And plenty of monsters knew how to play at being human.Peter okula erkenden giderken, dün akşam yaşananlar aklının ucundan bile geçmiyordu. Ta ki sınıfa girip kafasını duvara yaslamış ve gözlerini kapamış Harley'i görene kadar. Pekâlâ, Harley'in bu gün okula geleceğini düşünmemişti.
Harley'in böyle durumlardan pek etkilenmediğini biliyordu -Yenilmezler ile birlikte yaşıyordu. Etkilenmemesi gayet normaldi- Ama yine de Tony'nin onu göndermeyeceğini düşünmüştü. Oğluna karşı aşırı düşkündü ve şu anda deli gibi o suikastçileri aradığından emindi.
"Günaydın."
Harley hızla gözlerini açtı. Peter'ı gördüğünde tebessüm etti. "Günaydın."
Peter sırasına yerleşirken aynı anda aynı cümleyi kurdular. "Bu gün gelmeyeceğini düşünmüştüm."
Peter bir an neden diye soracak gibi oldu. Ama bu o kadar kısa bir süreydi ki aklında tutmaya bile gerek duymadı. Harley kıkırdadı. "Aslında evden kaçarak geldim diyebilirim." Peter da güldü ve bir yalan uydurdu. "Evde tek kalmayı seven biri değilim bu yüzden başka çarem yoktu."
Bir süre sessiz kaldılar. Peter artık bu sessizlikten rahatsız olmadığını fark etti.
"Şey... Peter." Peter hızla bakışlarını Harley'e çevirdi. "Efendim."
Harley bir süre duraksadı. Söyleyeceği şeyden çekiniyormuş gibiydi. "Aslında sana dün soracaktım ama işler planladığım gibi gitmedi ve şimdi uygun olup olmadığını bilmiyorum... Yani belki dün geceden sonra rahatsızsındır ve bu yüzden kabul etmek istemezsen anlarım."Peter kaşlarını kaldırdı ve kafasını hafifçe sallayarak onu teşvik etmeye çalıştı. "Belki de rahatsız etmez sonuçta okula geldin ve bunu atlatmış gibi görünüyorsun." Ofladı ve elini sertçe anlına vurdu. Bu Peter'ı güldürdü.
"Demeye çalıştığım... Kahve içmek ister misin? Okuldan sonra veya herhangi bir zaman. Ne zaman uygunsan."
Peter keyifle, gülümsemesinin büyümesine izin verdi. Görev hızlanıyordu ve bu onu heycanlandırıyordu. "Okuldan sonra kafede çalışıyorum bu yüzden... cumartesi günü uygunsan buluşabiliriz."
Harley gülümsedi ve yanaklarındaki kırmızılık yavaşça silinirken kafasını olumlu anlamda aşağı yukarı salladı.
***
Diğer gün Peter okula geldiğinde Harley'in yanına oturmasına tebessüm etmiş ve ders de ilk defa saçma karalamalarını yapmayarak Harley ile konuşmuştu. Bu yüzden iki kez azar işitmişti ama pek de umursadığı söylenemezdi.
Yedi ayın sonunda olayların böyle gelişmesi tuhaf ve güzeldi. İşleri hızlandırıyordu.
Ve şimdi de kafe de Steve'in yanına doğru gidiyordu. Neden iki gündür gelmediğini bilmiyordu hoş gelmek de zorunda değildi. Ama Peter onu beklemişti.
Masaya ulaştığında Harry'nin heyecanlı bir şekilde arkasından baktığına emindi.
Harry'nin olayları atlaması doğal olarak biraz daha zor olmuştu. Hâlâ ani bir seste yerinden sıçrıyor ve adımlarını temkinli atıyordu. Peter kafasını iki yana salladı.
"Ne isterdiniz efendim?" Steve artık buranın devamlı müşterisi olduğundan ve hep aynı şeyi içtiğinden "Aynısı mı?" diye eklemeden duramamıştı. Steve gülümsedi ve kafasını salladı. "Evet aynısından."
Peter, Harry'nin susmak bilmeyen sesi eşliğinde kahveyi hazırladıktan sonra -bazen kahveyi garsonların da hazırladığı oluyordu- Steve'e siparişini vermiş ve daha sonra ödemeyi alarak kasaya ilerlemişti. Tam o sırada katlanmış paranın içindeki küçük kağıdı çıkarıp cebine yerleştirdi. Steve asla kağıdı katlayarak vermezdi.
Kısa bir süre sonra Peter sakin bir köşe bulduğunda kağıdı açtı.
'İyi olduğunu bilmek güzel. Ayrıca görevimi yapıyordum beni beklemen yanlış.'
Peter homurdanarak kağıdı parçaladı. Onun her zaman bir adım önde olmasından nefret ediyordu.
![](https://img.wattpad.com/cover/270665304-288-k640963.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Silence and Sound
Fanfiction|Marvel au| • • • • "Göreviniz Yenilmezler. Yok edin onları." ... "Kaptan Amerika'nın yetmiş yıl sonra bulunması ve buzdan çıkarıldığında hâlâ yaşıyor olması tüm dünyayı şaşkına çevirdi..." Büyük oyun, bu haberle başladığında Peter intikam ateşiyle...