Uzun koridorda adım sesleri yankılanıyorken yaşlı adamın önündeki iki korumadan biri adımlarını hızlandırarak kapıyı araladı. Karanlık oda içeriye atılan adımlarla aydınlandığında yaşlı adam, Peter'ın yerde baygın halde yatan bedenini gördü.
Aptal çocuk hiç akıllanmıyordu.
"Hafızasını silmeden önce ihanetinin bedelini ödemesini sağlayalım."
Hafızasını hemen silip onu huzura kavuşturmak istemiyordu. Tatmin olacağı bir ceza çektirmek istiyordu.
•••
Peter karanlık odaya gözlerini araladığında bedenindeki yorgunluk tekrardan gözlerini kapamasını söylüyordu. Peter onu dinleyecekti. Ta ki buraya gelmeden önceki anılarını hatırlayana kadar. Kalbi göğüs kafesine sert bir yumruk indirdi. Yerden destek alırken titreyen bedeniyle zar zor ayaklarının üzerinde durmuştu. Ona verdikleri ilacın etkisi olduğunu biliyordu. Sadece basit bir uyku ilacı olduğunu düşünmekle aptallık etmişti.
Bir adım atmıştı ki dengesi bozuldu ve son anda, düşmemek için duvardan tutundu.
"Sonunda Peter! Sıkılmaya başlamıştım."
Peter duyduğu sesle eğdiği kafasını kaldırdı ve öfkeyle soludu."Orospu çocuğu!"
Peter'ın bağırmasıyla mikrofondan kahkaha sesi yükselmesi bir oldu.
"Sana demiştim. Buradan kaçamazsın Peter."
Peter alayla kafasını sallarken sırtını duvara yasladı. Anılarını düşünmemeye çalışırken gözlerini kapadı ve nefesini düzenli tutmaya çalıştı. Lanet karanlık oda!
"Evet evet, durmadan bunu tekrarlıyorsun. Unutmak mümkün değil."
Yaşlı adam sinirle soludu. Peter'ın alaycı halinden nefret ediyordu. "Her neyse," derken boğazını temizledi. "Biraz eski günleri yad edelim istiyorum Peter. Ne dersin?"
Peter kaşlarını çattı. Konuşmak için dudaklarını hareketlendirmişti ki kapının açılmasıyla bakışları oraya döndü.
İçeriye giren kişilerle duvardan destek alarak dikleşti. Pekâlâ, bu kadar hızlı olmasını beklemiyordu. Bu hâlde onlarla baş etmesi mümkün değildi ama bu boyun eğmesini de gerektirmiyordu.
Küçük çocuk onu tutan kollardan son anda kurtulduğunda arkasına bakmadan koşmaya başladı. Saniyeler sonra yakalanacağını bilse de tüm gücüyle koşmaya devam etti.
Ona doğru atılan adımla omuzlarını dikleştirdi. Yaşlı adam ise izlediği görüntüyle dişlerini birbirine kenetlemişti. Aptal çocuk ne zaman pes etmesi gerektiğini bilmiyordu.
Adamlardan biri öne çıkıp yumruk attığında Peter engellemek için küçük bir harekette bile bulunamamıştı. Yere düştüğünde acıyla inledi. Bir yumruk daha yüzüne indi. Titrek bir nefes verdi. Hiçbir şey yapamamak kötü hissettiriyordu doğrusu.
Ayağa kalkmak için atakta bulundu ama karnına gelen tekmeyle tekrardan yere yığılmış ve kafasını beton zemine vurmuştu.
"Pes et Peter."
Küçük çocuk dolu gözleriyle kafasını iki yana salladı. O karanlık odaya tekrardan girmeyecekti. Orayı sevmiyordu.
Peter haddinden fazla hissettiği acıyla gözlerini saniyelik bir biçimde sımsıkı yumdu. İlaç sadece onu güçsüz kılmakla bırakmamıştı anlaşılan. Acıya dayanıklılığını da beraberinde götürmüştü.
Gözlerini kameraya çevirdi. "Paslanmışsın." Alayla güldü.
