[7]

325 42 8
                                    

     But in all chaos there is calculation.

Bir kutlamaya gidiyorlardı ve bu elbette garson olaraktı. Harry, bunu ilk defa tecrübe edeceğinden dolayı heyecanlıyken diğer kişiler ona tuhaf bakışlarla karşılık veriyordu. Peter onlara ilk defa hak verdi. Yine aynı işi yapacaklardı sadece farklı bir ortam olacaktı bunda heyecanlanacak ne vardı ki?

Bu soruyu dışından sormadığı için kendini tebrik etti. Harry'nin tam susmaya başladığı sırada tekrardan konuşmaya başlamasına dayanabileceğini sanmıyordu.

"Pekâlâ şimdi hepiniz beni dikkatlice dinleyin. Tek bir hata dahi yapmanızı istemiyorum burada saygın isimler var ve eğer küçük bir hata yapsanız bile kovulursunuz. Anlaşıldı mı?"

Herkesten "Evet efendim," diye tek bir ses çıkarken Peter, Harry'nin sertçe yutkunduğunu duymuştu.

Umursamadan eline bir tepsi aldığı gibi kapıdan çıktı. Birkaç adımdan sonra gördüğü kişi ise bu gün sınırlarını zorlayacak şekilde onu bir kez daha şaşırmıştı.

Harley'in ne işi vardı burada?

Az önce patronunun dediği şey geldi aklına. Saygın isimler... Peter göz yuvarladı Ve tabii ki de onların çocukları diye devam ettirdi.

Ama itiraf etmesi gerekirse, Harley kadife kıyafetlerinin içinde çok iyi duruyordu ve birkaç kişinin şimdiden gözlerini ondan alamayacağını tahmin edebiliyordu.

Gözlerini ondan çekmek yerine adımlarını o tarafa doğru yönlendirdi. Ne? Ondan kaçması için hiçbir sebep yoktu. Aksine ona yakın olması gerekiyordu.

Harley telefonuna bir şeyler yazıp cebine sıkıştırdıktan sonra kafasını kaldırdı ve Peter ile göz göze geldi. Ağzı hafifçe açıldı.

Peter yanına ulaştığında "Seni burada görmeyi beklemiyordum," diye mırıldandı.

"Evet, kesinlikle ben de."

Bir an duraksadığında, Peter tepsiyi yukarıya kaldırdı. "İçki?" Harley gülüp bir bardağı eline aldığında Peter "Güzel gözüküyorsun," demeden edememişti.

Harley'in eli ceketinin uçlarına gittiğinde Peter gülümsemesini büyüttü. "Teşekkür ederim ve sen de güzel gözüküyorsun."
Peter bunu yapmasına gerek olmadığını söyleyecekti ki "Ciddiyim," dedi Harley. "Ayrıca papyon çok yakışmış."

Peter gözlerini kaçırdı. "Şey... benim gitmem gerekiyor yoksa patronum sorun çıkarabilir." Harley içki tutmadığı elini telaşla oynattı. "Tabii ki. Üzgünüm seni işinden alıkoymak istememiştim." Peter geri geri giden adımlarını durdurdu. Yüzünden silinmiş gülümsemesini tekrardan oraya yerleştirdi. "Senin yüzünden değildi."

Sonraki saatler kesinlikle çok sıkıcıydı. Peter ara sıra Harley'in yanına gidip içkisini değiştiriyor ve bu sırada birkaç şey daha konuşabiliyorlardı. Peter kısa bir süre dinlenmek için kenara çekildiğinde Harry onu hemen görmüş ve yanına ışık hızında gelmişti. Yüzünde gizlemekle uğraşmadığı muzip bir gülümseme vardı. "O çocukla seni gördüm. Arkadaşın mı yoksa sevgilin mi?  Neden bana hiçbir şey anlatmıyorsun?"

Peter ofladı ve cevap vermeye hazırlanıyorken bir ses duydu. "Yaşasın Hydra."

Başını hızla sesin geldiği yöne çevirdiğinde biraz ilerilerinde duran tahmini kırklı yaşlarında olan iki adamı gördü ve... Onlara doğru yürüyen Harley'i.

Neden onlara doğru gidiyordu?

Peter'ın kaşları çatıldı. İçeride bir Hydra ajanı vardı ve bundan haberi yok muydu? Hayır bu çok saçmaydı. Tamam belki her şeyden haberdar değildi ama Hydra, Peter'ın buraya geleceğini biliyordu ve eğer içerde biri olsaydı söylerdi değil mi?

