For you eyes only, I'll show you my heart.
Peter gördüğü kabusdan nefes nefese uyandı. Artık gördüğü şeylerden yorulmuştu. Gerçek olup olmadığını bile bilmediği bu kesitler onu rahatsız ediyordu.
Peter odaya göz gezdirdi. Tek başına olmak içine büyük bir huzursuzluğun yerleşmesi için yeterliydi.
Harry aklına geldi. Onun burada bulunmayı ne kadar istediğini düşündü. Peter'ı yalnız bırakmamak için birçok yolu hiç sıkılmadan denemişti ve Peter bunların hepsini elinin tersiyle bir kenara itmişti.
Peter o an tüm bunlardan kaçarken Harry'nin ânısına saygısızlık ettiğini fark etti. Onun katilini düşünüyordu ve bu konuda kuvvetli bir tahmini vardı. Artık Steve'in dedikleri şeyleri daha mantıklı buluyordu. Hissettiği şeylerden daha emindi.
Harry'i hep itmişti ve sonunda onu kaybetmişti. Aynı şeyin diğer iki kişinin daha başına gelmesine izin vermeyecekti.
Harry'i Hydra'nın öldürdüğü açıktı. Önemsiz birini öldürmek onlar için zor olmasa gerekti. Steve'in dedikleri şeylerle gördüğü ânılar uyuşuyordu. Steve'in verdiği telefondaki kanıtlara tekrar tekrar bakmıştı. Hiçbir açık yoktu, aksine her şey mantıklıydı ve sanki onda bir açık aradığında gerçekler daha çok yüzüne vuruyordu. Artık bunu yapabileceğini düşünmüyordu. Hâlâ bazı şeyler zorlayıcıydı ama üstesinden geleceğini biliyordu.
Bıraktı. Her şeyi bıraktı.
Yatağından fırladığı gibi telefonunu alırken Harley'e mesaj attı. Hata yapabilirdi. Tüm doğrusundan vazgeçiyor olabilirdi ama yapmalıydı. Artık kaçmayacağını biliyordu. Bazı şeyleri kendine sonunda itiraf etmeyi başarabilmişken bir mesaj ona en fazla ne yapabilirdi ki?
Gelip gelmeyeceğinden emin değildi ve attığı duygu yüklü mesajın gelmesine yardımcı olmasını ummaktan başka çaresi yoktu.
Hızlıca hazırlandı ve evden çıktı. Harley ile piknik yaptıkları yere doğru ilerlemeye başladı. Harley ile son buluşmasının tam tersine bu sefer adımları sert ve hızlıydı.
Bu sefer ilk gelen kişi Peter'dı. Çok değil birkaç dakika sonra da Harley geldi.
"Özür dilerim," dedi Peter bunun iyi bir başlangıç olduğunu umarak. "Bu cümlenin her şeyi telafi etmeyeceğinin farkındayım ama çok özür dilerim Harley. Seni incittiğim için özür dilerim." Peter derin bir nefes alırken Harley nefesini tutmuştu. İyi gidiyor muyum diye düşünmeden edemiyordu Peter.
Çok mu hızlı gidiyordu her şey? Biraz daha düşünmeli miydi?Peter düşüncelerinden sıyrılmaya çalıştı. Kalbi panikle göğüs kafesine vurmaya başlamıştı. Gerçeklerin üstünü örtmenin yanlış olduğunu kendine tekrardan hatırlattı.
"Beni affetmeni senden isteyemem ama sadece artık bazı şeylerin farkında olduğumu ve sana yaptıklarımdan dolayı pişman olduğumu bilmeni istiyorum." Peter kafasını eğdi ve ayaklarına baktı. Pekâlâ, bu büyük bir adımdı. "Bunun yanlış olduğunu şu ana kadar hiç düşünmemiştim."
Harley bir süre cevap vermedi. Doğrusu Peter'ın bunu fark etmesine sevinmişti ama aynı zamanda bunu fark etmesine sebep olan şeyi de merak etmeden duramamıştı. Kötü bir şey olmamasını umuyordu.
Harley, Peter konusunu Wanda ile konuşmuştu. Wanda da bir zamanlar Hydra'daydı ve neler yaşandığını az çok biliyordu, bu yüzden Peter'ı anlamıştı. Bunu da güzel bir şekilde Harley'e anlatmayı başarmıştı. Kardeşi öldükten sonra Harley ile çok yakınlaşmışlardı. Eh haliyle ona zarar gelecek hiçbir şey söylemez ve yapmazdı. Dediği şey ise Harley'in aklına yatmıştı. Eğer hatasını fark ettiyse affedip affetmemek sana kalmış ama hatasını fark ettiyse bazı şeyleri değiştirmek istiyor demektir. Şans vermen gerektiğine inanıyorum. Bize bir şans vermiştiniz öyle değil mi?
Peter hâlâ Harley'in bir şey söylemediğini fark ettiğinde bir adım geri attı. Yine geç kaldığını anlamıştı. Göğsünün üzerindeki baskıyı umursamadı.
"Fark etmene sevindim."
Peter'ın adımları durdu. Başını hızla kaldırıp Harley'e baktığında yüzündeki çocuksu heycan Harley'in hafifçe tebessüm etmesine yol açmıştı.
Zaman geçti. Biraz daha sohbet ettiler ve Peter biraz daha özür diledi. Bu sefer geç kalmamış olması onu güçlendirdi. Harley'in varlığı onu güçlendirdi.
"Peki... Taraf değiştirecek misin?"
Bu Peter'ın iç çekmesini sağladı. Beklediği soru sonunda gelmişti ve cevabı kendine göre az çok vardı. Onlarla on yıl geçirmiş olması işleri daha da zorlaştırıyordu. Yine de Harley'in umutlarını yıkmamak için söylemedi ve soruyu geçiştirmeye çalıştı. Kesinlik şu anlık yoktu. Harley bu çabasını cevapsız bırakmadı ve konuyu bir sonraki konuşmada açılmak üzere kapattı.
Sonunda gitme zamanı geldiğinde Harley gergin duruyordu. Bakışları yerdeydi ve hafifçe öne arkaya sallanıyordu. Peter tam ne olacağını soracaktı ki beline sarılan kollarla kelimelerini birer birer yuttu. Kolları birkaç saniyeliğine havada asılı kaldı ama daha sonra kollarının titremesini göz ardı ederek sarılışa karşılık verdi. Bu hissi sevmişti.
Daha sonra ayrıldılar ve Harley küçük bir tebessümle arkasını dönüp uzaklaşmaya başlamıştı. Peter da evine doğru boş caddede yürümeye başladığı sırada aklında tek bir soru belirmişti.
Harry yaptığı şeyi görseydi onunla gurur duyar mıydı?
...
Umarım beğendiğiniz bir bölüm olmuştur. Benim pek içime sinmedi. Sanki çok hızlı ilerledi gibi hissettim ama daha da uzatmak istemedim. O yüzden bölümü yayınlarken biraz stresliyim doğrusu.
Bu arada elimdeki bölümler bitti. Muhtemelen yakında bölüm atmam ama atada bilirim. Her bölümde ne yazacağım planlı aslında ama diğer bölümü bir türlü yazamadım. Umarım kısa sürede yazabilirim.
Diğer bölümde görüşürüz, sizi seviyorum.
❤️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Silence and Sound
Fanfiction|Marvel au| • • • • "Göreviniz Yenilmezler. Yok edin onları." ... "Kaptan Amerika'nın yetmiş yıl sonra bulunması ve buzdan çıkarıldığında hâlâ yaşıyor olması tüm dünyayı şaşkına çevirdi..." Büyük oyun, bu haberle başladığında Peter intikam ateşiyle...