşamlarından kesitler bulacaksınız.
İyi okumalar...
"Oğluuum!Niye ağlıyorsun?" dedim çalışma masamın üzerindeki kitaplarımı toplarken. Yaklaşık yarım saattir beyefendiye dil döküyordum. Kız kardeşi, yapbozunun üzerine muzlu süt dökmüş. Bu sebepten dolayı onun vukuatından bahsedip duruyordu. Bir yandan da boncuk boncuk gözyaşları dökülüyordu yanaklarından. "Anniii! Biliyoşun ben yapoz çok seveyim." Çalışma masamdan kalktım ve onun yanına oturup,saçını okşayarak dinlemeye başladım. "Kaydeşim beni alamıyoy. Sürekli yapozlayımı bozuyoy.Dayanamıyoyum aytık." Dedi ve ağlamaya devam etti. Ben de ona sarıldım ve bir süre ağlamasına müsaade ettim.
Oğlumuz yapboz yapmayı aşırı seviyordu. Yaşıtlarının seviyelerini çoktan geçmişti bu konuda. O yapmayı sevince babası,dedesi herkes ona nereye giderse yapboz getirmeye alışmıştı. Bu durum oğlumuzun işine gelsede, evimizde bulunan minik cimcime bundan asla hoşnut değildi. Kendisi o kadar çok dikkatleri üzerinde toplamayı seven bir çocuktu ki... Kardeşinin azıcık aferin almasına kıyametleri koparıyordu.
"Bu konuyu akşam babanla konuşacağım. Bir çözüm bulacağız.Sen hiç canını sıkma tamam mı benim bal çocuğum." Ben böyle deyince doğruldu ve tombik elleriyle yanaklarını sildi. "Size güveniyoyum anni." Deyip yanımdan ayrıldı. O,odadan çıkar çıkmaz içeri cimcimem geldi. "Anne! Sana ne anlattı bilmiyorum ama yanlışlıkla döktüm o sütü." Dedi. Altın sarısı saçlarını açmış, kırmızı simli tacını takmış,kırmızı elbisesini giyip altına kırmızı ve beyaz desenli çoraplarını geçirmiş olan kızıma baktım. Hergün sabah erkenden kalkıp en ince ayrıntısına kadar giyiniyordu. Onun bu halleri o kadar tatlıydı ki. Bir de benim seçmeme hayatta izin vermezdi. Kendisi tek tek seçer giyerdi. Çocuklarımız arasındaki en bariz fark,konuşmalarıydı. Kızım bir yetişkin kadar iyi konuşurken,oğlumuz bazı harfleri çıkarmakta zorluk yaşıyordu. Bu konunun üzerine eğilmem gerekiyordu.
Kızım karşımda tatlı tatlı konuşurken bir an da kollarımı açtım. Hemen ne yapması gerektiğini anladı ve gülümseyerek koşup,kollarını boynuma doladı. Mis kokusunu içime çektim. Bir kez daha Rabbime bana bu iki evladı verdiği için teşekkür ettim. Kızım ile aramda apayrı bir bağ vardı sanki. Bir bakışı ile dünyaları anlatıyordu bana. Çok zeki bir çocuktu. Bunu anlamak için gözlerinin içine bakmak yeterliydi. Tam bu sırada onu kendimden ayırdım ve gözlerina baktım. Gözleri tıpkı onun gözleri gibiydi. Çikolata kahvesi...Ah o gözler...
Ben tam onu düşünmeye başlamıştımki oğlumun sesi duyuldu,"Babaaaa!". Kızım babasının geldiğini duyduğu anda elimden tuttu. Beraber çalışma odamızdan çıktık. Kapıya geldiğimizde 'Sonunda bu da bitti.' Diye içimden geçirdim. Yusuf iki haftalığına bir eğitime gitmişti. Çocuklar babalarından ayrıldığında, "Ne kadar özledim sizi bir bilseniz." Dedi Yusuf, ve bir kez daha doladı kollarını iki yumurcağa. Ben ise kapıya yaslanmış öylece bu muhteşem anı izliyordum. Tam bu sırada üzerimde hissettiğim bakış ile sol yanım hızlanmaya başladı.
Evlendiğimizden beri ona olan sevdamın hiç geçmeyip her geçen gün daha da arttığını buradan anlıyorum. Hala delicesine seviyordum eşimi.Hala ilk gün ki gibi bağlıyız birbirimize. Bunun için her geçen gün şükrediyorum Rabbime. Yusuf'un bana olan bakışlarına karşılık ben de ona bakınca,aniden doğruluyor ve,"Çocuklaar,haydi bavulama bakın bakayım. Babanız sizlere ne hediyeler getirmiş." İki yumurcakta bavulun başına gidiyorlar. Çocuklar bavulla uğraşırken, Yusuf belimden kavrıyor ve sımsıkı sarılıyoruz birbirimize.Kafasını boynuma gömüyor ve derin bir nefes aldığını duyuyorum. Onun bu hareketi karşısında gözlerim ister istemez kapanıyor. Çocuklar çoktan oyuncaklarını alıp salona geçiyor bu sürede. Oyuncaklarını aldıklarında gözleri hiçbir şeyi görmüyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İmam Hatip mi?-TAMAMLANDI.
Spiritual"İMAM HATİP Mİ?" "Amca,ben imam hatipe falan gitmem!Ya ben Allah'a inanmıyorum bile doğru düzgün nasıl gidebilirim?" Amcam sinirle oturduğu koltuktan kalktı ve yüzüme türkürüklerini saçarak konuşmaya başladı,sinirden kıpkırmızı...