"I'm here," he whispers.
"You can talk to me or not talk to me, but I'm here."Peter tepsiyi bir köşeye fırlatırken arkasından gelen Harry korkuyla sıçramaştı. Pekâlâ, o günü tam anlamıyla atlattığını söyleyemezdi. Belki ilk gün ki gibi her şeye büyük bir tepki vermiyordu ama yine de bazı küçük şeylerden korkmaya devam ediyordu. Özellikle Peter'ın yanındayken hep diken üstündeydi. Elbette onu seviyordu ama sağı solu belli olmaması da sinir bozucuydu.
"Senin neyin var?"
Peter cevap vermeden sırtına duvara yaslayarak yere oturup yüzünü kollarına gömdü.Harry seslice iç çekti ve yavaş adımlarla yanına ilerledi. Peter'ın çoğunlukla neşeli olduğunu görmezdi, her zaman yüzünde sert bir ifade olurdu ama şimdi ki hâli farklıydı. Daha sinirli, daha dalgın -ki Peter asla dalgın olmazdı- ve daha sessizdi. Arkadaşını böyle görmek Harry'nin canını sıkıyordu.
"Hey!" Harry ayağıyla Peter'ın ayağını dürttü. "Cevap versene!"
Peter ofladı. Hayatında Harry kadar inatçı birini hiç tanımamıştı. Kafasını kaldırdı. Harry yanına kurulurken "Kötü bir geceydi sadece," diyerek geçiştirmeye çalıştı.
Peter, Harry'nin sorular sormasını beklerken Harry onu şaşırtacak bir cümle söyledi. "Meraklı biri olduğumu biliyorum ama bu konu hakkında söz veriyorum başka bir soru sormayacağım." Aslında sormak çok istiyordu ve bu kadar çabuk kabulleneceğini kendisi bile beklemiyordu. Ama dün gece her ne olduysa bu Peter'ın canını çok sıkmıştı. Şimdi de üstüne giderek onu daha fazla bunaltmak istemiyordu.
Peter ise afallamıştı. Gözlerini ondan çekemiyorken devam etmesini bekledi. Harry, bunu anlamış olacak ki hemen devam etti. "Gerçekten kötü gözüküyorsun. Seni ilk defa böyle görüyorum."
Peter, her zaman sorulara boğuluyordu. Sessiz kalmaya hiçbir zaman fırsatı olmamıştı. Sessiz kalarak anlaşılmayı bilmiyordu. Bu yüzden dün geceyi saniyelik bir biçimde unuttu ve gülümsedi. İşte bu küçücük gülümseme bile Harry için dünyaya bedeldi. Ona kocaman gülümseyerek karşılık verdi ve daha sonra önüne dönerek sessizliğe gömüldü. Peter da son kez Harry'e bakarak önünde dönmüştü.
İyi bir arkadaştı.
Her zaman yanınızda olmasını isteyeceğiniz türden biriydi.
Ona değer veriyordu.
Her zaman yanında olması güzeldi. Diğer kişiler Peter'dan hızla uzaklaşırken Harry'nin inatla yanında kalması güzeldi. Çok fazla konuşsa da yeri geldiğinde susup sadece varlığını hissettirmesi güzeldi. Son günlerde Peter'ı neşelendirmek için şaklabanlık yapması güzeldi.
Peter ise ne kadar kabul etmese de Harry'nin bu davranışlarına karşılık veriyordu. Mesela kafede ki çocuklar onunla dalga geçerken onu koruyordu. Heyecanlandığında sakinleştirmek için hiçbir şey demese de yanında oluyordu. Şu suikastdan sonra yaşadığı şeylerden kurtulması için de her zaman bir telefon uzağında olmuştu.
Peter bunların hiçbiri düşünmedi. Düşünmekten ölesiye korkuyordu.
•••
Steve saatlerdir tek kelime etmeden koltukta oturuyordu. İçeriye giren ve ona selam veren kişilere karşı sadece küçük bir gülümseme verirken aklı tamamen dün gecedeydi.
Neden hâlâ onu düşündüğünü bile bilmiyordu. Sonuçta Peter kararını vermişti. Steve'in yapabileceği bir şey yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Silence and Sound
Fanfiction|Marvel au| • • • • "Göreviniz Yenilmezler. Yok edin onları." ... "Kaptan Amerika'nın yetmiş yıl sonra bulunması ve buzdan çıkarıldığında hâlâ yaşıyor olması tüm dünyayı şaşkına çevirdi..." Büyük oyun, bu haberle başladığında Peter intikam ateşiyle...