Yaşlı adam o an Peter'ın tamamiyle eskisi gibi olmadığını anladı. Artık onu her gördüğünde titreyen küçük çocuk yoktu karşısında. Bu onu daha da öfkelendirdi.
Öne eğildi ve mikrofonu açtı. "Kesici aletlere geçin! Derin bir zarar vermediğinizi gördüğüm an ölüm fermanınızı imzalamış olursunuz."
Peter, kafasını iki yana sallayarak gülmeye devam etti. Dağılmış saçları anlına dökülmüş ve az da olsa görüş alanını engelliyorken kameraya bakmaya devam etti. "İşte şimdi eskisi gibi olmaya başladın."
Küçük çocuk bacaklarını göğsüne çekerek yattığı yerde küçücük oldu. Acıdan ve soğuktan titrerken gözlerini sımsıkı kapamış ve burada olduğunu unutmaya çalışıyordu.
Daha sonra kesici aletlerden her biri vücuduna değdiğinde acı katlanarak arttı. Hiçbiri öldürecek kadar yeterli değildi ama ilaç yüzünden yeteri kadar acı vericiydi. Peter kendini daha fazla tutamayıp çığlığının dudaklarından kaçmasına izin verdiğinde ise kameranın karşısındaki adam bu görüntüyü zevkle izlemişti.
Adamlar sonunda odadan çıktığında Peter bir kan gölünün içinde yatıyordu.
"İhanetin cezası her zaman verilir. Bunu unutman beni gerçekten üzdü."
"Lütfen," dedi küçük çocuk titreyen sesiyle. "Bir daha yapmayacağım lütfen artık beni buradan çıkar."
Eliyle kanayan yarasını tutarken bir yandan da hâlâ gözleri kapalı bir şekilde sesini duyurmaya çalışıyordu.
Peter küçük çocuğun sesini bastırmaya uğraşmadı. Sadece gözlerini kapamamak için direniyordu.
"Gerçekten o hayata inandın mı merak ediyorum. Seni gerçekten içlerine aldılar mı yoksa kendi çıkarları için seni kullanıyorlar mıydı?"
Bu cümleler Peter'ın kafasının içini mümkünmüş gibi daha da kirletti.
"Bu konuşmada bana kendinden bahsediyormuşsun gibi geldi."
Yaşlı adam bu sefer öfkelenmedi. Birazdan gerçekleşek olay ona sonsuz bir tatmin duygusu veriyordu.
"Biraz dinlen Peter. Daha sonra tüm bunların geride kalacağından emin olabilirsin. Tekrardan bizden biri olacaksın."
Peter'ın korkuyla nefesi kesilirken inkar etmek istedi ama gözleri kapanmaya başlamıştı. Nefes alamayacak kadar yorgun hissediyordu kendini.
Göğsündeki büyük endişeyle karanlığa sürüklendiğinde gözlerini bir daha hiç açmamayı diledi.
...
Uzun bir aradan sonra art arda iki bölüm
🥳Bugün okula gitmeyeceğimi ve sadece beş saat uyumama gerek olmadığını öğrendim bunun için de bölüm yayınlayayım dedim.
İlk defa okula ve dershaneye gidemeyeceğim için üzüldüm. İnanılmaz bir deneyimdi.
Neyse.
Bölüm kısa oldu ama benim çok hoşuma gitti.Bu arada Yaşlı adamın ismi olmadığını fark ettiniz mi mfbdkfb En başta betimlemek için böyle kullanayım dedim ama daha sonra aklımdan çıkmış. Şimdi de isim kullanmaya yüreğim el vermiyor. Yaşlı adam cuk oturdu ona.
Ayrıca hiç duraksamadan Peter'ın içinden geçmeye devam ediyorum ama sabredin azıcık kaldı sonra huzura kavuşacak.
Tabi huzur kavramını nasıl tanımladığınıza bağlı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Silence and Sound
Fanfiction|Marvel au| • • • • "Göreviniz Yenilmezler. Yok edin onları." ... "Kaptan Amerika'nın yetmiş yıl sonra bulunması ve buzdan çıkarıldığında hâlâ yaşıyor olması tüm dünyayı şaşkına çevirdi..." Büyük oyun, bu haberle başladığında Peter intikam ateşiyle...