Sonra olaylar çok hızlı gelişti. Art arda silah sesleri duyuldu ve sakin ortam saniyeler içinde kaosa döndü.

Peter, Harry ve kendisini masanın arkasına atıp görüşünü kapatmadan önce gördüğü tek şey Harley'in yere düşen bedeniydi.

Silah sesleri devam etti. Harry korku dolu halde kulaklarını kapatıp çığlık atmaya başlamıştı. Peter ise şok olmuş bir şekilde az önceki görüntüyü düşünüyordu. Harley... Vurulmuş muydu?

Peter yanında silahı olmadığı için bir küfür savurdu. Lanet sıradan öğrenci olma durumlarından biriydi işte!

Kafasını temkinli bir şekilde kaldırdığında kargaşa çıkmış ortamda Harley'i bulamamıştı. Düştüğü yere tekrar tekrar baktı. Orada yoktu ama hemen yanında dik bir hale getirilmiş bir masa vardı. Orada olabilir miydi? O zaman bu yaralanmamış olduğu anlamına mı geliyordu yoksa yaralanmıştı da biri onu oraya mı çekmişti? Burada öyle biri var mıydı ki?

Peter o tarafa gitmek için hamle yaptığında kolundan sertçe tutuldu. Harry dolmuş gözlerle ona bakıyordu. "Gitme," dedi. Sesi yalvarıyormuş gibi çıkmıştı. "Zarar görebilirsin, gitme."

Peter kesilen nefesine bir anlam veremedi ama güven verici bir şekilde kolunun üzerinde olan eli tuttu. "Geri geleceğim. Sadece burada kal ve sakın bir yere gitme tamam mı?"

Sesini duyurmak için bağırdığında, Harry hâlâ tereddütle ona bakıyordu ama Peter'ın bunun için zamanı yoktu. Kolunu Harry'den kurtardı ve masalar sayesinde kendini koruyarak ilerlemeye başladı. Silah sesleri kesilmişti ama çığlıklar ve ağlama sesleri hâlâ yerli yerindeydi.

Birkaç tane kurşundan kurtulduğunda içten bir şekilde gülümsemek istemiş ama bunu yapamamıştı. Güçlerini bu şekilde kullanmayı özlemişti.

Masaya ulaştı ve hızla kendini arkasına attı. Gördüğü görüntüyle rahat bir nefes verdi. Görevini hâlâ devam ettirebilecekti!

Cenin pozisyonunda duran Harley'in yanına gitti ve nazikçe koluna dokundu. Harley bu dokunuşla kafasını kaldırdığında Peter'ı görmek onu fazlasıyla şaşırtmıştı çünkü son baktığında Peter buraya çok uzaktı.

"İyi misin?" dedi Harley oturur pozisyona geldiğinde. Peter gözlerini kırpıştırdı. "İ-iyiyim."

Harley, Peter'ın kafasını eğdiğinde "Sen iyi misin?" diye sordu.  Harley sadece başını sallamakla yetindi. "Gidip gitmediklerini bilmiyoruz. Kendini o kadar açık bir şekilde tutamazsın."

Peter ona hak verdi ama aynı zamanda da bilirsiniz işte şey olmuştu... Her neyse.

Bir süre daha orada bekledikten sonra ayağı kalktıklarında gördükleri ilk şey birkaç ölü beden olmuştu. Peter, polis sirenlerini duyduğunda Harley'in elinden tuttuğu gibi -bir açıklama yapmamak için bunu yapmıştı ve ayrıca böyle anlarda temasın ne kadar önemli olduğunu biliyordu- az önce olduğu yere doğru hızlı adımlarla yürümeye başladı.

Harry'i bıraktığı yerde bulduğunda gülümsedi. Demek ki söz dinleyebiliyormuş diye düşünmeden edemedi.

Hafifçe titreyen elini Harley'den çekti. Hayır, elbette korkmamıştı ama o 'sıradan bir öğrenciydi' ve korkuyor olması gerekirdi bu yüzden az da olsa buna göre davranıyordu. En başta yaptığı şey ne kadar aptalca olsa da.

Harry, Peter'ı gördüğü gibi onun boynuna atlayıp sımsıkı sarıldığında Peter havada kalmış ellerini nereye yerleştireceğini bilemedi. "Aptal!" Harry, sarılışını sıkılaştırdı. "Aptal!"

Peter hâlâ donmuş gibiydi. Hiçbir tepki gösteremiyordu.

Doğrusu bu akşam birçok şey yaşamıştı ve bunun gerçekleşeceğini hiç düşünmemişti.

Silence and SoundHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin