This is the story of becoming a hero the hard way.
Steve kalkanını tüm kuvvetiyle fırlatıyorken -eğer Yenilmezler bunu düşünmeye vakitleri olsaydı koskoca Kaptan Amerika'nın bu kadar vahşi olması karşısında tek kelime edemezlerdi- sinirine hakim olamıyordu.
Çocuğu koruyamamış olmak kendinden tiksinmesine sebep oluyordu.
Tony, Fury ile konuşmasını sonlandırırken bakışlarını Natasha'ya çevirdi. Yüzündeki ifade ne olduğunu bariz belli ediyordu.
Natasha korksada kelimelerin dudaklarından dökülmesine izin verdi. "Ne oluyor?"
Tony nefeslerini kontrol altına almaya çabaladı. Harley iyi olacaktı. Şimdi Peter'ı düşünmesi gerekiyordu. Çocuk götürülmüştü.
Bakışlarını yerden kaldırdı ve kaşları çatık bir şekilde ona bakan Steve'e döndü. "Bir planımız var. Bu yüzden sakin olmaya çalış."
•••
Tony sinirini kontrol etmeye çalışırken Steve'in güvenine ihanet ettiğinin düşüncesiyle bakışlarını ona değdirmemeye çabalayarak arkadaşlarına döndü.
"Anlaşılan Hydra buna da hazırlıklıymış."
James bir küfür savururken diğerlerinin de omuzları düşmüştü. Steve ise... Hâlâ Tony'nin o sinir bozucu zekasıyla bir şeyler yapabileceğine inanıyordu.
"Ama arayacağımız alan fazlasıyla küçüldü. Peter'ın dediği şey işe yaradı anlaşılan."
Herkesin afallamış ifadesini fark ettiğinde onlara bu konu hakkında tek kelime etmediklerini hatırladı. Anlaşılan Peter, Tony haricinde kimseden yardım istememişti.
Steve ile birçok şeyi paylaşma konusunda tereddütlüydü Hydra. Ama bu Peter için geçerli değildi. Peter'ı onlar yetiştirmişti. Eh haliyle Hydra'yı Peter kadar tanıyan kimse yoktu.
"Peter bunun olacağından emindi bu yüzden hazırlıklı olmamız gerektiğini söylemişti. Özellikle Hydra üssünü bulduğumuzu sandığımız bir zaman olursa."
Steve şimdi omuzları dikleşmiş ve bir umut ışığını yakalamış gibi ona bakıyordu. Tony bakışlarını kaçırdı. Ona daha fazlasını verebilirdi.
"Ayrıntılar önemli değil. Anlayacağınız arayacağımız alan fazlasıyla daraldı ve Jarvis sayesinde yerlerini bulacağımdan eminim."
Emin değildi. Bu konuşmadan sonra geçen yirmi sekiz saat bunu kanıtlar nitelikteydi.
Herkes dehşete kapılmıştı. Peter'ın yirmi sekiz saattir o yerde olması hepsinin nefesini kesiyor ve en büyük korkularını yaşatıyordu.
"Efendim bir yer tespit ettim."
Tony saniyelik bir biçimde masaya koyduğu kafasını büyük bir hızla kaldırdı. Steve de odanın içinde olta atmayı bırakmış ve yere çivilenmiş bir şekilde Tony'e bakmıştı.
Peter'ı hâlâ kurtarabilme şansları var mıydı?
Steve ve James'in yönlendirmesiyle odaya vardıklarında az önceki askerlerin kat ve kat fazlası onları bekliyordu. En kötüsü de aralarında Peter'ın olmasıydı.
O an Steve tüm gücünün çekildiğini hissetti. Pes etmesi gerektiğininin, zaten çoktan kaybettiği gibi aptalca bir fikre kapıldı. Ne şanslıydı ki onu bu düşüncelerden çabucak sıyıracak öfkeli arkadaşları vardı.
Tony alaycı tek bir kelime dahi etmeden birine saldırdığında diğerleri de ona ayak uydurdu. Ne olursa olsun Peter'ı evine götüreceklerdi.
James, Wanda'ya Peter'ın zihnine girmesini söylerken önünde ona sırıtan adamın yüzüne sert bir yumruk indirdi. Bu adamdan her zaman nefret etmişti.
Wanda ona verilen emire uydu. Eğer Peter'ın hafızası silinmişse yapabileceği bir şey yoktu ama sadece kelimeler söylendiyse onu bundan kurtarabilirdi.
Tam o sırada ona silahını doğrultmuş kişiyi tek bir el hareketiyle kendinden uzaklaştırdı ve Peter'a odaklandı. Peter hiçbir tepki göstermeden önüne çıkan her Shield ajanını öldürürken Steve de ona ulaşmaya çalışıyordu.
Clint ne kadar Wanda'nın kendini koruyabileceğini bilsede onun yakınında duruyordu ki bir şey fark etti. Gözlerini kıstı. Galiba Wanda'yı tek başına bırakması gerekecekti.
Clint ilerlemeye başladığında bunu fark eden James de peşine takılmıştı. Onun iyi bir ajan olduğunu biliyordu ve bir şey fark ettiyse oradan kesinlikle bir şey çıkardı.
Peter önündeki adama bir yumruk salladıktan sonra bıçağı ona yaklaşmaya çalışan Steve'e fırlattı. Steve kalkanını kaldırarak kendini korudu. Peter bu sefer silahını çıkardı ve daha fazlasını öldürmeye başladı. Hedefleri arasında Steve de vardı.
Wanda sevinmek için bir fırsat bulamadan kafasına aldığı darbeyle birkaç metre geriye savrulduğunda acıyla inledi. Kendini fazla kaptırmış olmalıydı. Toparlanmaya çalıştı. Toparlayamazsa olacak şeyleri düşünmek dahi istemiyordu.
Steve sonunda Peter'a ulaştığında ona vurmaması gerektiğini düşünmüş bu yüzden de bıçağın bedenine saplanmasına engel olamamıştı. Keskin acı nefesini keserken refleks olarak kalkanı kaldırarak Peter'a savurdu.
Peter bu darbeden kaçmayı başarsada gözünde hissettiği hafif kararmayla dengesini sağlayamamış ve Steve onun bu boşluğundan yararlanmıştı.
Peter onu tutan koldan kısa bir süre sonra kurtulmayı başardığında hızla silahını çıkardı ve Steve'e ateş etmeye başladı. Her adımında sanki daha büyük bir öfkeyle silahı ateşliyordu.
Ama sonra adımları durdu. Başında öyle büyük bir acı hissetti ki eğer duvardan tutunmasaydı kesinlikle yere düşerdi. Kafasının içi temizlenirken elindeki silahı sımsıkı tutmaya devam ediyordu. Ta ki her şey tekrardan zihninde belirginleşinceye kadar.
Peter sıkıca tuttuğu silahı yere düşürdü. Bakışlarını yerdeki ölü bedenlerde birkaç saniye gezdirdikten sonra yukarıya kaldırdı. Gözlerindeki korku o kadar belliydi ki.
Peter daha fazla tüm bunlara dayanamayıp bayıldığında Steve onu tutmak için oradaydı. Wanda onları korumak için bir kalkan oluşturdu. Steve iki silah yarasının acısını umursamamaya çalışarak Peter'ı kucağına aldı.
Tüm Hydra ajanları ise onlara yönelmeye başlamıştı ama Yenilmezler az öncekinin on katı öfkeyle onlara saldırarak Peter'a yaklaştırmamaa konusunda kararlıydılar.
...
Selam.
Önceki bölüm Peter'ın anılarından bir kesitti ve hafif kafaları karıştırayım diye bu iki bölümün arasına sıkıştırdım o bölümü.
Umarım bölümü beğenmişsinizdir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Silence and Sound
Fanfiction|Marvel au| • • • • "Göreviniz Yenilmezler. Yok edin onları." ... "Kaptan Amerika'nın yetmiş yıl sonra bulunması ve buzdan çıkarıldığında hâlâ yaşıyor olması tüm dünyayı şaşkına çevirdi..." Büyük oyun, bu haberle başladığında Peter intikam ateşiyle...