"Fix it, please."
"Fix what?"
"Me."Peter odadan dışarıya adımını attığı ilk andan itibaren bunun kötü bir fikir olduğunu biliyordu. Daha fazla o odada kalamayacağını bildiği gibi.
Yine de saat gece yarısını geçtiğinde cesaretini anca toparlayabilmişti. Birçoğunun hâlâ uyanık olduğunu biliyordu ama en azından hiçbiri odasının dışında değildi. Doğrusu Peter öyle sanıyordu. Balkona adımını attığı an hissettiği kişinin varlığı kapıyı hızla kapatıp kaçma isteği uyandırmıştı. Sadece sabaha kadar biraz daha tek başına kalmayı ummuştu.
Birkaç adım daha atıp koltuğa oturdu. Ne kadar bunu istese de kaçması mantıksız bir karar olurdu. Kısa bir sessizliğin içindelerken James neredeyse dakika başı dudaklarını aralıyor ve bir şeyler söylemek için hazırlıyordu kendini. Ama tüm cümleler kafasının içinde mantığını yitiriyor ve dudaklarını kapanmasına sebep oluyordu. Peter'ın ise onun her konuşmak için atak yaptığında kalbi sıkışıyordu. Bir konuşmaya hazır olup olmadığından emin değildi.
Sonunda James konuşabildiğinde Peter kaçınılmaz sona boyun eğmişti.
"Odadan çıkmana sevindim."Peter bir tepki vermedi. James de konuşmaya devam etti. Tepki vereceğini zaten düşünmemişti. "Eğer bir sorun olursa bana gelmekten çekinme Peter. Ve... sakın kötü biri olduğun fikrine kapılma."
Peter son cümleyle kafasını çevirerek ona baktı. "Değilsin. Hiçbir zaman olmadın."
James, bu küçük çocuğun da kendisi gibi düşünmesini istemiyordu. Her şeyi hatırladığı dönemde pek sağlıklı hareketlerde bulunmamıştı. Bu yüzden aynı şeylerin Peter'ın da başına gelmesinden ölesiye korkuyordu.
James, güven verici bir gülümseme verdi ona ardından ayağı kalkıp birkaç adım atıp son bir şey daha söylemek için durdu. Peter'ın yalnız kalmak istediğini biliyordu ve orada durarak onu daha fazla rahatsız etmek istemiyordu.
"Umarım geçmişini geleceğinde tekrardan yaşamazsın."
Bunun gerçekleşmemesi için her şeyi yapabileceklerini biliyordu.
•••
Güneş ufukta gözükmeye başladığında ve herkes yavaşça uyanmaya başladığında Peter gerginlikten bayılacağını düşünüyordu.
Ellerini birbirine sıkıca kenetlemiş bir şekilde bacağını durmadan sallıyorken dudaklarını kanatmayı da ihmal etmiyordu.
"Peter?"
Duyduğu şaşkınlığın elle tutulabilecek kadar belirgin olan ses tonuyla eğdiği kafasını kaldırdı ve Harley'in mavileriyle göz göze geldi. Onları o kadar özlemişti ki..
Buna rağmen gözlerini kaçırdı.
Hatırladığı şeyler kendi kötü anılarıyla sınırlı kalmamıştı. Diğer insanlara yaşattığı acımasız şeyleri de hatırlamıştı. Her birini. Tüm o acılardan zevk aldığını anları hatırlamıştı.
Katil olduğunu her zaman biliyordu ama hatırladığı anılarda verdiği tepkiler midesini bulandırıyordu. Her şey eskisi gibi olduğunda bu anıları hatırlasa belki etkilenmezdi ama şimdi çoğu şey değişmişti. Peter'ın bunu fark etmesi biraz zaman alacaktı.
Harley ona sımsıkı sarılma isteğiyle yanıp tutuşmasına rağmen kendisini sakin kalmaya zorlayarak yavaş adımlarla ilerledi ve Peter'ın yanına oturdu. İkisinin de en büyük hataları buydu işte.
"Ben... Seni burada gördüğüme sevindim."
Peter küçük bir tebessümle karşılık vermeye çalıştı. Harley ise darmadağın olmuş bir hâlde tebessüm etmeye çalışan çocuğa daha fazla bakmayı sürdüremedi. Kalbinin üzerinde ki ağrı buna izin vermemişti.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Silence and Sound
Fanfic|Marvel au| • • • • "Göreviniz Yenilmezler. Yok edin onları." ... "Kaptan Amerika'nın yetmiş yıl sonra bulunması ve buzdan çıkarıldığında hâlâ yaşıyor olması tüm dünyayı şaşkına çevirdi..." Büyük oyun, bu haberle başladığında Peter intikam ateşiyle...